Soner Yalçın hakkında müthiş iddia!
Soner Yalçın'ın 4 yıl önce Murat Bardakçı'nın aynı gazetede yazdığı yazıları satır satır alıntıladığını ileri süren Zaman yazarı hangi cümleleri örnek gösterdi?
'Efendi' yazarından intihal manzaraları! başlıklı bir yazı yazan Zaman yazarı Mustafa Armağan, bugün köşesinde Hürriyet'in popüler tarih yazarı Soner Yalçın'ın selefi Murat Bardakçı'nın yazılarından intihal yaptığını iddia etti. Üstelik iddiasını satır satır alıntılarla da destekledi.
"Bir gazete okuyucusu iseniz ne beklersiniz köşe yazarınızdan? Güvenilir, farklı olmasını, kendini tekrarlamamasını, çalıp çırparak yazmamasını, yanlış bilgilendirmemesini..." cümleleri ile başladığı yazısında şöyle devam ediyor:
Ne var ki, bugün teşhir edeceğim iki 'yazar'ın bütün bunların aksini hem de sık sık yaptığını söylemek zorundayım. Hem kaynak göstermeden her şeyi bilir edasıyla yazıyorlar; hem de eski, tekrar, yanlış, üstelik de aşırma bilgilerle sayfaları dolduruyorlar.
YAZILAR 4 YIL ÖNCE AYNI GAZETEDE YAYINLANMIŞ
Gazetecilik haber atlatmaktır bir yerde. Başka bir yerde çıkmamış haberi okurunuza sunmaktır. Gelgelelim bir gün gazetenizi alıyorsunuz ve yazarınızın yazısını sanki bir süre önce yine aynı gazetede başka bir kalemden okuduğunuz izlenimine kapılıyorsunuz. Arşivleme veya internetten kontrol etme merakınız varsa bakıyorsunuz ki, evet, aynı gazetede, yaklaşık 4 yıl önce aynı yazıyı okumuşsunuz. Tepkinizi nasıl gösterirdiniz?
Soner Yalçın, 23 Mart 2008 günkü "Hürriyet"te birbiriyle bağlantılı iki yazı yazmış. Ancak ikisi de intihal, yani çalıntı, üstelik ikincisi, selefi Murat Bardakçı'dan çalıntı. (Bardakçı'nın tepki göstermeyişini neye yormalı, bilmiyorum.)
SONER YALÇIN'IN BARDAKÇI'DAN ALINTILARI
"Soner Yalçın'ın aynı gün çıkan 'Kavganın nedeni' adlı yazısından satır satır alıntılarla 27 Haziran 2004 günü yine Hürriyet'te yayınlanan Murat Bardakçı imzalı tıpatıp aynısı" diyen Armağan iki yazıdan çarpıcı örnekler veriyor:
(B Bardakçı'yı, Y Yalçın'ı gösterir. Vurguların bile aynı olduğuna lütfen dikkat.)
B "1854'te varılan anlaşmanın çok ilginç bir maddesi vardı: Kanal'ın Akdeniz'e açıldığı yere dev bir heykel dikilecekti. Heykel, firavunlar zamanının giysilerine bürünmüş bir
Y "İmzalanan sözleşmenin altında ilginç bir madde vardı: Kanalın Akdeniz'e açıldığı yere dev bir heykel yapılacaktı. Heykel, firavunlar döneminin giysilerine bürünmüş bir
B "Süveyş Kanalı 1869 Kasım'ında dünyanın dört bir tarafından gelen davetlilerin katıldığı büyük ama 'heykelsiz' törenlerle açıldı. Bartholdi'nin eseri ise, Mısır'da bu yaşananlardan sonra Paris'te bir depoya kondu ve tozlanmaya terkedildi."
Y "Süveyş Kanalı, 1869'da dünyanın dört bir tarafından gelen davetlilerin katıldığı büyük ama "heykelsiz" törenlerle açıldı. Heykeltıraş Bartholdi'nin eseri, Paris'te bir depoya kondu ve tozlanmaya terk edildi."
B "Heykel bir elinde hukuku simgeleyen bir kitap tutacak, diğer elinde de 'dünyayı aydınlatan özgürlüğün sembolü' olan bir meşale taşıyacaktı."
Y "Heykel; bir elinde hukuku simgeleyen bir kitap tutmalı, diğer elinde de "dünyayı aydınlatan özgürlüğün sembolü" olan bir meşale taşımalıydı."
B "Sipariş gene aynı heykeltraşa, Frederic Auguste Bartholdi'ye verildi. Bartholdi'nin eseri zaten hazırdı, senelerden beri bir depoda beklemedeydi ve tek eksiği üst kısmında, yani elleriyle kollarında ve yüzünde bazı değişiklikler yapılmasıydı."
Y "Sipariş gene aynı heykeltıraşa, Frederic Auguste Bartholdi'ye verildi. Bartholdi'nin Süveyş Kanalı için yaptığı heykelin elleri, kolları ve yüzünde değişiklik yaptı."
B Bartholdi, New York'a yanına bu defa Süveyş Kanalı'nın mühendisi ve heykelin fikir babası olan Ferdinand de Lesseps'i de alarak gitti ve 1886'nın 25 Ekim'inde yapılan törende eserinin açılışını bizzat yaptı."
Y "Bartholdi, New York'a yanına Süveyş Kanalı'nın mühendisi ve heykelin fikir babası olan Ferdinand de Lessepse'yi de alarak gitti. Heykel 25 Ekim 1886'da New York'ta açıldı." (Her ikisinin de 25 Ekim tarihinde yanıldıklarını, doğru tarihin 28 Ekim olduğunu söyleyeyim de gerisini siz anlayın.)
"Görüldüğü gibi basit bir kes yapıştır işlemiyle allâme kesilebiliyor birileri" diyen Armağan'ın yazısının tamamını buradan okuyabilirsiniz.