Şiiri İman İçin Bilirdi

Şiiri İman İçin Bilirdi

Mavera Dergisi'yle Türk düşünce hayatında önemli bir çığır açan şair Erdem Bayazıt, bugün son yolculuğuna uğurlanıyor. “Şiiri iman için bilen” şair, son şiiri Üsküdar Risalesi'ni ve 50. sanat yılını tamamlayamadan aramızdan ayrıldı.

“Bir gün öleceğim biliyorum/ Bunu her an ölür gibi biliyorum” dizelerinin sahibi şair ve eski milletvekili Erdem Bayazıt'ın cenazesi bugün ikindi namazını müteakip Eyüp Camii'nden kaldırılacak. Akciğer kanseri tedavisi gördüğü hastanede geçtiğimiz gün yaşamını yitiren şair, içinde bulunduğumuz yıl, sanattaki 50. yılını kutluyordu.
Erdem Bayazıt, 1970'li yıllarda yazar Rasim Özdenören, merhum Cahit Zarifoğlu ve Akif İnan gibi şair ve yazarlarla çıkardığı "Mavera" dergisiyle Türk düşünce yapısında önemli çığır açmıştı. 50. sanat yılını tamamlayamadan hayata veda eden şair, uzun soluklu şiir serüveninde, heybetli, dik duruşlu, tok sesli ve umut dolu onlarca şiiri Türk okurunun belleğinde kazımıştı.

DERDİ OLAN BİR ŞAİRDİ

Şiirinde yaşadığı coğrafyanın insanının anlatmayı amaç edinen Bayazıt'ın şiiri “derdi olan” bir şiirdi. Şair, çıkardığı "Mavera" dergisiyle de birçok genç şairi cesaretlendirmiş ve desteklemişti.

Bayazıt, edebiyat hayatına Kahramanmaraş'ta okul arkadaşları yazar Rasim Özdenören, Alaeddin Özdenören, merhum Cahit Zarifoğlu, Mehmet Akif İnan'la birlikte "Hamle" adlı kültür dergisini çıkararak girdi.

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni kazanarak 1959 yılında İstanbul'a giden Bayazıt, burada Necip Fazıl Kısakürek ve Sezai Karakoç gibi edebiyat ustaları ile tanışarak, şiire olan ilgisini devam ettirdi. Bayazıt, 1970'li yıllarda ise "Büyük Doğu", "Diriliş" ve "Edebiyat" gibi dergilerde yazılar kaleme alan, Kahramanmaraş'tan "Hamle" dergisini birlikte çıkardığı arkadaşları Ersin Nazif Gürdoğan, Mehmet Akif İnan, Aleaddin Özdenören ve Rasim Özdenören, Cahit Zarifoğlu ile Hasan Seyithanoğlu'ndan oluşan 7 kişilik ekiple "Mavera" dergisini okuyucuyla buluşturdu. "Mavera, bir yaşama biçimi halinde öz uygarlığımızı yeniden yürürlüğe koyma davasını güdenlerin, edebiyat alanındaki bir buluşma yeridir" duyurusuyla yayın hayatına başlayan dergi, Türk düşünce yapısında önemli çığır açtı. Türkiye'nin dertleriyle bu kadar dertlenen birinin siyaset ile ilgisinin olmaması düşünülemezdi. Turgut Özal döneminde Anavatan Partisi'nden milletvekili seçilen Bayazıt, İpek Yolu'ndan Afganistan'a ile TYB 1983 Gazetecilik Ödülü'ne, Risaleler ile TYB 1988 Şiir Ödülü'ne layık görülmüştü. Sebep Ey ve Risaleler adlı iki kitabı bulunan Bayazıt, vefatından önceki son röportajında hastalığı sebebiyle şiir çalışmalarına ara verdiğini, "Aşk", "Tabiat" ve "Savaş" risalelerinin üzerine bir de "Üsküdar Risalesi" yazarak, Üsküdar'ı anlatmak istediğini belirtmişti.

