Önder bir ülke olarak sessiz kalamayız
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, eğer bir şeyler yanlış giderse, bölgede önder bir ülke olarak sessiz kalamayacaklarını, olanları seyredemeyeceklerini belirterek çok net konuştu. İsrail ile Türkiye arasındaki gerilimde tansiyon düşecek mi?
Başbakan Erdoğan'la beraber Pakistan'da bulunan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, El Cezire televizyonunun sorularını yanıtladı. Davutoğlu, "Bölgede sivillerin ölmesine izin vermeyeceğiz" dedi.
Davutoğlu, Türkiye'nin bölge için ne tür bir düzen oluşturmaya çalıştığı sorusuna, bunun sadece bir bölge, Orta Doğu için olmadığını, Balkanların ve Kafkasların da Türkiye'nin özel ilgi duyduğu bölgeler olduğunu belirterek, herkes için ortak güvenliğin olduğu bir anlayış temelinde bir düzenden yana olduklarını söyledi. Davutoğlu, sorunları çözmek için siyasi diyalog, karşılıklı ekonomik bağımlılık, barışın tesisi için daha fazla ekonomik ilişki, çok kültürlü harmoni ve bir arada yaşamanın gereğini vurguladı.
Bunun Türkiye'ye daha fazla rol sağlamak için olup olmadığının sorulması üzerine de Davutoğlu, "Her ülke etkili olmak ve daha fazla uluslararası rol ister. Büyük güç, küçük güç meselesi değil, fakat katılımcı bir sistem kurmak istiyoruz" dedi.
İsrail'le ilişkiler üzerine bir soruya da, İsrail'le ilişkilerin belli bir zamana sınırlanmaması gerektiği yanıtını veren Davutoğlu, "Türkiye, İsrail ile Suriye arasında dolaylı görüşmeler başlattı. Eğer pozitif bir ivme olursa herkesle iyi ilişkilerimiz olur. Eğer bir şeyler yanlış giderse, bölgede önder bir ülke olarak sessiz kalamayız, olanları seyredemeyiz" diye konuştu.
Davutoğlu, İsrail ile Türkiye arasındaki gerilimlerle ilgili olarak, hükümetin tansiyonu düşürmeye çalışmayı düşünüp düşünmediği konusundaki bir soruya da şu karşılığı verdi:
"Eğer yarın yine Gazze'de benzer bir şey olursa tepki gösteririz. Her nerede olursa, İsrail veya başka bir ülke. Bölgede sivillerin ölmesine izin vermeyeceğiz. Ne yapabiliyorsak yapacağız. Barış süreci devam ederse, İsrailli politikacılar tarafından İsrail ve Suriye ile dolaylı görüşmelerin başlaması konusunda, Filistinlilerle iki devletli çözüm temelinde güçlü bir siyasi istek ortaya konulursa, o zaman durum farklı olacaktır."
Türkiye'nin bu tutumunu daha ileri götürüp götürmeyeceği, örneğin Goldstone raporunu BM Güvenlik Konseyi'nde destekleyip desteklemeyeceği konusundaki soru üzerine de Davutoğlu, Goldstone raporunu incelediklerini belirterek, "Aynı şeylerin tekrar olmaması için gerçekleri görmek istiyoruz. Mümkün olan her şeyi yapacağız" dedi.
Davutoğlu, "Buna Güvenlik Konseyi'nde etkinizi kullanmak dahil mi?" sorusuna da "Bu kapsamlı olarak ilgilenilmesi gereken uluslararası bir mesele. Yapılması gereken ilk şey Gazze'deki insani durumu düzeltmemiz" cevabını verdi.
"Türkiye'nin rolünün Suriye ile İsrail arasında arabuluculuk olduğunu düşünüyor musunuz" sorusuna da Davutoğlu, "Hayır, böyle düşünmüyorum. Dolaylı görüşmeleri başlattığımızda, hiç kimse bunun olmasını beklemiyordu. 3 yıl önce durum bu görüşmeleri başlatmak açısından çok daha zordu. Başlatabildik ve şimdiki fark, deneyim birikimimiz olması" karşılığını verdi. Davutoğlu, "Eğer arabulucu olmak istiyorsanız her iki taraf da bu arabuluculuğu istemeli. Biz empoze etme arzusunda değiliz" dedi.
