Osmanlı camii yerine kilise
İşkodra'daki Türk köyü Driştkalesi'nde 400 yıllık Osmanlı camisi Vatikan'ın kilise planlarına kurban gitmek üzere!
Avrupa'nın merkezinde, yüzde 75'i müslüman olan Arnavutluk'ta 40 yıllık komünizm zulmünün ardından müslümanlar şimdi de misyonerlik faaliyetlerinin tehdidi altında...
Son dönemde ülkede Vatikan'ın hristiyanlaştırma politikaları kapsamında, gözlerden uzak bir din ve tarih provakasyonunun da yaşanmakta olduğu ortaya çıktı.
Ocak ayında İşkodra'da yaşanan sel felaketinin ardından bölgeye yardım götüren ekipler, içlerinde İncil olan batı yardımlarının yanında, bir vatikan planını ortaya çıkardılar. Arnavutlukta tamamı türkçe konuşan bir köyle ilk kez karşılaşan ekip, korkunç planı da öğrenmiş oldu. Şehre hakim bir tepede yer alan 18 haneli türk köyünün sakinleri hala Türkçe konuşuyor.
Osmanlı döneminde Kastamonu'daki Kayı Boyu Türkleri'nin göçleriyle kurulan bu köyde, bugün tamamı Türk 18 hane bulunuyor. Türkiye'yi hiç görmemiş olan köylüler camilerinin elden gitme tehlikesiyle tedirgin.
Köylülerin hala anlaşılabilir düzeyde Türkçe konuştuğu Driştkalesi Köyü'nde yer alan 400 yıllık Osmanlı Camii büyük bir tehdit altında...
Tiran merkezli eğitim faaliyetleri de yürüten, insani yardımlarla adını duyuran Ansar Vakfı başkanı Mehdi Gurra'nın şahit olduğu büyük provakasyon, Vatikan'ın bu camiyi yıkarak yerine bir kilise dikme projesinin tüm hızıyla sürdüğünü gösteriyor.
Köye giden ve Arnavutluk'taki şehirlerde bile bulunmayan asfalt yol yapımının dikkatini çekmesi üzerine Vatikan'ın faaliyetlerini öğrenen Gurra, Vatikan'ın bu caminin bulunduğu alanda önceleri kilise olduğunu iddia ettiğini, camiyi yıkıp yeniden kilise yapmak için çalışmaların sürdüğünü anlattı.
Köye girer girmez, Türk olduğunu öğrenen yaşlı bir amcanın kendisine "beni çiğnemeden bu camiyi yıkıp kilise yapamazlar" dediğini aktaran Mehdi Gurra, "Dağ başında olan bir müslüman köyünde, 400 sene evvel insanların göç ettiği bu Türk köyünde, Vatikan hayal ediyorki kilise dikecek" diyor.
Köyün İşkodra'yı tepeden gören, stratejik konumuna da dikkat çeken Gurra, şehre girişte hemen görülen, hakim bir tepeye dikilecek haçın sembolik anlamı olduğunu, "Bu şehir onlardan sorulur" demek istediklerini, Üsküp'te olduğu gibi şehre hakim tepeye haç dikilmek istendiğini belirtti.
Vatikan'ın ellerinde hiç bir belge olmamasına rağmen, elini kolunu sallayarak 400 yıllık bir camiyi nasıl yıkacağı sorusunun cevabı ise "paradan geçiyor."
Vatikan'ın köye Arnavutlukta görülmemiş biçimde önce asfalt yoll yaptırarak propagğandaya başlamasına dikkat çeken ve 400 yıllık bir Osmanlı eserinin yok olmaması için Türkiye'nin vakit kaybetmeden harekete geçmesini isteyen Mehdi Gurra, şöyle konuşuyor:
"Bu bir Osmanlı mirası...Buradaki insanlar Türk, kendilerini Türk olarak tanıtıyor. Türkiye'nin kendi insanına sahip çıkması lazım. Camiye ve türkçe konuşan müslümanlara sahip çıkması lazım. Mesela orada bir Türkçe kursu açıp, düzgün, günümüz Türkçesini hem büyüklere hem küçüklere anlatması gerekir. İkincisi dini olarak, Türkiye diyanet vakfı orada bir okul açıp, caminin tadilatını tamiratını yapıp belki bir İslam merkezine döndürmesi lazım. Neticede 400 senelik bir camii."
Daha önce Tiran'a bağlı Muşeda köyüne, tamamı müslüman olan bir köye Yahova Şahitleri'nin bir kilise yaptığını ve misyonerlik çalışmalarının tüm hızıyla sürdüğünü anlatan Gurra, Türk köyü Driştkalesi'ndeki insanların ve 400 yıllık bir caminin kurtarılması için Türkiye'nin desteğini istiyor.
Mehdi Gurra sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Biz bu durumu o yardım vesilesiyle keşfetmiş olduk. İnşallah bu sene o bölgede bir Kuran kursu düzenleyeceğiz ama, o müslüman köyünde bu işlerin devamlılığını sağlamak gerekir. Orada müslümanların kendi dillerini, dinlerini öğrenip çocuklarına öğretmeleri gerek.. Ve oradaki vali, belediye başkanı, müftü bu duruma engel olmalı, çünkü neticede yüzde yüzü müslüman olan bir köyde kilise dikeceğim diye faaliyet gösteriliyor, bu olacak iş değil. Buna müsamaha gösterilmemesi gerekir."
Çiğdem Aktı / Dünya Bülteni