Şam'ın Kabun Mahallesi'nde Suriyeliler rejimin yıktığı hayatlarını yeniden kurmaya çalışıyor

Şam'ın Kabun Mahallesi'nde Suriyeliler rejimin yıktığı hayatlarını yeniden kurmaya çalışıyor

Bir dönem Terziler Çarşısı ile tanınırken 13 yıllık iç savaşta enkaz yığınına dönen mahalle, savaşın en acı izlerini yansıtıyor - Mahalle sakini el-Merri ailesinden dede, oğul, torun savaşın hayatlarından çaldıklarını AA'ya anlattı

ŞAM (AA) - ENES CANLI - Suriye'de devrik Beşşar Esed rejiminin 13 yıllık iç savaşta zulmettiği Suriyelilerin, özgürlükleri için ödedikleri bedel başkentin mahallelerinden Kabun'da en acı haliyle insanın karşısına çıkıyor.

Kabun Mahallesi, Şam'ın merkezine 6 kilometre mesafede yer alıyor. Suriye'de 2011'de başlayan devrim ve rejimin saldırıları öncesinde mahalledeki Terziler Çarşısı, 100 bine yaklaşan nüfusuyla şehrin canlı noktaları arasında sayılıyordu.

Bugün Kabun Mahallesi'nin büyük kısmı sadece moloz yığınından ibaret. Suriyelilerin 61 yıllık Baas rejiminden özgürlüklerini kazanmak için verdiği savaşın en acı izleri, Kabun'dan açıkça görülebiliyor. Bölge sakinleri bazı bina enkazlarının mezar haline geldiğini anlatıyor.

Kabun'un hemen bitişiğindeki Tişrin Mahallesi'nde evlerin duvarlarında şarapnel, kurşun izleri, cephesi yıkılmış binalar, yanarak kararmış duvarlar arasında evlerine dönen Suriyeliler, elektrik ve su gibi temel hizmetlerden yoksun biçimde zorluk içinde hayatlarını sürdürmeye çalışıyor.

Ayakta kalan evlerin çatısında Esed rejimi ve müttefiklerinin kullandığı bombaların şarapnellerine rastlamak da mümkün.

Savaştan yanmış, bir kısmı yıkılmış evlerle dolu harabenin arasında oynayan çocukların tebessümleri, hayata ilişkin ümidi temsil ediyor.

- El Merri ailesi, ayakta kalan son evlerinde yeniden hayata tutunmaya çalışıyor

Suriyeli el-Merri Ailesi, baba, oğlu ve torunu üç kuşak bölgede ayakta kalan son evde bir arada yaşıyor.

Semir el-Merri (58), AA ekibine, Kabun Mahallesi sakini olduğunu ve Halep'ten 80'li yıllarda buraya yerleştiğini anlattı.

Savaş öncesinde Kabun Mahallesi'nde Suriye genelinden, hatta Irak ve Yemen'den insanların burada yaşadığını aktaran Semir, iç savaşta 50 yıl geriye gidildiğini belirterek, "Terziler Çarşısı işlerdi, herkes mutluydu. İnsanlar Şam'ın merkezinden buraya gelirdi. Şimdiyse hiçbir şey kalmadı. Tamamen yıkıldı." dedi.

Semir, "Bir evladım 2012'de alıkonuldu. Aradım ama bulamadım, 2015'e kadar bombardıman altında burada kaldım, belki evladımı bulurum diye. Nerede bir ceset olsa oraya koşardım 'belki evladımdır' diye. Sokakta kafasına ateş edilerek infaz edilmiş neredeyse 300 kadar cesede gidip bakmışımdır. Sonunda ümidimi kaybettim. Sonra 2016'da buradan gittim sonra 2021'de geri döndüm. Burada benim ve evlatlarımın 4 evi vardı, biri kaldı. Şimdi bu 3 ev enkazın ortasında, nerede desen bulamam. Ben ve eşimin son küçük bir evi vardı, yeniden onardık. Ben, eşim, 5 yetim, 6 çocuğum ve onların bir çocuğu bir arada yaşıyoruz." diye konuştu.

8 Aralık'tan birkaç gün sonra, alıkonulan oğlu Faris'in, rejimin "insan mezbahası" olarak anılan Sednaya Hapishanesi'nde 2016'da hayatını kaybettiğine ilişkin kimlik bilgilerinin de yer aldığı bir mesaj aldığını paylaşan Semir, diğer oğlunun da devrik rejimin zorunlu askerlik hizmeti sırasında İsrail'in hava saldırısında öldüğünü, üssün yakınlarında İran güçlerinin de bulunduğunu kaydetti.

