Son Kale Türkiye
Sykes-Picot antlaşmasının 100. Yılındayız. Haritalar yeniden çizilecek. Önce Irak, ardından tüm Arap coğrafyasını kasıp kavuran rüzgâr estirildi.
Tarihten Pakistan ve Hindistan ayrılışını tekrardan okumamız lazım. Malumunuzdur, Hindistan İngiliz Doğu Hindistan Şirketi tarafından yönetilmekteydi. İngilizler Asya Alt Kıtası'nda hâkimiyetlerini giderek kaybetmeye başlayınca, Hindistan'ı parçalama fikrini uygulamaya koydular. Müslüman nüfusun ayrı bir ülkesi olması düşüncesi ile 1947 yılında Hindistan'da çalışmalar başlatıldı ve Muhammed Ali Cinnah önderliğinde Doğu(Bengaldeş) ve Batı Pakistan kuruldu. Hindistan'dan ayrılmaları istenmemesine rağmen Cinnah önderliğindeki ekip ayrılığı ilan ettiler. Hindistan'daki Müslüman kesim Pakistan'a doğru yürürken yoldaki çatışmalarda 250 bin insan öldü. Bu süreçte oyunu gören Gandi ve birçok dini lider bu ayrılığa karşı çıktılar. Lakin liderlik ve kendi ülkesi hayalleriyle yanıp tutuşan sözde liderler bu oyunun oyuncusu olarak iyi bir oyun sergilediler. Pakistan'ın daha sonra Bengaliler ve Pakiler olarak ikinci ayrılma süreci daha da sancılı oldu. Bengaldeş 1971 de kurulduğunda iki taraftan 1 milyondan fazla insan hayatını kaybetti. Hala 3 ülke arasında ciddi sorunlar var. Pakistan ve Hindistan arasında sorunu devam ettirmek üzere Keşmir bölgesi meselesi hala sıcak tutuluyor. İhtiyaç halinde bu konu masaya daha güçlü şekilde getirilecektir.
Şimdi oyunun boyutuna gelelim. Bangladeş'in nüfusu 150 milyon, Halkının yüzde % 85'i Müslüman'dır. Pakistan'ın nüfusu 170 milyonu aşmış durumda. Şu an nüfusu 1 Milyar 200 Milyon olan Hindistan'ın da yüzde 12'si Müslüman'dır. Yani, Hindistan'da yaşayan Müslümanlar iki ayrı devlet kurarak Hindistan'dan ayrılmasalardı, bugün Hindistan dünyanın en büyük nüfusuna sahip ülkesi olacak ve halkının yarısı da Müslümanlardan oluşacaktı. Son yıllarda büyük gelişme kaydeden ve giderek güçlenen Hindistan gibi büyük bir ülkenin nüfusunun yarısının Müslüman olmasının elbette bölge üzerinde bir ağırlığı olacaktı. İşte bunu öngördükleri için yol yakınken emperyalist güçler bu ülkeyi 3'e böldüler. Her üç ülke de halen İngiliz Milletler Topluluğuna (Commonwealth of Nations) dâhil 53 ülke arasında.
Hadi bu oyunu kendi coğrafyamıza uygulayalım. İslam coğrafyası Osmanlının yıkılmasından sonra bölük pörçük bir hale getirildi. Sadece 16 Arap devlet kurduruldu. Yapay sınırlar tıpkı Hindistan bölünürken uygulandığı gibi kardeşler arasına çizgiler çizdi. Diller yerleştirdi. Petrol ve Doğalgaz hâkimiyeti üzerinden yürütülen kirli oyunun sömürge valileri Müslümanlar arasına kin ve nefret tohumları ektiler. Ümmetin uleması bu oyuna karşı durdu. Şimdi sıra son kaleyi yıkmaya geldi. Eşikteyiz, ya yıkılacak güçsüz düşman kardeşler haline geleceğiz ya da bu eşiği aşıp gerçekten İslam coğrafyasının umudu olduğumuzu ispat edeceğiz.
Aslında Sur'da, Silvan'da, Cizre'de, Nusaybin'de, Silopi'de halk bu oyunu gördü. Kimse Irak'a sığınmadı, kimse Avrupa'ya kaçmadı, İran'ı takan yok, Rusya'yı gören… Halk Türkiye'ye sığınıyor, herkesin tek çare gördüğü Türkiye'ye… Afrika'dan, Asya'ya ümmetin tek sığınağına… Artık ilk adım atıldı. Muhakkak ki bu gün bu oyunu bozmak üzere büyük bir adım atıldı. Halk örgüte hayır deyip kardeşlik kapısında kaldı. Lakin oyun büyük, yeni adımlar atılacaktır.
Onların bir hesabı varsa Allahın da hesabı var. Bu ülke bu hain hesabın bozulduğu ülke olacaktır inşallah, çünkü İslam coğrafyası bugün Türkiye'ye hiç olmadığı kadar muhtaç.
ÖMER EVSEN/ Yeni Söz
http://www.yenisoz.com.tr/son-kale-turkiye-makale-10074
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.