Ramazan’a Günler Kala…
Ramazanın başlamasına sayılı günler kala radyolar, gazeteler, televizyonlar, yardım kurumları, esnaf ve halkımız tüm hazırlıklarını tamamlamak üzere.
Ramazanın başlamasına sayılı günler kala radyolar, gazeteler, televizyonlar, yardım kurumları, esnaf ve halkımız tüm hazırlıklarını tamamlamak üzere. Televizyon ve radyolarda Ramazan özel programları hazırlanırken, yol boyu uzanan pankartlar ve afişler de şehrin hemen hemen her yerinde gözümüze çarpacak şekilde yerlerini almaya başladılar bile..
Ülkemizde ve Müslüman halkların yaşadığı tüm coğrafyalarda benzer hazırlıklar yapılıyor iken her sene olduğu gibi O, mekanlarımıza misafir olmadan evvel Onu en iyi nasıl karşılayıp uğurlarız diye yapabileceklerimize bir hatırdan geçirelim istedik.
Asırlardır birçok kültüre ve medeniyete ev sahipliği yapan, dinlerin buluştuğu kent İstanbul 11 ayın sultanı Ramazan'da, meydanlardaki iftar sofraları, ardından da sahura kadar sürecek kültür ve sanat etkinlikleriyle renklenecek. Birçok belediye Ramazan ayı süresince çeşitli mahallelerde kuracağı iftar çadırlarında, her akşam binlerce vatandaşa iftar yemeği verecek. Ayrıca ihtiyaç sahibi kişilere dağıtılacak olan erzak kolileri, iftar paketleri de hali hazırda beklemeye başladılar bile.
Gündüzleri oruçlu, geceleri teravih namazlarıyla ihya edilmeye gayret gösterilirse evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennemden azad olan bu mübarek aydan nasibimize düşen mükafatları almaya layık görülürüz inşallah.
Hafta sonları gönüllü mutfaklarda bir kaç gün geçirilebilirse hele bir de tamamen içinde çocukların katıldığı çadırlar bulabilirseniz işte o zaman Ramazan’ın ne manaya geldiğini yüreklerimiz hissetmeye başlayacak. Ve unutulmaması gereken önemli noktalardan birisi de beraber yapılan ibadetler çünkü hiç bir şey beraber yapılan ibadetler kadar beraberlik hissini veremez.
Ramazan Ayı, kulun sadece yemeden içmeden kendisini uzak tuttuğu değil; her dönemde olduğu gibi her türlü tutum ve davranışını da kontrol altında bulundurduğu günler ve ibadetle geçirdiği gecelerdir. Bu mübarek 30 gece ve 30 gün dünyanın çeşitli yerlerinde nasıl karşılanıyor bir de ona bir göz atalım.
Nurlu ve medenî olan Medine şehrinde Ramazan
Medine-i Münevvere ahalisi, Ramazan-ı Şerif'in gelişini, her seviyede istikbal etmeye girişir. Erkekler, hanımlar, hatta çocuklar, kendi aralarında yaklaşan Ramazan'dan ötürü sevinçlerini dile getirirler. İftar veya sahur, aile büyüğünün evinde başlar, daha sonra onlar da iftar ve sahurda çocuklarının evlerini dolaşırlardı. Oruç ayı boyunca akrabalar birbirlerini davet eder. Komşular arasında da bu davet işi cereyan eder.
Sofralarında başta hurma, çorba, sebze yemekleri, künefe, meyve bulunur. Ayrıca ailelerin çocuklarıyla pişirdikleri yemeklerden kaplarla, tabaklarla komşularına gönderirler.
Medine'de Ramazan ayının en dikkate değer özelliği Mescid-i Nebevî'deki iftar sofralarıdır. Halk Mescidde cemaatle namaz kılma ve mü'min kardeşleriyle iftar etme sevap ve sevincini kaçırmamak için mescide akın ederler. Kurulan yüzlerce sofraya herkes gelen cemaati davet etmekte birbirleriyle yarışırlar.
Daha sonra yatsı ve teravih namazlarını, teheccüd namazlarını cemaatle edâ ederler. Bir kısım şahıslar Ramazanın son on gününü Mescid-i Nebevi'de itikâf yapmak suretiyle, ibadet ve tefekkürle geçirirler. Çocuklar da ekseriya Mescide, ebeveynleriyle birlikte devam eder,
Ramazanda, özellikle ayın son on gününde Mescid-i Nebevî'nin çevresine cemaatin taşdığı görülür. Civardaki bütün oteller, çarşılar büyük bir kalabalıkla dolup taşar. Dünyanın her tarafından gelen ziyaretçiler Mescid-i Nebevî'yi, Kabr-i Saadeti, Kâbe ve kıbleteyn mescidlerini, ilk cuma namazının kılındığı Mescid-i Cuma'yı, Uhud şehidlerini, Hendek savaşı cephelerinin hatırasını saklayan Yedi mescidleri (Seb'a mesâcid) gibi ziyaretgahları gezer, Hz. Peygamber (asm)'ın rehberliğinde muhacirini ve ensar ile birlikte İslâm tarihinin saadet asrını safha safha izlemeye, yeniden yaşamaya çalışırlar.
