Said Nursi gerçekte M. Kemal'e ne dedi?

Said Nursi gerçekte M. Kemal'e ne dedi?

Said Nursi’nin M. Kemal’le Meclis’te yaşadığı tartışmada söylediği iddia edilen “put” sözcüğünün aslı ortaya çıktı.

Bediüzzaman Said Nursi uzun yıllardır konuşulan M. Kemal ile tartışması sırasında kullandığı ve pot” mu “put” mu dediği tartışmalarına yol açan konuyu İttihad Yayınları Müdürü Mesut Zeybek açıklığa kavuşturdu.

Risalehaber’den Ahmet Bilgi’nin haberine göre daha önce de benzer tartışmaların yaşandığına dikkat çeken Zeybek, konuyu zamanında Bediüzzaman’ın talebelerinden merhum Abdülkadir Badıllı ve Ahmet Aytimur ağabeylere de sorduğunu söyledi.

Zeybek’in sözleri şöyle:

Bu meseleyi, suali evvela Envar Neşriyat sahibi Ahmet Aytimur ağabeye sorduk, dediler ki:“Evet bu kelime put değil, pot’dur.”

Hem de Nur’un değerli alim talebelerinden olan Abdülkadir Badıllı ağabeye sorduk. o da“evet pot’dur” dediler.

Hem dediler ki: “Büyük lügatlerden olan Kamus-u Türki’de de ve TDK de aynen,“karşındakine saygı göstermeden yüzüne sözü söylemektir; hazirundan birine dokunacak bir söz söylemek” manasındadır” dediler.

Biz de araştırmalarımız neticesinde pot olduğu kanaatine vardık. Kamus-i Türki sözlüğünde “pot” birkaç manaya gelmektedir. Şöyle ki: Kamus-i Türki, Müellif: Şemsettin Sami,Sahip ve Naşiri: Ahmet Cevdet, Dersaadet: 1317 (1900-1901) İkdam Matbaası

Bu lügatte harfi harfine şöyledir:

“POT:

1. Kırma, buruşuk.

2- Dikişde iki taraftan biri ziyade gerilip, diğeri küçük bırakmakla hasıl olan şiş.

Pot yapmak,

Pot kırmak: Sözü nabemahal söylemek. Münasebetsiz söz söylemek. İstemeyerek hazırundan birine dokunacak bir söz söylemek.

İşi pot gelmek: Tersi gitmek, kırmalı, potlu.”

(Osmanlıca Kamus-i Türki tıpkı basım, 1574 sayfalık; Alfa Basım Dağıtım sh: 359)

OLAY RİSALE-İ NUR’DA BÖYLE GEÇİYOR

“Hem Ankara’da divan-ı riyasetinde pek çok meb’uslar varken Mustafa Kemal şiddetli bir hiddet ile divan-ı riyasetine girip, bana karşı bağırarak: “Seni buraya çağırdık ki, bize yüksek fikir beyan edesin. Sen geldin, namaza dair şeyler yazıp içimize ihtilaf verdin.” Ben de onun hiddetine karşı dedim: “Namaz kılmayan haindir, hainin hükmü merduddur.” Dehşetli bir pot kırdım. Hazır meb’us dostlarım telaş ettikleri ve herhalde beni ezeceklerini tahmin ettikleri sırada, bana karşı bir nevi tarziye verip o mecliste hiddetini geri alması, âdeta dehşetli bir kuvveti ve hakikatı hissedip geri çekilmesi, ikinci gün hususî riyaset odasında: “Hücumat-ı Sitte”nin “Birinci Desise” içinde bulunan “Meselâ: Ayasofya Câmii ehl-i fazl u kemalden ilâ âhir…” cümlesinden başlayan, tâ “İkinci Desise”ye kadar, bir saat tamamen ona söyledim. Bütün hissiyatını ve prensibini rencide ettiğim halde bana ilişmemesi, hattâ taltifime çok çalışması, kat’iyyen bu üç cebbar fevkalâde kumandanların bu üç acib haletleri, âdeta Eski Said’den korkmaları, şübhesiz ki Risale-i Nur’un, ileride kahraman şakirdlerin şahs-ı manevîsinin hârika bir kuvveti ve Risale-i Nur’un parlak bir kerametidir.” (Emirdağ Lahikası-1 (246)

MESELE TAVAZZUH ETMİŞ OLUYOR

Bunları dikkatlice okuyunca mesele tavazzuh etmiş oluyor. Daha önceleri de ortaya atılanbu tarz garazkârane ithamlara dikkat etmek gerekir. İçinde bir hak varsa da çoğu inad ve garazkarlığa dayanmaktadır. Beni üzen, bu gibi hususlarda en hassas olarak bilinen kimselerce neşredilmesidir. Yoksa herkes çok şeyleri söylüyorlar. Elbette bizlerde tahkik edeceğiz. Fakat bu meselede konu rejim taraftarlığı ithamıdır. Yoksa bir kelimenin nasıl yazıldığı değil. Ayrıca itham ettikleri kelime de doğru değil.

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.