"Aralarında Bülent Arınç'ın da bulunduğu AK Parti yetkililerinin İsrail büyükelçisiyle görüşmesi, Ayrılık dizisiyle ilgili olarak bazı sahnelerin kaldırılması, Türkiye'nin ilişkileri geliştirmek istemesinin örnekleri mi? Bu doğru bir analiz mi?" şeklindeki soruya da Bakan Davutoğlu "Türkiye-İsrail ilişkileri devam ediyor. Bölgedeki tüm ülkelerle ilişkilerimizi ilerletmek istiyoruz. Bu tek boyutlu ve tek taraflı bir irade değil. Uygun bağlam olmalı" şeklinde cevap verdi.
"Hükümetin dizideki sahnelerin kaldırılması talimatı verip vermediğinin" sorulması üzerine de Davutoğlu, "Türkiye'de sansür yoktur ve eğer birtakım değişiklikler olduysa bu teknik nedenlerdendir. Bu TRT'nin kararıdır" dedi.
İRAN'LA İLİŞKİLER
"Bir yanda Suriye ve İran, diğer yanda İsrail, bir yanda Ermenistan ve diğer yanda Azerbaycan ile iyi ve güçlü ilişkiler kurulabilir mi?" sorusuna da Davutoğlu, "Çok güç, ama altını çizdiğimiz ilke; bölgemizde bölünme ve kutuplaşma istemiyoruz" cevabını verdi.
İran'la ilişkiler ve bu ülkenin nükleer faaliyetleri konusundaki soruya karşılık da Davutoğlu, "Birincisi, nerede olursa olsun nükleer silahlara karşıyız. İkincisi barışçıl nükleer teknolojinin geliştirilmesinin yanındayız. Bu herkesin hakkı. Az sayıda ülkenin hakkı değil. Üçüncü olarak nükleerden arındırılmış bölge istiyoruz" dedi.
Nükleerden arınmış bir Orta Doğu konusunda, bu açıdan İsrail'le İran arasında bir gelişmenin mümkün olup olamayacağı konusundaki düşüncesinin sorulması üzerine de Davutoğlu, Arap Birliği ile birlikte Orta Doğu'da bu açıdan yeni bir düzen konusunda ve ortak güvenlik yaklaşımına dayanan yeni bir düzen konusunda çalıştıklarını belirterek, "Ülkelerin toprak bütünlüğüne saygı, siyasi haklarına saygı temeline dayalı bir mekanizma olmalı, nükleer silah ve saldırı riski olmayan bir düzen olmalı" dedi.
"(PROTOKOLLERİN ONAYINDA) 'EVET' OYU ALABİLMEK İÇİN OLUMLU GELİŞME BEKLİYORUZ"
Davutoğlu, Ermenistan ile imzalanan protokollerin onayı için TBMM'ye herhangi bir şey empoze edemeyeceklerini, ancak Azeri-Ermeni ihtilafında olumlu bir gelişmenin onay süreci üzerinde olumlu bir etkisi olacağını söyledi.Ermenistan ile imzalanan protokollerin ne zaman onaylanacağının sorulması üzerine Davutoğlu, her şeyin yasalara göre yapıldığını, TBMM'ye herhangi bir şey empoze edemeyeceklerini belirtti. Bu tür anlaşmaların onayı için psikolojik ve siyasal atmosferin önemine işaret eden Davutoğlu, protokollerin "en uygun siyasi atmosfer olduğunda" onaylanması gerektiğini kaydetti.
