"SİLİVRİ'Yİ BASAN CHP, BDP'YE ÖRNEK OLDU"
AKP Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, CHP'nin Ergenekon davasındaki tavrının KCK davalarında BDP örnek olacağını söyledi.
AKP Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, CHP'nin Ergenekon davası sürecinde Silivri'deki hakim ve savcıları kuşatma altına aldığını söyledi. Soylu, "Yarın KCK davasında, BDP'liler böyle bir kuşatma girişimi ortaya koyarlarsa Türkiye'nin hukuk devletinin durumu ne olur?" diye sordu.
Soylu, AK Parti Bursa İl Başkanlığı tarafından Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’ndeki Meclis Salonu’nda düzenlenen Siyaset Akademisi’ne katıldı. Yaptığı konuşmada siyasi tecrübelerini paylaşan Soylu, program öncesi gazetecilerin sorularını cevapladı.
Ergenekon davasının görüldüğü sırada Silivri'de yaşanan olayların hatırlatılması üzerine Soylu, bunun davayı etkilemeye yönelik olduğunu ifade etti. Soylu, şöyle konuştu: "Silivri’de yaşananlar hukuk devletine karşı girişilmiş, yakın tarihte çok fazla görülmeyen, Türkiye için çok sancılı bir süreci tetikleyen girişimdir. Bunu Türkiye açısından talihsizlik olarak görmekteyim. Anayasanın 138. maddesi çok açık ve nettir. Davayı etkilemeye yönelik, davayı baskı altına almaya yönelik tüm girişimleri anayasaya aykırılık olarak kabul eder. Silivri'de yapılan mesele, daha henüz sonucu belli olmamız, kimin suçlu kimin suçsuz olduğu ortada olmayan, Türkiye'nin belki de en önemli siyasal davası olan ve hukuki bir zeminde gerçekleşen davada resmen hâkimler, savcılar ve hukuk devleti kuşatılmak ve baskı altına alınmak istenmiştir."
"YARIN KCK İÇİN BDP'LİLER DE YAPARSA"
Silivri'de yapılan girişimin çok önemli bir sonucu olduğuna dikkat çeken Soylu, şöyle devam etti: "Türkiye’nin meşru partisi olan CHP ve onun milletvekilleri, yani yasama organının mensupları, tam da Anayasanın 138. maddesinde ortaya koyduğu gibi maalesef yargıya baskı yapmak istemişlerdir ve yapmışlardır. Bu Türkiye'de şöyle bir sonucu beraberinde getirebilir: Yarın KCK davasında, BDP'liler, böyle bir kuşatma girişimi ortaya koyarlarsa Türkiye'nin hukuk devletinin durumu ne olur? Dün Türkiye’yi irtica ve laiklik tartışmaları üzerinden gerenler, bugün Türkiye’ye Ergenekon davası üzerinden ve Silivri üzerinden siyasi kimlik oluşturmaya çalışmaktadırlar. Bu son derece sakat bir anlayıştır. Yıllarca Türkiye’nin irtica ve laiklik üzerinden, darbeler üzerinden, Türkiye’nin gerginleşmesini sağlayanların parmak izleri dün Silivri mahkemelerinin önündeydi. Çünkü biz oradakilerin suçlu ya da suçsuz olduğunu, ancak hakimlerin kararları ile anlayacağız. Ama bu kararları etkileyecek bir girişim hukuk devletine ve Türkiye Cumhuriyeti'nin siyasetine yönelik anlamsız, çok farklı sonuçlara yol açabilecek bir girişimin adıdır. Talihsizlik olarak nitelendiriyorum. Bir siyasal irade var görünüyor arkasında, bir siyasal irade yanlışlığı olarak görüyorum ve hukuk devletine yönelik bir kuşatma olarak nitelendiriyorum."
"ÖZAL'IN ÖLÜM NEDENİNİN BELLİ OLMADIĞI ORTAYA ÇIKTI"
8. Cumhurbaşkanı Merhum Turgut Özal’ın şüpheli ölümü hakkında da değerlendirmelerde bulunan Soylu, bugün yapılan otopsinin neden 1993’te yapılmadığını sordu. Soylu, Adli Tıp Kurumu'nun hazırladığı raporda elde edilen bulguların geçen sürede göz önüne alınarak yeterli olmadığının söylendiğini belirtti.
Ortaya başka bir sonucun çıktığını vurgulayan Soylu, şunları dile getirdi: "En önemli sonucu şu; diyor ki 'ölüm sebebi belli değil'. Oysa 1993 yılında rahmetli Özal'ın ölüm sebebi ortaya çıkmıştı. Rahmetli Özal'ın o ölüm sebebi, bugün yapılan araştırmada, o gün dayanağı olmadan bunun yazıldığı çok net bir şekilde ortadadır. Bir ülkenin Cumhurbaşkanı'nın ölümü konusunda o devlet aklı yanılıyorsa, o devlet ki herkesin şüphe ile baktığı noktada kendi cumhurbaşkanının ölümüyle ilgili net bir açıklama getiremiyorsa, sorulması gereken soru şudur; 'bu devlet bizim o kutsal devlet sınırları içinde yıllarca bize gösterilen bir devlet midir? Yoksa sürekli birilerini iktidar yapmak için formüle edilmiş devlet geleneği midir?"
Cihan
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.