Semir, rejimin devrilmesinden, baskıdan kurtuldukları için mutlu olduklarını vurgulayarak "Her yerde kontrol noktaları vardı. Evine sebze, meyve alsan buralarda (Rejimin adamları) senden çalmaya çalışırlardı. Duma'dan şehit olan oğlum için kurbanlık koyun aldım. Evime dönüyordum. Beni bir saat kontrol noktasında tuttular. Bana sövdüler, beni dövmek istediler, 'Neden aldın? Muhtardan kağıt alman lazımdı' diye beni sıkıştırdılar. 'Oğlum şehit oldu' dedim, 'Benim de babam şehit' dedi, 'Allah rahmet etsin' dedim, 'Rahmet etmesin' dedi. Aynen bunu söyledi. Bunu unutmam. Kendi arabamla koyun almışım, geçmeme izin vermiyordu." ifadelerini kullandı.

Rüşvet vermeden kontrol noktalarından geçmenin imkansız olduğunu dile getiren Semir, bir kişinin evinin tamir giderleri kadar rüşvet vermek zorunda kaldığını paylaşarak, şunları kaydetti:

"Bu durum sadece benim için geçerli değil, buradaki her insanın başından bu geçti. Malımız, evlatlarımız gitti ama Allah'a şükür olsun. Neden mutluyuz? Evlatlarımız için. Bizim hayatımızı yedi ama gelecek nesiller belki güzel günler yaşar."

- "Kendi ülkemde suçlu gibiydim sürekli kaçıyordum"

Semir'in oğlu Ahmed (40), 2016'da bombardımandan kaçarak başka yerlere göçtüklerini 2021'de tekrar Kabun Mahallesi'ne döndüğünü söyledi.

Devrimden önce her işi yaptıklarını ancak siyasetten uzak durduklarını aktaran Ahmed, devrimden sonra internet ve cep telefonları sayesinde yaşadıkları hayatın ne olduğunu "zulüm içinde yaşadıklarını kavradıklarını" belirtti.

Ahmed, "Şunu gördük; çiftlikte yaşıyormuşuz. Rejimin adamları tüm başları, işleri tutmuş, biz onların emrinde çalışıyoruz. Evimiz, arabamız, malımız, mülkümüz hep onlarınmış." dedi.

Zorunlu askerlik hizmetine gitmediğini, Suriye'ye döndükten sonra da kendisini askere almaya çalıştıklarını paylaşan Ahmed, "Ben 40 yaşına gelmişim askerlikte ne yaparım? Ayrıca benim 5 çocuğum var, bunlara kim bakar? Kiminle savaşacağım? Karşımda benim gibi Suriyeliler var, onlarla savaşacağım. 2020'den bu yana askerden kaçtım." diye konuştu.

Ahmed, devrik rejimin yıkılmasıyla hayatlarındaki değişime ilişkin şunları söyledi:

"Kendi ülkemde suçlu gibiydim sürekli kaçıyordum. Her kontrol noktasında rüşvet veriyordum. (Rejimin adamları) Beni Sednaya'ya atmakla tehdit ediyorlardı. Evimi mezhepçilikle soydular. Tüm her şeyimi aldılar. Rejimin düşmesinden tabi mutluyum. Tamam benim az bir ömrüm kaldı ama asıl evlatlarım için mutluyum. Şimdi Şam'a gidiyorum, istediğim gibi geziyorum. Ne bir kontrol noktası ne 'nereye gidiyorsun' diyen var. Hep rejim düşerse burası kan gölüne dönecek diye bizi korkutuyorlardı ama halk gözünü açtı. Bazı münferit olaylar var, bunlar bireysel, geneli temsil etmiyor. Halkımız, bilinçlendi gözünü açtı, halkımız kültürlü. Başımızda 15 gündür devlet yok ama halk olarak devlet ve fazlası olduk. Halk kendini düzenliyor. Suriye Lirası bile değer kazandı. Temel ihtiyaçlar, yağ ucuzladı. Şimdi arabaya binebiliyorum, eskiden bisiklete binerdim. Eskiden Sünni, Şii, Alevi bilmezdik. Onlar (Rejimin adamları) bizi ayrıştırdı."

Kabun Mahallesi'nde evleri olduğunu ancak şimdi bu moloz yığınının ortasında evinin yerini gösteremeyeceğini belirten Ahmed, tüm ailenin başka yerlere dağıldığını, 10 yıl sonra buluştuklarını, ülkesinde artık güvende hissettiğini ve çocuklarının geleceği için ümitli olduğunu sözlerine ekledi.

-"Rejim çocukluğumu çaldı"

El-Merri ailesinin son kuşağı Muhammed (22) de çocukluğunun "bombardıman, bombalar, patlamalar eşliğinde acı biçimde geçtiğini" anlatarak, rejimin her şeyi çaldığını, hiçbir şeyin kalmadığını ifade etti.

Muhammed, "Rejim benden çocukluğumu, gençliğimi, hayatımı çaldı. Hiçbir şey kalmadı, 22 yaşında hayatta hiçbir şeye sahip değilim. Şimdi 22 yaşında hayatıma sıfırdan başlıyorum. Asker kaçağıydım, evde saklanarak yaşıyordum. Sebepsiz yere savaşmak için askere almaya çalışıyorlardı." dedi.

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.