Silivri'yi cemaat mi boşalttı? Yoksa...

Silivri'yi cemaat mi boşalttı? Yoksa...

Hilal Kaplan tahliyelerin aslında Gülen'in o açıklamasından sonra başladığını iddia etti.

Yeni Şafak gazetesi yazarı Hilal Kaplantahliyeler ile ilgili kızılacak asıl adresin hükümet değil davaları yıllardır çözüme ulaştırmayan cemaat mahkemeleri olduğunu iddia etti.

Kaplan bu gerekçesini ise Fethullah Gülen'in o açıklamaları sonrası Haberal'ın tahliyesiyle başlayan süreçle ilişkilerdirdi. İşte o iddialar...

Önce hukukî terimlerin havada uçuştuğu tartışmalardan başı dönenler için şu yalın gerçeği belirtelim:

Ergenekon davasındaki tahliyeler, tutuklu yargılanma süresini beş yılla sınırlayan yasa değişikliğiyle değil, Anayasa Mahkemesi'nin Başbuğ içtihatıyla ilgili.

Yani hukuken bakıldığında bile Silivri'yi 'sıfırlayan' Ak Parti değil, gerekçeli kararı yedi aydır yazamayıp hükümleri kesinleştirmeyen mahkemedir.

GÜLENCİLER İKİRCİKLİ VE ÇARESİZ 

Bazı Gülencilerin hali hepten ikircikli ve çaresiz. Bir yandan 'AKP, Ergenekoncuları bıraktı' diye ajitasyon yapıyorlar, diğer yandan 'Nerde bu Ergenekon, üye olacağım'diyen Kılıçdaroğlu CHP'sine destek atmak zorunda kalıyorlar.

Bir de kalkmış, şimdiye kadar Ergenekon ve Zirve gibi davalara sahip çıkmış, meşruiyet sağlamış aydınlara kara çalmaya çabalıyorlar.

ZİRVE KATLİAMCILARINI CEZALANDIRMAYAN SİZİN YARGINIZ 

Dikkatten kaçırmak istedikleriyse şu:

Ergenekon'da örgütü, Zirve'de katilleri yedi yılda bulup cezalandıramayan, iki haftada yazmaları gereken hükmün gerekçesini bir yıla yakın süredir yayınlamayan o aydınlar değil, sizin 'kutsal inek' misali yücelttiğiniz yargınız!

SİLİVRİ'YE SIFIRLAYAN ADRES

İllâ Silivri'yi 'sıfırlayan' bir adres arıyorsa gözleriniz, Balyoz davasının neden iki yılda karara bağlanıp, gerekçesinin yazılabildiğine ve pek çoğu darbe seminerinde bile yer almamış alt düzey askerlerin de bu süreç sayesinde tak diye tasfiye edildiğine,

Ancak Ergenekon gibi hayatî bir davanın, hükümetin sunduğu bütün maddi ve manevî desteğe rağmen yedi yıl boyunca sündürüldüğüne bakmalı.

Ve bir de şunu hatırlamalı:

Ergenekon davasında bir 'sulandırma' süreci başladıysa, bunun ilk işareti camianın takip ettiği ana haber bültenlerinde 'Ergenekon'un 1 Numarası' olarak ima edilen Mehmet Haberal'ın şaşırtıcı bir zamanlamayla salıverilmesiydi. Ardından kendisi Fatih Üniversitesi'nde Rektör Tekalan tarafından ağırlandı. Bugüne geldiğimizdeyse Haberal, Meclis'te sabaha karşı karara bağlanan dershane reformu yasasının ateşli muhalifi olan bir milletvekili.

Ancak Haberal'ın tahliyesi sadece bir işaretti. Kanatimce esas mesaj, Fethullah Gülen'in, 17 Aralık'tan çok önce, daha dershane meselesi tartışılırken bir konuşmasında sözü darbe davalarına getirip yaptığı şu vurguydu:

'Bana dokunan bir yanı vardı, yaşlı başlı adamlar böyle orada hesap verince ciğerim yanıyor benim. Elimde bir imkan olsa ben onların hepsine 'serbestsiniz' derim.'

Bu sözlerin üzerinden bir ay geçmeden Mustafa Balbay tahliye edildi. Hatırlarsınız, BDP'li vekillerin işi bu kadar 'kolay' olmadı. Yerel mahkemeye yapılan dört ayrı itiraz sonrasında, yine AYM'nin araya girmesiyle BDP'li vekiller tahliye edilebildi.

Tüm hikâyeyi, Yalçın Akdoğan'ın bir yazısındaki 'kumpas' sözcüğüne bağlayanlara, bu kronolojiyi anımsatmakta fayda var.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.