El Cezire muhabirinin protokollerin onayı için bir tarih almakta ısrar etmesi ve onayın Karabağ sorununun çözümünde ilerlemeye bağlı olup olmadığını sorması üzerine de Davutoğlu, "Tabii ki evet, biz bu protokollerin Güney Kafkasya'nın istikrarı, özellikle de Azeri-Ermeni ihtilafının çözümü ve Azeri topraklarındaki işgalin sona ermesi üzerinde olumlu bir etki yapacağını söylemiştik. Bu alanlardaki bir ilerlemenin onay süreci için kesinlikle olumlu bir etkisi olacaktır. Ancak durum daha da kötüye giderse ya da olumlu bir gelişme için umut kalmazsa o durumda parlamento üyelerimizin oylamada olumsuz bir eğilimi olacaktır. Bu nedenle şimdi olumlu senaryo için çalışmak zorundayız." diye konuştu.
Davutoğlu, protokollerin imzalanması ile büyük bir başarıya imza attıklarını, şimdi başka başarılara da ihtiyaç olunduğunu ifade ederek, TBMM'den "Evet" oyu alabilmek için siyasi ve psikolojik zemine ihtiyaç olduğunu, bunun için de barış görüşmelerinde ilerleme olması gerektiğini belirtti. Azerbaycan'ın Türkiye için stratejik bir müttefik ve aynı zamanda bir iç politika unsuru olduğunu ifade eden Davutoğlu, uluslararası toplumun Azeri topraklarındaki işgalin bitmesi için bir şeyler yapması gerektiğini kaydetti.
"Protokollerin onayı ve AK Parti milletvekillerinden 'Evet' oyu alabilmek için uygun zamanı mı bekliyorsunuz?" sorusunu Davutoğlu, "Evet, tabii ki. Çünkü bu onların kararı, ancak söylediğim gibi 'Evet' oyu almak istiyoruz. 'Evet' oyu alabilmek için de olumlu gelişme bekliyoruz" diye yanıtladı.
Davutoğlu, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarının araştırılmasına ilişkin oluşturulacak komisyonun çalışmaları sonucu Ermeni iddialarının teyit edilme ihtimali olup olmadığının sorulmasına karşılık, kendisinin bir akademisyen ve tarihçi olduğunu hatırlatarak, tarihi gerçeklerin tarihi belgelere dayanılarak araştırılması gerektiğini bildirdi. Şimdiye kadar gözlemlenen gelişmeleri "siyasi amaç uğruna yapılan propaganda savaşı" olarak niteleyen Davutoğlu, bu yeni komisyonun işleri doğru istikamete sokacağını, tarihi belgelere ve arşivlere dayalı olarak araştırma yapacağını kaydetti. "Biz kendimize güveniyoruz" diyen Davutoğlu, bu komisyonun "adil bir hafıza" oluşturacağını belirtti.
"Ermeni iddialarının kabulünü bir ihtimal olarak bile görüp görmediği" sorulan Davutoğlu, "Dediğim gibi biz kendimize güveniyoruz, arşivleri biliyorum" dedi.
Davutoğlu, Kıbrıs sorunu hakkında da, "2004 yılında eğer AB Rum kesimine Annan Planını kabul etmesi için yeterli baskı yapmış olsaydı, şimdi farklı bir Avrupa, farklı bir Doğu Akdeniz ve farklı Türk-Yunan ilişkileri olurdu" diye konuştu. 2004 yılından ders çıkarılması gerektiğini söyleyen Davutoğlu, adaletin önemli olduğunu, Türk tarafının Annan Planına "Evet" derken, Rum tarafının "Hayır" dediğini hatırlattı ve bunun Türklerin adayı birleştirmek, Rumların ise bölmek istediğini gösterdiğini kaydetti. Davutoğlu, aynı eğilimin şimdi de sürdüğünü, KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın müzakereleri ileriye götürmeye, Rum tarafının ise kötüye kullanmaya çalıştığını ifade etti. AB'nin her iki tarafa da "Artık yeter" demesi gerektiğini belirten Davutoğlu, Adanın artık birleşmesi ve barış zamanının geldiğini söyledi.
Bakan Davutoğlu, Bosna-Hersek ile ilgili bir soru üzerine de Bosna'da kalıcı siyasi bir yapının oluşturulmasının önemine işaret ederek, işler bir devlet yapısının olması, bu çerçevede merkezi bir yönetimin kurulması gerektiğini, bütün etnik kimliklerin temsilinin de önemli olduğunu kaydetti.