Oruç; Sabır ve Dua
Şeytanların bağlandığı, arşın titrediği, cennet kapılarının sonuna kadar açıldığı, şu günlerde bu dua kabul olunmaz mı?
Oruç sırasında olduk olmadık her şeye bağırıp çağıran, sinirlenen, önüne geleni maddi manevi kıran ve bunlara bahane olarak da oruçluyum sinirim ondan diyen anne babayı gören çocuk, sizce nasıl bir ruh halinde olur?
Bir taraftan oruç sabrın yarısıdır diyeceksiniz, diğer taraftan da sabırsızlığınızın nedeni olarak da orucu göstereceksiniz. Böyle bir tutum, çocuğun hem küçük hem de büyük dünyasına nasıl bir zarar verir hiç düşündünüz mü?
Onun için ebeveynlere düşen; çocuklarının oruçla ilgili güzel gelişimler yaşamalarını istiyorlarsa, özellikle oruçluyken sabırlı olmaları ve sabrı kendileri yaşayarak güzel örnek olmalarıdır.
Bir taraftan yaşarken bir taraftan da dilleri ile bazen söz ortasında, bazen de kendileri ile konuşurken "Benim sizlere gösterdiğim sabrın nedeni tutuğum oruçlardır. Oruç insana sabrı öğretir. Efendimiz [sav] buyurdu ki oruç sabrın yarısıdır. İstersen oruç tutarak sabrı birlikte öğrenebiliriz." diyebilirsiniz.
İftar ve sahur ortamlarını sıcaklaştırmak
Şuan, toplumun geldiği patlama noktasında, eşler birbirlerinden, ana babalar evlatlarından uzaklaşmaya başlamıştır. Bu uzaklaşmayı gidermek ve sıcak bir ortam hazırlamak için iftar ve sahur iyi bir vesiledir.
Yemek ortamı sıcaklaştırılmalı, eşler birbirine saygı ile davranmalı ve çocuklarına sevgi göstermelidirler. Akşamdan anneler çocuklarına tercih hakkı vererek sevdiği yemekleri sormalı, elinden geldiğince hazır etmeye çalışmalıdır.
Eğer istedikleri yemek pahalı ve zorsa, o yemeği yapamam diye bağırmak yerine, "evladım o istediğin yemeği yapmayı çok isterdim ama şu an onu yapabilecek durumumuz veya halimiz yok" derse çocuk için daha ılımlı ve olumlu olur.
Kendisine böyle güzel yaklaşan anneye karşı çocuk da, "sen ne yaparsan onu yeriz" diye cevap verecektir Allahın izni ile... Ya da çocuk, kendiliğinden daha kolay bir yemeği tercih edebilir. Baba ise evlatlarına, gücü yettiğince bulundukları yöreye has yiyecekleri alıp getirmeli (farkında olmadan başa kakmadan), sonra bu aldıklarını her zaman almak istediğini ama ramazanın bereketi ve tuttukları orucun hürmetine kazancına bereket geldiğini dile getirmelidir.
Ve birlikte başka şeyleri tartışmadan gülerek, muhabbet ederek yemeklerini yemelidirler. Yemekten sonra ise baba, çocukları ile camiye gitmeli hem ramazanın hem de onlarla birlikteliğin tadını çıkarmalıdırlar.
En önemlisi; duaya sarılınız!
Efendimiz (sav) buyurdu ki: "Şu kimselerin duaları asla reddolunmaz; Bir Müslüman'ın diğer bir Müslüman kardeşine gıyabındaki duası, misafirin ev sahibine ettiği dua, mazlumun duası ve ana babanın evladına olan duası..."
Sizce normal zamanda reddedilmeyen bir dua; şeytanların bağlandığı, arşın titrediği, cennet kapılarının sonuna kadar açıldığı, cehennem kapılarının kapandığı şu günlerde kabul olunmaz mı?
Dua! Dua! Dua! Öyle bir dua etmeli ki anne babalar; yeri göğü titretmeli, arş sallanmalı, ihlâsla, samimiyetle ve her şeyden öte vazgeçmeden.
Lütfen evladınız ne durumda olursa olsun ondan vazgeçmeyin. Hangi haramı işlerse işlesin, hangi yanlışı yaparsa yapsın ona dua ediniz. Cennet ayaklarının altında olan bir annenin ve duası Peygamberin ümmetine ettiği duaya eş olan bir babanın duasını reddeder mi zannediyorsunuz?
Her günün duası;
Allah'ım! Önce Muhammed ümmetinin evlatlarına sonra da benim evlatlarıma hidayet ver, basiret ver, dirayet ver, şefaat ver. Öyle bir verişle ver ki, Muhammed'in (sav) hürmetine onların hastalıklarına şifa, dertlerine deva, borçlarına eda ve iki cihan saadet ve selameti olsun. Amin...