Sanatçı Şeyma Erdoğan Eleştirilerini sıraladı....
Çok yakında vizyona girecek olan KAÇIŞ 1950 adlı filmde oyunculuğuyla göz dolduran Şeyma Erdoğan şarkıcılıkta da hızla ilerliyor….. Güzel sanatçı HABERVOLE Yazarı Tansu Sarı’ya önemli açıklamalarda bulundu….. İşte o keyifli röportajdan önemli satır başlar
TS: Şeyma Hanım merhaba; sizi biraz tanıyabilir miyiz?
ŞE: Kocaeli Üniversitesi Turizm Otelcilik okudum, ama müziğe olan ilgim ağır bastı sanıyorum. Çok küçük yaşlarda piyano eğitimi almaya başladım. Ardından Nusret Uyar’dan şan eğitimi aldım. Okul yıllarında edebiyat dersine ilgim vardı, şarkılar yazmaya, beste yapmaya başladım. Daha sonra çok değerli müzisyenlere vokalistlik yaptım. Sevgili Hakan Peker ve Yusuf Güney’le çalışma şansım oldu.Sonrasında kendim albüm yaptım ve sahneye çıkmaya başladım.Geçen yıl da “Kaçış” adlı bir sinema filminde oynadım.
TS: KAÇIŞ 1950 filminin vizyona girişi oldukça gecikti…Sebebini öğrenebilir miyiz?
ŞE: Evet 2014 Eylül ayında çıkması planlanıyordu ama sonradan ek sahneler çekilmesine karar verildi.Yapımcımız daha içine sinmesi açısından biraz erteledi sanıyorum. Eğer bir aksilik olmazsa 10 Nisan’da vizyonda olacağız.
TS: KAÇIŞ 1950 filminin yanısıra ses sanatçısısınız… Ben sesinizi dinleme imkanı buldum ve çok beğendim…. Sahne çalışmalarınız ne aşamada?
ŞE: Çok teşekkür ederim. Evet geçen yıl film çekimlerinden sonra yaz boyunca Marmaris’te çeşitli mekanlarda sahneye çıktım. Kışın biraz durgun geçti.Beylikdüzü Nispet’te ara ara sahne yapıyorum. Ama önümüzdeki aylar için çalışmalarımız başladı. Bu yaz İstanbul’da kalacağım gibi görünüyor.
TS: Sizce sinema mı sahnede şarkı söylemek mi daha zor?
ŞE: İkisinin de zorlukları var ama sahne daha zor bence. Çünkü sahnede hataları telafi etme şansı yok. Müzik, kulak,nota şarkı yani herşeyi bilmek gerekiyor. Sinema biraz daha yetenek işi. Ama ikisi de çok keyifli.
TS: Boş zamanlarınızda neler yaparsınız? Bir gününüzü naşıl geçirirsiniz?
ŞE: Deli gibi kitap okuyorum.Müzik dinleyerek sahilde yürüyüş yapıyorum, arkadaşlarımla vakit geçiriyorum,yabancı dizileri özellikle çok takip ediyorum.Sevdiğim kişilerle film seyretmekten çok keyif alıyorum.Yerli yabancı yeni çıkan albümlerin hepsini takip etmeye çalışıyorum.
TS: Film yanı sıra dizi teklifleri de geliyor mu? Diziler nedense ülkemizde sürekli yayından kaldırılıyor… Bir izleyici olarak bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
ŞE: Filmden ziyade dizi teklifleri çok geliyor. Şu sıralar bol bol senaryo okuyorum. Sanırım önümüzdeki aylarda bir tercih yapıp değerlendirmeyi düşünüyorum. Açıkçası Türk dizilerini çok takip etmiyorum. Shameless, Walking Dead, GAME of Thrones favori dizilerim. Türk dizilerinin en büyük sıkıntısı senaryo bence. Türk dizilerinde olay baştan belli oluyor ve dizinin gidişatını ilk bölümden anlayabiliyoruz. Başrollere asla kötü bir hareketi, ölümü yakıştıramıyoruz. Bu da bence heyecanı azaltıyor. Ama yabancı diziler sürprize çok açık. İyi karakter kötü şeyler yapabiliyor, ya da bu başrol kesin dediğimiz kişiyi tak 3.bölümde öldürebiliyorlar.Ama bizim dizilerde kalbinden 10 kurşun yiyip bitmişse bölüm, izleyici merak etmiyor. ” Yok ya o başrol, ölmez” mantığı var. Yabancı dizilerde olayı sen çözmeye çalışıyorsun, ama Türk seyircisi karışıklığı sevmiyor, olayı baştan çözmek istiyor, kahramanın ne zaman öğreneceğini görmek için izliyor.
TS: Beğendiğiniz veya örnek aldığınız şarkıcı ve oyuncu var mı?
ŞE: Favorilerim her tarzda ayrıdır.. Ama kendi tarzıma yakın olanlardan dersek, Candan Erçetin, Gökhan Tepe, Olly Murs, Adele, Elle Henderson, Sam Smith şu an aklıma ilk gelenler. Daha soft ve akustik şarkıları seviyorum ben.
TS: Şeyma Erdoğan mutlaka mutfağa giriyordur… Hangi yemeği veya yemekleri güzel yapar?
ŞE: Evet çok severim yemek yapmayı. Ailemle yaşıyorum, küçükken de severdim yemek yapmayı. “Bi kek yapsana, şunu pişirsene”. Evde hala yemek istekleri bana yapılır. Yapamayacağım yemek yoktur herhalde.
TS: Özel hayatınız ne aşamada? Hiç kimseyle görmedik sizi bugüne kadar? Özel bir sebebi var mı? Evlilikle ilgili bir planınız var mı?
ŞE: Özel hayatımla ilgili hiç konuşmadım, hiçbir paylaşım da yapmıyorum sosyal medyada bu konuyla alakalı. Bu yüzden merak ediliyor. Ama ben çok da bahsedilmesinden yana değilim. Özel bulduğum insanı kimseyle paylaşamam, kimsenin görmesini istemem. Böyle bir koruma içgüdüsü oluyor bende. Eğer gerçekten seviyorsam, arkadaşlarımla dahi konuşmayı sevmiyorum, kafamı karıştırmalarına müsaade etmiyorum. “O şöyle bir insan, şununla gördük,şunu yaptı” gibi konuşmaları canımı sıkar. Ben yanında mutluysam huzurluysam olay bitmiştir.
TS: Ailenizin şarkıcılık ve oyunculuk yapmanıza tepkisi nasıl oldu? Zira Türk aile yapısı tutucudur.
ŞE: İnançlı manevi duyguları yüksek bir aileyiz. Ama aynı zamanda da modern görüşlü bir ailem var. Ne yaparsam yapayım arkamda oldular bu zamana kadar. Bu yüzden çok şanslıyım. İnsanın içinde olduktan sonra sanatçı olması ya da bir mağazada tezgahtar olması değiştirmez. Ben müzisyenim sahneye çıkıyorum oyunculuk yapıyorum diye kendimi dağıtmama gerek olduğunu düşünmüyorum. Alkol,sigara,gece hayatım yoktur mesela. Eğer sahnem, setim yada işim yoksa evimde ailemle vakit geçirmeyi tercih ediyorum. Bu yüzden de ailemle bir sorun yaşamıyoruz.
TS: Buradan HABERVOLE okuyucularına bir mesajınız var mı?
ŞE: İlk kez bu kadar detaylı bir röportaj verdim sevgili HABERVOLE okuyucuları için. sevgilerimi iletiyorum
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.