Oyumu AKP'ye verirsem namerdim!
Salih Tuna o kadar ciddi ki AK Parti yerine hassaten AKP bile dedi. Peki neden? İşte nedeni: Niye mi?
Salih Tuna'nın yazısı...
Oyumu AKP'ye verirsem namerdim!
Hayır, ne kafama güneş geçti, ne de kafayı yedim. Salak bir "şaka" yapmak niyetinde de değilim.
Ciddiyim!
O kadar ciddiyim ki, AK Parti yerine hassaten AKP dedim.
Niye mi?
Kimsecikler bu sıcakta "önyargılarını" koşturup da, "Daha AKP demeye dili varmıyor; inanmayın!.." demesin diye!
"İyi ki bir oyun var birader amma da kıymete bindirdin..." diyeniniz var mıdır bilmem.
Varsa, riya üsluplu mütevazılığa tenezzül etmeden söyleyeyim:
Benim oyum önemli.
Gelgelelim Özdemir İnce'nin de oyu önemli, Seda Sayan'ın da! Dağdaki çobanın da oyu önemli, "Dere Kenarındaki Adamcağız"ın da. (Hey kurban olduğum Allah, Fehmi Koru olmasaydı, gündüz gözüyle dereyi nehir diye bize yedirecekti!)
Demem o ki; hepimizin oyu önemli!
Hiç önemli olmasaydı...
Koskoca Gandi Kemal, "Ben çömelmem..." diyerekten dağların yolunu tutar, siper hizasındaki çakmak çakmak gözlerini dağlara diker, "Bıraksaydılar Gediktepe'den Kandil'e akıp terörün kökünü kazıyacaktı..." dedirtircesine göğsünü gerer miydi?
Hiç önemli olmasaydı...
Sabah başörtüsüne özgürlükten dem vurup akşama cayar mıydı?
Neyse, bu kadarı kâfi...
Neden hükümet dururken muhalefeti eleştiriyorum biliyor musun Şinasi?
Neden Kılıçdaroğlu'nu yazıp duruyorum mesela?
Çünkü...
Daha muhalefetteyken bu denli tutarsız, bu denli sabah başka akşam başka konuşan bir parti liderini dünya siyasi tarihi yazmamıştır.
Peki niçin böyle?
Galiba CHP'nin kadim karakterinden; muhalefette "iktidar" gibi durmasından kaynaklanıyor!
Muhalefette "iktidar" gibi durmanın da iki tarzı var:
Birincisi, Baykal gibi; "dominant" tavır almaktır. Öyle ki, "Kürt sorunu" gibi önemli bir meselede bile, "kamerasız olmaz" diye tutturmaktır.
İkincisi de, Kılıçdaroğlu gibi "resesif" olmaktır.
Hayır yani, kendisini iktidarda zannetmeyen hangi muhalefet lideri zırt pırt sözünden döner?
Şu hale bakın:
"Bürokratik vesayet"in siyasi temsilcisi olan CHP muhalefette "iktidar" gibi dururken, AK Parti hükümeti "iktidar" gibi davrandığında, "sivil dikta" heyulası başlıyor!
O zaman kim iktidar, kim muhalefet yahu?
Dikkatinizi çekerim: Yıllar yılı "Hükümet olabilirsiniz ama iktidar olamazsınız!.." diyen zihniyetin "muhalefet" hallerinden bahsediyoruz.
Lafı mahsus uzattım ki; "Hep Kılıçdaroğlu'nu eleştiriyorsun. Madem 'yandaş' değilim diyorsun, bir kez de Erdoğan'ı eleştirsene!.." diyen okur tayfası da yetişsin.
Yetişsin ki; trafik vardı, yetişemedik; yazının o kısmını kaçırdık bahanesi çekmesinler!
Zira, Başbakan Erdoğan'ı bu köşede çok eleştirdik!
Ya o yazıların tamamına yetişemediler, ya da hepten kaçırdılar...
Tamam mıyız arkadaşlar; hadi başlıyoruz! (Sen uzaklaş Şinasi, senlik bi şey yok.)
Evet, oyumu AKP'ye verirsem namerdim!
Şayet...
Erdoğan da Kılıçdaroğlu gibi yaparsa tabii.