KUDÜS ÜSKÜDAR'DAN BAŞLAR

Merhum şair, yazmayı hedeflediği ancak ömrünün vefa etmediği "Üsküdar Risalesi" ile ilgili şunları kaydetmişti: "Sağlığım iyi olursa bir de Üsküdar Risalesi yazmak istiyorum. Bizim itikadımıza göre Kudüs, Üsküdar'dan başlar. Osmanlı döneminde seferler Avrupa'ya bile olsa Üsküdar'dan başlardı. Kudüs'e giden yollar mutlaka Üsküdar'dan geçer. Bunları işleyebilirsek orada yaşayan halkı, tekkeleri, ezanları anlatabilirsek işte o zaman Üsküdar Risalesi olacak."

Şiirlerini destana yatkın bir üslupla işleyen, okuruna isyan havasında umut veren bir biçimi benimseyen Bayazıt, en çok Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da okuduğu, "Sana, Bana, Vatanıma, Ülkemin İnsanlarına Dair" adlı şiiriyle biliniyordu.



Edebiyat âleminin başı sağolsun


Ertuğrul Günay: Şair, yazar ve düşünce adamı Erdem Bayazıt'ın vefatını üzüntüyle öğrendim. Çağdaş Türk şiirinin temsilcilerinden olan Erdem Bayazıt, uzun yıllar önemli görevlerde bulunmuş ve Türk edebiyatına değerli eserler kazandırmıştır. Merhuma Allah'tan rahmet, ailesine, sevenlerine ve edebiyat dünyamıza başsağlığı dilerim.


Yeryüzü ona mescit kılındı


Nazif Gürdoğan: Erdem Bayazıt şiirimizin güçlü seslerinden biriydi. 'Yeryüzü bana mescit kılındı' diyerek Türklerin Asya'dan Avrupa'ya bin yıllık yürüyüşünün sınırsız coşkusunu duyan ve bunu da şiirine yansıtan bir şairdi. En büyük arzusu Üsküdar Risalesi'ni yazmaktı. Üsküdar'ı Kudüs kapısı olarak nitelendirirdi. O Necip Fazıl gibi Sezai Karakoç gibi, şiiri iman için bilirdi. Onun için şiir mutlak gerçeği mutlak güzelliği aramaktı. Bütün Türkiye'nin, İslam dünyasının başı sağolsun. Kendisini kaybettik ama şiirleri, düşünceleri yaşayacaktır.



Şiirinin ses tonu yüksekti


Ali Haydar Haksal: Geçen yüzyılın son çeyreğinin önemli şairlerinden biriydi Erdem Bayazıt. Sol ideolojinin ve karşıtlarının seslerinin yükseldiği, insan kanının aktığı, gerilimli bir dönemde şiir yazıyordu. Yüksek ses tonuna sahip bir şairdi. Elbette bunun bir nedeni var. Batı düşüncesinin olumsuzluklarına karşı koyan bir sesti. Müslüman bilincin sesini açık bir dille ifade ederdi. O dönemde bizim gibi genç yazar ve şairlerin sığındığı bir sesti bu. İslam dünyasının başı sağolsun, çok önemli bir şairini kaybetti.


Genç şairlere destek oldu


Cevdet Karal: Vefatını büyük bir üzüntüyle öğrendim. Bir okuyucu ve şair olarak hayatımda önemli yeri olan bir şahsiyetti. İlk okuduğum ve neredeyse tamamını ezberlediğim şiir kitaplarından biri 'Sebep Ey'dir. Kendisine Allah'tan rahmet diliyorum.

Hüseyin Atlansoy: Erdem Bayazıt öncelikle insan olarak muazzam bir insandı. Telgrafın telleriyle hep beyaz haberler veren bir ağabeyimizdi. Allah rahmet eylesin.

