PKK Saldırıları Neden Arttı?
PKK'nın kanlı eylemlerini artırmasının arkasında yatan nedenler, örgütün amacı ve gösterilen gayretin sebebi...
Terör örgütü PKK'nın son saldırılarıyla birlikte, son iki ayda şehit olan asker sayısı 37'ye yükseldi. Art arda gelen şehit haberleri, gözleri yeninden PKK'ya çevirdi. PKK'nın kanlı eylemlerini artırmasının arkasında yatan nedenleri sıralayan siyaset bilimci Prof. Dr. Doğu Ergil, örgütün amacının, daha çok kan dökerek 'silahsız siyasete' ulaşma gayreti olduğunu söyledi.
PKK'nın kanlı eylemlerini artırmasının altındaki nedenleri 3 madde altında sıralayan Doğu Ergil örgütün, silah bıraktıktan sonra dahi Kürt siyasetinde egemen olmak istediğini belirtti. Türkiye'nin uluslararası düzeyde sıkıştığı bir döneme terörün arttığına işaret eden Ergil, "Türkiye'nin dünyayla boğuştuğu ve İran gibi radikal İslami yönetimi desteklediği bir dönemde, yürüttüğü anti terör faaliyetlerinin dünyanın sempati göstermeyeceği veya terör örgütünün Türkiye'de can almasının 'işte bak ettiğini buluyor' türünde yorumlayacakları vasat bir ortam var. Örgütün eylemlerini bundan yararlanarak tırmandırdığını düşünüyorum" dedi.
ANAYASA İPTALİ VE KRİZ
İkinci gerekçeyi de Anayasa değişiklik paketiyle ilişkilendiren Ergil şunları söyledi: "Anayasa Mahkemesi eğer değişikliği iptal ederse önemli bir rejim krizi yaşanacak. Bu iptal kararı ya yok sayılayacak ya da artık bu Anayasa ile seçime gidilmeyeceği anlaşılacak. Ardından seçimin gündemi de Anayasa değişikliği ve yargının kendisini yasamanın yerine koymayacağı bir yasal düzenleme beklentisi olacak. Seçimde BDP'nin dolayısıyla PKK'nın Doğu’daki en büyük rakibi AKP. AKP ile PKK'nın karşı karşıya gelmesinin iki anlamı var. Kürtler’e yönelik askeri operasyonlarda ne kadar çok Kürt evladı ölürse o kadar fazla aile etkilenecek. Devleti ve AKP hükümetini Kürt karşıtı gösterme kolaylaşacak. Şiddeti tırmandırarak kendisi üzerine resmi şiddeti çekerek o kutuplaşmayı yaratmayı arzuluyor."
SİLAHSIZ AMA RAKİPSİZ GÜÇ
Doğu Ergil, son gerekçenin de PKK'nın silah bıraktıktan sonra bile Kürt siyasetinde egemen örgüt olmak istemesi olduğunu söyledi. PKK'nın 'silahsız ama rakipsiz güç' olmak istediğini anlatan Ergil, terör örgütünün açılımdan beklentilerinin gerçekleşmediğini düşünerek bunun bedelini ödetmeye soyunduğunu belirterek, "Ne kadar adam öldürürsem siyasette silahsız varlığını sürdürme imkanını kavuşurum düşüncesiyle şiddeti tırmandırıyor" diye konuştu.
BU FİLMİ DAHA ÖNCE GÖRDÜK
STEA Analisti Prof. Dr. Hüseyin Yayman da terör olaylarının artışındaki zamanlamaya dikkat çekerek, PKK'nın demokratik açılımla ilgili adımların hızlandığı zamanlarda süratle eylemlere başladığına vurgu yaptı. Benzer bir durumun 1990'lı yıllarda da yaşandığını belirten Yayman, "1991 yılında DYP-SHP koalisyonu kurulduğunda koalisyon protokolünde Kürtçe eğitim Kürtçe TV kurulması gibi o yıllara göre radikal söylemler yer aldı. Demirel'in Diyarbakır'da ‘Kürt realitesini tanıyorum’ ifadesine rağmen 3 ay sonra Mart 92'de örgüt Türkiye'nin en kanlı Nevruz eylemlerini yaptı" dedi.