‘Siyah inci’ler için Ramazan
Güney Afrika’da da azınlık olan Müslümanların Ramazanı karşılamaları düğünleri gibidir. Müslüman’ın Ramazandaki günlük yaşayışına gelince, yirmi dört saati şöyle düzenler: Sabahtan öğleye kadar işe ayrılır. Öğle namazı vakti gelince camiye gidilip namazdan sonra dinî dersler dinlenir. İkindi sonrasına kadar mescide geçirilir. Geceleyin evde geçirilir. Teravih namazından hemen sonra yatılır. Fazlasıyla sıcak olan hava orucu zor hale getirir. Fakat Müslümanlar bu sıcağa rağmen oruç tutarlar. Diğer din mensupları tarafından Müslümanlara bir düşmanlık yapılmaz, oruçlarına müdahale edilmez. Aksine çoğu, oruca hürmet gösterip, Müslümanların yanında yiyip içmezler. Mescidiler cemaat namazı kılan, Kur'ân okuyan gençlerle dolar.
161 milyon ‘azınlık’ Müslüman’ın ülkesi; Hindistan
750 milyon insanın yaşadığı Hindistan nüfusunun takriben dörtte biri Müslüman’dır. Müslümanlar Ramazan'da mescitleri, aydınlatır, temizler ve sergilerini elden geçirirler. Gayrı müslimler bile Müslümanların bu işlerinde yardımcı olurlar. Müslümanlar hilali gözetlemek için yüksek ve elverişli yerlere çıkarlar. Görüldükten sonra âlimlerin teşkil ettiği özel bir heyet. aralarında görüşüp Radyo, ve TV vasıtasıyla ilan ederler. Altı pare top atışı Ramazanı ilan eder. Diğer günlerde ise hem iftar ve hem imsak vakti üç top atışı yapılır. Radyo her şehre göre iftar ve imsak vakitlerini devamlı olarak yayınlar. Devletin verdiği telefon hizmeti dikkate değer: Özel bir numarayı arayan herkes, iftar ve imsak vakitlerini öğrenebilir. Hindistan'da camiler dolar, teravihlerle aydınlanır. Hafız çoktur. Bazı imamlar üç günde, bazıları beş, bazıları altı günde (teravih namazında) Kur'ân'ı hatmeder. Birçok elverişli mescide kadınlar da teravih namazına gelirler.
Hindular et yemek için Müslüman lokantalarına gelirler. Zira hindu lokantaları et yemeği pişirmezler. Hindu lokantaları, Müslümanların dinî hislerine hürmeten lokantaların vitrinlerini Ramazan boyunca perde ile örterler. Son on günde mescitlerde itikâf âdeti yaygındır. Camilerde hatimden sonra cemaate tatlı ikram âdeti vardır. Bayram hilalini gözetlemek için de her beldede özel heyetler vardır. Özellikle son cumaya büyük önem verilir. Devlet, cuma ve bayram namazlarına gidecek Müslümanlar için özel otobüsler tahsis eder.
Ve fakir ülke Bangladeş..
Fakir bir ülke Bangladeş. 150 milyonu aşan nüfusunun büyük kısmı fakirlikle mücadele ediyor. Her yaştan binlerce dilenci var Bangladeş'te.. Ve çocuk dilenciler... Kirden üstü başı simsiyah olmuş çocuk dilenciler.Sürekli doğal afet ve fakirlikle mücadele eden Bangladeş. Yetimhaneler, köyler, mülteci kampları...
Ramazan ayında yardım götüren çeşitli yardım kurumlarından alıyoruz haberlerini. Fakir köylülere pirinç dağıtılır. Kur'an okuyor, ilah söylüyorlar. Ziyaretçileri için çiçek demetleri yapar, bahar gibi karşılıyorlar hepsini. Utangaç gözlerle, elleri titreyerek veriyorlar çiçekleri. Sonra pirinç yardımı başlıyor köylülere. Kollarında derman kalmamış yaşlı kadınlar Türkiyeli kardeşlerinin, belki de maaşlarından arttırarak verdikleri yardımları alarak omuzlarının üzerine, evlerine doğru yola çıkıyorlar. Kardeşlerimizi karanlıkta bırakmak olmaz tabi. Ve her Ramazan bu sayfaya daha sığmayacak onlarca yardım ulaştırıldı Bangladeş Müslümanlarına.
Hülya ÖZKAN
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.