Pes dedirten iki karar
Mehmet Haberal'ın kendisini tutuklayan hakim hakkında Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'ne açtığı tazminat davasının reddedildiği ortaya çıktı.
Davayı kaybeden Haberal'ın hakim Rüstem Eryılmaz'a 500 lira tazminat ödemesine karar verildi. Aynı daire, aynı tarihteki diğer kararında ise Eryılmaz'ın da aralarında bulunduğu 9 hakimi Haberal'a tazminat ödemeye mahkum etmişti.
Ergenekon sanığı Haberal, tutuklanmasına karar verilmesinden itibaren kendisini tutuklayan ve tutukluluğuna yapılan itirazı reddeden hakimler hakkında çok sayıda dava açtı. Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'nde görevli 28 hakimin tamamının Haberal'ın tahliye talebinin reddi ya da ret kararına yapılan itirazın reddedilmesi kararlarında görev aldıkları belirtildi. Haberal, bazı hakimler hakkında dava açmazken dava açtıklarından 9'unu tazminata mahkum ettirdi. Ergenekon davasına da bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin üç hakimi hakkındaki tazminat davası ise sürüyor.
Soruşturma kapsamında 13 Nisan 2009 tarihinde gözaltına alınan ve sorgusunun ardından tutuklanan Haberal'ın kendisini tutuklayan nöbetçi hakim Rüstem Eryılmaz hakkında da tazminat davası açtığı ortaya çıktı. 5 Mayıs 2009 tarihinde Yargıtay 4. Dairesi'ne dava açan Haberal, tutuklanmaya sevk olduğu sırada binlerce sayfalık belgenin 10 dakikada incelenmesinin mümkün olmadığını, tutuklanması için gereken koşulların gerçekleşmediğini gerekçe gösterdi. Buna rağmen tutuklandığını belirten Haberal, hakim Eryılmaz'dan 20 bin TL manevi tazminat talep etti.
8 Haziran 2010'da açıklanan kararda, kişinin resmi görevliler tarafından haksız işlemler sonucu uğradığı zararın kanuna göre devlet tarafından tazmin edileceğinin düzenlendiği belirtildi. Kamu görevinin yerine getirilmesi sırasında doğan zarardan devletin birinci dereceden sorumlu olduğu belirtilen kararda, tazminatın da devlet aleyhine açılabileceği vurgulandı. Ancak kamu hizmeti ile bağdaştırılamayacak, görev gereklerinden ve sınırlarından ilk bakışta ayrılabilen kamusal çerçevenin dışına çıkan işlemlerin bu kapsamda değerlendirilmediği anlatılan kararda, bu durumda tazminatın kamu görevlisine yöneltilebileceği ifade edildi.
Tazminat talebinin reddedildiği kararda, "Tutuklanmaya esas teşkil eden evrakın incelenebilmesindeki fiili imkansızlık olgusu kanıtlanamadığı gibi, yasal çerçevede kullanılan takdir yetkisi nedeniyle hakimin hukuki sorumluluğundan söz edilemez. Dava açıklanan nedenlerle yerinde görülmemiş ve reddine karar verilmiştir." denildi.
Kararda, davalı hakim istemese dahi kanun gereği davanın reddi durumunda tazminat isteği bulunduğunun kabul edildiği belirtilerek Haberal'ın Eryılmaz'a 500 TL tazminat ödemesinin uygun bulunduğu belirtildi.
Ancak, aynı daire Haberal'ın başvurusu üzerine bu kez Eryılmaz'ın Haberal'a tazminat ödemesine hükmetti. Hakim Eryılmaz'ın tutuklama kararına tazminat gerekmediğini belirten Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, aynı hakimi aynı sanık hakkındaki tahliye talebinin reddedilmesi yönündeki kararından dolayı tazminata mahkum etti.
CİHAN
Ergenekon sanığı Haberal, tutuklanmasına karar verilmesinden itibaren kendisini tutuklayan ve tutukluluğuna yapılan itirazı reddeden hakimler hakkında çok sayıda dava açtı. Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'nde görevli 28 hakimin tamamının Haberal'ın tahliye talebinin reddi ya da ret kararına yapılan itirazın reddedilmesi kararlarında görev aldıkları belirtildi. Haberal, bazı hakimler hakkında dava açmazken dava açtıklarından 9'unu tazminata mahkum ettirdi. Ergenekon davasına da bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin üç hakimi hakkındaki tazminat davası ise sürüyor.
Soruşturma kapsamında 13 Nisan 2009 tarihinde gözaltına alınan ve sorgusunun ardından tutuklanan Haberal'ın kendisini tutuklayan nöbetçi hakim Rüstem Eryılmaz hakkında da tazminat davası açtığı ortaya çıktı. 5 Mayıs 2009 tarihinde Yargıtay 4. Dairesi'ne dava açan Haberal, tutuklanmaya sevk olduğu sırada binlerce sayfalık belgenin 10 dakikada incelenmesinin mümkün olmadığını, tutuklanması için gereken koşulların gerçekleşmediğini gerekçe gösterdi. Buna rağmen tutuklandığını belirten Haberal, hakim Eryılmaz'dan 20 bin TL manevi tazminat talep etti.
8 Haziran 2010'da açıklanan kararda, kişinin resmi görevliler tarafından haksız işlemler sonucu uğradığı zararın kanuna göre devlet tarafından tazmin edileceğinin düzenlendiği belirtildi. Kamu görevinin yerine getirilmesi sırasında doğan zarardan devletin birinci dereceden sorumlu olduğu belirtilen kararda, tazminatın da devlet aleyhine açılabileceği vurgulandı. Ancak kamu hizmeti ile bağdaştırılamayacak, görev gereklerinden ve sınırlarından ilk bakışta ayrılabilen kamusal çerçevenin dışına çıkan işlemlerin bu kapsamda değerlendirilmediği anlatılan kararda, bu durumda tazminatın kamu görevlisine yöneltilebileceği ifade edildi.
Tazminat talebinin reddedildiği kararda, "Tutuklanmaya esas teşkil eden evrakın incelenebilmesindeki fiili imkansızlık olgusu kanıtlanamadığı gibi, yasal çerçevede kullanılan takdir yetkisi nedeniyle hakimin hukuki sorumluluğundan söz edilemez. Dava açıklanan nedenlerle yerinde görülmemiş ve reddine karar verilmiştir." denildi.
Kararda, davalı hakim istemese dahi kanun gereği davanın reddi durumunda tazminat isteği bulunduğunun kabul edildiği belirtilerek Haberal'ın Eryılmaz'a 500 TL tazminat ödemesinin uygun bulunduğu belirtildi.
Ancak, aynı daire Haberal'ın başvurusu üzerine bu kez Eryılmaz'ın Haberal'a tazminat ödemesine hükmetti. Hakim Eryılmaz'ın tutuklama kararına tazminat gerekmediğini belirten Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, aynı hakimi aynı sanık hakkındaki tahliye talebinin reddedilmesi yönündeki kararından dolayı tazminata mahkum etti.
CİHAN