"Sana düşman olursam hiç şansın yok"
Çakıcı, Eymür’e ‘Bugüne kadar seni hep ürküttüm. Hiç düşman olmadım. Eğer sana düşman olursam, hiç şansın yok. Bunu o yaşlanmış, sulanmış beynine iyi yerleştir’ dedi
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen “faili meçhul cinayetler” soruşturması kapsamında gözaltına alınan ve verdiği ifadeyle uzun bir aradan sonra yeniden Türkiye gündemine gelen eski MİT Kontrterör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür’e, Alaattin Çakıcı’nın Kandıra F Tipi Cezaevi’nden zehir zemberek bir mektup yazdığı ortaya çıktı.
Çakıcı, ifadesinde ve değişik zamanlardaki açıklamalarında kendisine “korkak” diyen Eymür’le ilgili önemli açıklama ve imalarda bulundu. Eymür’le arasının açılmasından, beraber yaptıkları operasyonlara kadar her şeyi mektubunda anlatan Çakıcı, Eymür’ün elinde eski MİT Müsteşarı Sönmez Köksal’ın “uygunsuz” resimlerinin bulunduğunu, bu resimleri MİT Müsteşarı olduğu dönemde Köksal’a karşı kullandığını da iddia etti.
Bugüne kadar birçok kişi hakkında çeşitli açıklamalar yapan Eymür’e yönelik çok ciddi iddiaların yer aldığı, “Sayın Eymür, bak Mehmet Bey” başlıklı mektuptan bazı bölümler şöyle:
‘Öngen vurulunca ipler koptu’
“6 yıl MİT’ten uzaklaşmıştın. Seni Çiller’le konuşarak Adil (Öngen) ve (Mehmet) Üstünkaya işe aldı. Adil dışında onlar ve Çiller’i Mesut Yılmaz’a sattın. Yılmaz’a yalakalık yaptın, benim kalemimi kırdın. (...) Adil Öngen vurulunca seninle iplerimiz koptu.
En kötü baba bile oğlu için canını verir. Seni oğlunla tehdit ettim ki burada aileme zarar vermeyesin diye... Çünkü kişilik yapın buna müsait.
ABD İstanbul Başkonsolosu, bayan Canan Yaka’ya demiş ki, ‘Alaattin bizim ülkemizde yaşıyor şu anda. Onunla özel bir işimiz olsa paketletir, Türkiye’ye getiririz. Türk gizli servisi (MİT) bize ailesine vize vermeyin diye yazı yazdı.’ Bu kadar bir insan ucuz olabilir mi?”
Köksal’ın gizli görüntüleri
“Onurlu bir adam kimseye pislik atmaz. Beni kendine düşman ilan ettikten sonra hazırladığın düzmece raporu Sönmez Köksal’a verip CIA direktörüne gönderdin. Çünkü o da (Sönmez Köksal) senin piyonundu. Dişişleri’nde resmi diplomatken, Türkiye’ye geldiği zaman kendisini misafir edip tekne gezintilerinde uygunsuz vaziyette resimlediğini ve ona karşı kullandığını Alaattin Çakıcı bilmiyor mu sanıyorsun?”
‘Oğlunu kurtardım’
“Senin oğlun Alp, hayat boyu onu hep evladım ve kardeşim gibi sevdim. O kozu oynamasam, seni başka türlü durduramazdım. Çünkü sana kıymak isteseydim ne o zaman ne de şimdi hiçbir şansın yok. (...) Beni aradın Ankara’ya geldim. Ulucanlar’a gidip oğlun Alp’in hayatını kurtardığımı unutuyor musun? O günün şahidi Korkut Eken, Atilla Yıldırım ve Ağrılı o günkü cezaevi müdürüdür.
Benimle en son yemek yediğin tarihi hatırlıyor musun? 10 Kasım 1993... Daha MİT’e alınmamıştın. Masadakiler o dönemin Ankara Bölge Başkanı Şenkal Atasagun, Yavuz Ataç... Bana dedin ki ‘Mikdat Alpay seni görmek istiyor, çok önemli.’ Ben de sana dedim ki ‘Çok selam söyle, yarın yurtdışına göreve gidiyorum.’ Bana (oğlun) Alp’i şikâyet ettin. ‘Alaattin, bana karşı geliyor, bir tek seni dinler.’ Sizi Shareton Oteli’nde barıştırdım.”
‘Seni ve Yılmaz’ı yedim’
“11 Kasım 1993 yılında Ankara’dan uçtum. Nice’de yakalandıktan sonra 14 Aralık 1999’da Türkiye’ye getirildim. Bu savaşın sonunda sen beni yedin. Ben seni ve Mesut Yılmaz’ı yedim. Çiller’i de yedim. Yedim anlamını yamyamlık anlamında sakın anlama. Eşref-i mahluk, Allah’ın helal kıldığı rıskı yer.”
Bayrak ve Kur’anlı yemin
“ABD’de yaşıyordun. atin.org sitesinde benim eğitim aldığım sırada, el bombasını erken attığım için beni ‘korkak’ diye nitelendirdin. Benim Allah’ın dışında kimseye boyun eğmediğimi ve korkmadığımı en iyi sen bilirsin. (...)
Çeyrek asır önce bana dedin ki ‘Alaattin gün gelir devran değişir.’
Beni devletin yeminli birinci derecede resmi elemanı yaptınız. Ben de size şart koştum. Bayrak ve silahın yanında Kuran-ı koyacaksınız. Bunların üzerine dünyanın hiçbir yerinde hayatım pahasına da olsa Türkiye Cumhuriyeti’ne, milletine ve devletine zarar vermeyeceğim diye ant içtim.
2 defa yurtdışında yakalandım. O kadar işkenceler gördüm. Ama Avrupalılar Alaattin Çakıcı’dan, yel kayadan ne alır? Bunu en iyi yetkililer ve teşkilat biliyor. Çünkü hainler gibi konuşmadım. Hayatım pahasına da olsa...”
‘MİT’i tehdit ettin’
“Sen Şeker Fabrikaları’ndan ayrıldıktan sonra ABD’den Türkiye’yi tehdit ettin. Bunlar arşivlerde mevcuttur. Mesleki birikimimden dolayı CIA ve FBI’da müşavirlik yapabilirim (dedin). Ta babadan beri şerefli bir kurumun ekmeğini yiyen biri, devletini ve o kurumu nasıl tehdit edebilir?..”
“Bugüne kadar seni hep ürküttüm. Hiç düşman olmadım. Eğer sana düşman olursam, hiç şansın yok. Ne Türkiye’de ne de dünyanın başka bir yerinde... Alp senin oğlun, sana zarar versem ona asla zarar vermem. Bunu o yaşlanmış, sulanmış beynine iyi yerleştir.”
Milliyet
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.