Mehmet Doğan: Genç şair ve yazarların yetişmesi için büyük gayret sarfetti, bir kültür ortamı oluşturmaya çalıştı. Bu bakımdan yalnız şiirleriyle değil bu yönleriyle de kalıcı olmuştur.



Mahşerde buluşmak ümidim


Rasim Özdenören: 53 yıllık dostumu kaybettim. Onunla sadece edebiyat alanında değil hayatta da beraber bir yürüyüşümüz vardı. Beraberliğimiz lise yıllarında başladı. Cahit Zarifoğlu, Akif İnan, ikiz kardeşim Alâeddin Özdenören ve Erdem Bayazıt ile aynı lisede okuduk. Fakültede de beraber bulunduk. Lise yıllarında Maraş'ta çıkardığımız mahalli gazetelerde kültür sanat sayfaları yaptık. Ardından Mavera, Hamle ve Edebiyat Dergisi'nde beraber çalıştık. Erdem'in nesri de şiiri gibi vuruşkandı, realistti. Şiiri hem lirik, hem hamasi hem de tok sesliydi. Şiirinin kökenlerini Dede Korkut'a kadar indirgeyebiliriz. Onun şiirinde Dadaloğlu'nun Köroğlu'nun sesini duymak mümkün. Ama bu söylem olarak böyle. Aynı zamanda Türk Modern Şiiri'nin özelliklerini de barındırır. Onun şiirlerindeki bazı mısralar zaman zaman slogan olarak da kullanıldı. 'sabır, savaş, zafer/ Adım:Müslüman' gibi...

Hem yol arkadaşımı, hem fikir ve edebiyat arkadaşımı kaybettiğimden derin üzüntü duyuyorum. Mahşerde buluşacağımızı ümit ediyorum.



ÖLÜME SAYGI


Ölüm bir melek elinde gelir
Ve öper usulca çocuk yüzleri.
Belki bir gün kurtuluruz
Karıncaların yolunu şaşırtan ince rüzgarlarla
Kaplumbağaların hasret kaldığı derin tepelerde
Çocuk gibi bakalım mavi sulara
Şehirlere bakalım insanlığımızı eskittiğimiz
Sislerden dumanlardan yollara atılan
mısır koçanlarından
Belki tutarız birgün belki kurtarır bizi
Simsiyah saralım bezlerle dağları rüzgarları
Gül bahçeleri ağlasın
Dallarda salınan çocuk salıncakları ağlasın
Kırmızı balonlar bizsiz kaybolsun gökyüzünde.
Haydi sığının şehirlere
Kabuğunuza çekilin yorganınızı çekin üstünüze
Kalsın titrek ve mavi elleriniz
Bekleyin geliyor ölüm usulca
Usulca girer koynunuza.



VEDA

Bu şehirden gidiyorum
Gözleri kör olmuş kırlangıçlar gibi
Gururu yıkılmış soy atlar gibi
Bu şehirden gidiyorum
İnsanlar taş gibi bana yabancı
Ağaçlar bensiz hüküm giyecek bulvarlarda
Bir tambur bir yalnızlığı anlatıyorsa
O ışıksız pencereden
Ben onu bile bile duymuyor gibiyim.
Bu şehirden gidiyorum
Gömerek geceyi içime
Sabahın hüznünü beklemeden
Gidiyorum bu şehirden.



DİRİLİŞ SAATİ

Ey bir emre hazırlanan simsiyah gecede
Karanlığı emip emip de gebe kalan
Ey her depremden sonra biraz daha doğrulan
Herkesin
Veba girmiş bir şehrin hem halkı
Hem seyircisi olduğu bir günde
Ey düştüğü yerden kalkmaya hazırlanan ülke.
Her damlası bir zafer müjdecisi
Bir posta eri gibi
Yağmur yüzümüze değince
Çıkacağız yola.
Çıkacağız yola
Hesap günü gelince
Yağmur yüzümüze değince
Güneş bir mızrak boyu yükselince.

Kaynak:Haber Kaynağı