Öyle bir soru sordu ki....
Vakit gazetesi yazarı Ahmet Can, sabahtan akşama kadar kadın bedeninin sömürüldüğü reklamlarda, kadınların özellikle kullanıldığından bahseden başta Müjde olmak üzere, bütün sahte feministlere öyle bir soru sordu ki....
İşte Vakit yazarı Ahmet Can'ın çok konuşulacak bugünkü yazısı:
Neredesiniz sahte ahlak borazancıları, sahte feministler?
- Üniversitelerde başörtülü okunmasına tepki gösteren azgın İslam karşıtlarının çoğunun feminist güruhtan olduğunu biliyoruz. “İslam kadını köleleştirdi(!), İslamcılar kadınların okumasına izin vermiyor” diyenler de aynı ortak kafanın mensupları... Ünlü sosyolog Mark Strovski'nin deyimiyle çirkinlikten başka sermayesi kalmayan kadınların tek sığındıkları düşünce “Feminizm”... (Bakınız yaşlandıkça feminist olduklarını hatırlayan memleketimizin ünlü bayan simaları!)
Kendilerini feminist diye tanımlayan bir gurup (aynı zamanda bu hanımlar CHP'liydi. Ki bu tam olarak tencere yuvarlanmış. Sözünün tezahürüydü) daha önce gazetemizi de basmışlardı. Gazete binamızın önünde ağır küfürler ederek, çalışanlarımızı sözlü ve fiili taciz etmişlerdi. Aynı kafanın yayın organı Güneş, uzun bir süredir aldatan kadınların anılarını yayınlıyor... Bu anıların çoğu masa başında uydurulmuş ucuz dezanforme numaralarıdır. Nemalandıkları kaynaklar, yaptıkları dezanforme yanlısı yayınlar karşılığında bu türde ucuz gazeteleri finanse eder.
18 Şubat tarihli Güneş gazetesi'ndeki haber “Dayak yedikçe sevdim” şeklinde dokuz sütuna başlığa çekilmişti. Yazının içerdiği konu; dayak yediği adama sırılsıklam (kendi tabirleriyle) aşık olan bir kadının hikayesiydi. Fakat suçüstü enselendiklerini ve kendi kafalarına kurşun sıktıklarını dahi anlayamadılar. Bu yazı daha önceki yaptıkları yayınları nasıl da yalanlıyordu. “Dayak hayvana bile atılmaz, Kadına vurmak düşkünlüktür, Dayak atan erkeklerin çoğu cahil kesimde” diye aşağıladıkları Anadolu halkıydı ve aslında geçtiğimiz yıllarda yapılan bir istatistik bunu tamamen yalanlamıştı. Okuyan kesimin kadına karşı daha yoğun şiddet uyguladığını kanıtlayan bu araştırmanın ardından, yine kuyruklarını içeri çekmişti bu gurup. “İslam olmasın da, ne olursa olsun”cu bu azgınlığın darbe şakşakçılıklarına da şahit olmuştuk.
Ahlaksızlık zabıtası genel başkanı gibi çalışan ve gazetemize de dava açan, her fırsatta kadının sömürüldüğünden dem vuran Müjde Ar, acaba bu haberi okuduğunda ne yapacak? O derin kahkahayı atacak mı (derin kahkaha; bilinçaltına gönderilen cinsel uyarı. Reyting uğruna kendini feda eden Müjde Ar'ın minik bir numarası) Müjde ilk defa kendini “feda” etmiyor aslında, o yıllar yılı Türk sineması içinde...
Vakit'in kendisine hakaret ettiğini iddİa ederek mahkeme mahkeme koşup “ben eski bir sanatçı kadınım” zırıltısına devam ettiği gibi, bu kadın dövmenin faydalarından bahseden Güneş hakkında da dava açacak mı “fedakar” Müjde, merak ediyoruz doğrusu...
Evet sabahtan akşama kadar kadın bedeninin sömürüldüğü reklamlarda, kadınların özellikle kullanıldığından bahseden başta Müjde olmak üzere, bütün sahte feministlere bir soru: Kadın haklarını madem bu kadar düşünüyorsunuz, o zaman Vakit'i bastığınız gibi, aynı tepkiyi Güneş gazetesine de göstersenize. Samimiyseniz; “Nedir bu ‘dayak yedikçe sevdim' muhabbeti?” diye sorun. Tabiî ki soramazsınız. Çünkü sizin “fedakar” ablanız Müjde Ar, yaptığı TV programında kadın bedenini kullanma konusunda bir uzman... Konu mankeni olarak kullandığı bir bayan var programında... Hiç bir fikir, hiç bir numara, hiç bir düşünce yok. Orada yalnızca oturuyor. Feministlerin “fedakar” ablası Müjde Ar, o kızı orada tutarak, kadın bedeni üzerinden reyting alıyor. Bu nasıl bir feminizmdir? Küçük burjuva ritüellerinin hepsi Müjde'ye cuk diye oturuyor. Yeri geldiğinde solculuğu da kimseye bırakmıyor.
Bir de unutmadan hatırlatayım, dayak yemenin faydasına değinen sayfanın editörü de “fedakar” feministin hemcinsi Yasemin İlan...
Bu bilgi de, Ahlaksızlık zabıtası sahte feminist'e kapak olsun.
habervaktim