SİYASAL KARŞILIĞI YOK
PKK'nın Türkiye'yi 90'lı yıllara döndürmek istediğini kaydeden Yayman, böyle bir hedefin ne toplumsal bir karşılığının ne de siyasal bir karşılığının bulunmadığını söyledi. Yayman, "Geçen süreç içerisinde bölge halkı sağlanan huzur ortamından geri adım atmak istemiyor. 90’lı yıllarda yaşanan terör bölgeyi 20 yıl geri götürdü" diye konuştu.
PKK aslında ne hedefliyor?
Doğu Ergil’e göre terör örgütü, silah bıraktıktan sonra dahi Kürt siyasetinde egemen olmak istiyor.
İran’a yaptırıma ‘hayır’ oyunun ilk sonucu
Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyi’nde İran’a yaptırım kararına "hayır" oyu vermesinin ilk etkisi ortaya çıktı. ABD, Türkiye ile ikili düzeyde gerçekleştirilen ve terörle mücadelede iki ülkenin işbirliğinin ele alındığı "Türkiye-ABD Yüksek Düzeyli Terörle Mücadele" toplantısını iptal etti. Dün yapılması planlanan toplantı, ABD’nin terörle mücadele konusundaki en yetkili diplomatı Büyükelçi Daniel Benjamin tarafından iptal edildi.
"Kendi Varlığını İspat Etmenin Yollarını Arıyor"
USAK Genel Koordinatörü Sedat Laçiner, konuyla ilgili olarak, "Irak Savaşı başlayınca 2003 yılında taşeronluk özellikleri arttı. Bir de Türkiye’nin içerisinde ekonomideki iyileşmeler, demokratik hamleleri sonucunda sokaktaki etkileri azaldı. Dolayısıyla PKK işlevsiz kalınca kendi varlığını ispat etmenin yollarını aradı" diye konuştu.
"Demokratik Açılımı Akamete Uğratmak İçin..."
BİLGESAM Başkanı Atilla Sandıklı ise "Bu Demokratik Açılımı akamete uğratmak için terör olaylarına ağırlık vereceğini ve bu terör olaylarıyla halkın üzerinde ve siyasi iktidarın üzerinde baskı yaratarak kendi pozisyonunu güçlendirmeye gayret etti" dedi.
Terör Örgütü İç Siyasi Gelişmeliri de Etkilemek İstiyor
Terör örgütünün ayrıca, iç siyasi gelişmeleri etkileme arzusuna da dikkat çekiliyor. Sedat Laçiner, bu konuda da "Referandum sürecine gidildiği için, ardından da genel seçim olduğu için, bir yıl içinde 2 tane büyük oylama var. İki gerilim var. Bunu beslemek için diyorlar ki; bu bizim son şansımız sayılır. Tüm gücümüzle yükleneceğiz" şeklinde konuştu.
"Türkiye’nin Bölgesel Güç Olması Bazılarını Rahatsız Ediyor"
Dış politikadaki gelişmeler de terörün artışında diğer bir başka etkeni oluşturuyor.
BİLGESAM Başkanı Sandıklı, bu konuda şunları söyledi:
"Türkiye’nin bir bölgesel güç olarak yıldızının parlaması, bölgesel bir güç olarak bölge politikalarıyla ilgilenmesi ve bölgeyi kendi değerleri doğrultusunda şekillendirmek için gayret sarfetmesiyle, bundan bazı ülkeler, bazı devletler rahatsız oluyor. Rahatsız olunca bakıyorsunuz bir şeyler oluyor Türkiye’de. Ve Türkiye’nin önüne set çekilmesiyle ilgili, terör gibi bazı olumsuz gelişmeler sahne oluyor."