On milyon insanı öldüreceklerdi
DP Lideri Namık Kemal Zeybek, 28 Şubat sürecinde ordu içindeki cuntacı grubun Refahyol'u düşürmek için 10 milyon insanı öldürmeyi planladığını açıkladı.
DP Lideri Zeybek'le gerçekleştirdiğimiz röportajın ilk bölümünü önceki gün yayınlamıştık. Zeybek, selefi Cindoruk'un laikçi bir söylev ortaya koyduğunu, parti tabanının da bu ismi alaşağı ederek kendisini Genel Başkan seçtiğini belirtirken, SP ile ittifak görüşmelerinin neden gerçekleşmediğinin perde arkasını anlatmıştı.
DP lideri dün yayınladığımız ikinci bölümde ise 2001'de ABD Büyükelçiliği'nden bir yetkilinin kendisine "Bir parti kurulacak... Şöyle şöyle bir parti olacak. Sen de bu partide olmak ister misin?" teklifinde bulunduğunu, ABD'linin bu teklifini reddettiğini söylüyordu.
Zeybek'le yaptığımız röportajın üçüncü ve son bölümünde de 28 Şubat'la ilgili görüşlerini aktarıyoruz. 28 Şubat sürecini en iyi bilen bir isim olan DP Genel Başkanı Namık Kemal Zeybek, Devlet Bakanı ve Sözcüsü olarak görev yaptığı Refahyol'un Hükümetten nasıl el çektirildiğini Habervaktim.com'a anlattı. Dönemin DYP'li Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Zeybek, 28 Şubat sürecinde ordu içindeki cuntacı grubun Refahyol'u düşürmek için 10 milyon insanı öldürmeyi planladığını açıkladı.
KÜRESEL GÜÇLERİN ÇIKARLARINA TERS DÜŞTÜK
Kendisinin bakan olarak görev aldığı REFAHYOL Hükümetinin 28 Şubat darbesiyle yıkılma nedeninin küresel güçlerin çıkarlarına ters düşmesi olduğunu kaydeden Zeybek şöyle konuştu:
“54. hükümette siyasetin temeli, milli kaynak paketi idi. Yani Türkiye dışarıdan borç almadan kendi problemini çözebilir fikriyle, Türkiye'de kaynak far fikriyle, kaynak arma faaliyetine girilmiştir. On'a yakın da kaynak bulunmuştur. Bunlardan birisi havuz sistemidir. Temeli şu idi: bir takım kamu kurumlara paraları 6 ayda bir veriliyor, bilhassa transfer harcamalarında. Kurular bunu bankaya koyuyor, diyelim ki yüzde 60 faiz alıyor. Devletin parasını devlet bankasına verirsen faiz alamıyorsun, ama özel bankaya koyarsan faiz alıyorsun. Akıllı bir adam devlet bankasın kor mu parsını. Devlet 6 ay sonra devlet borç alma ihtiyacı duyuyor o bankalardan alıyor iç borcu. Devlet yüzde 160 faizle kendi parasını geri borç olarak alıyor, korkunç ötesi bir hadise. Prof. Osman Altuğ'un önerisi ile havuz sistemi getirildi. Birden bire öyle bir şey oldu ki bu parayı nereye harcayacağız meselesi oldu. Bütçe denk hale geldi ve ilk yapılacak şey, en fazlasını subaylara olmak üzere memura işçiye de yüzde 120 zam verdik. 50, 50 hesap 120'ye geliyor. Hala polisler onu hatırlar, birden bire böyle bir şey oldu. Ama bankaların karı gitti. Kar yaptık diyorlar, başarı diyorlar, ne başarısı, devletin sırtından zengin oluyorsun. Bankalar uluslararası kapitalin ajandaları, uluslararası parayı kullanıyorlar.”
KÜRESEL SERMAYA REFAHYOL'A KARŞI OPERASYON YAPTI
Karından olan uluslararası sermayenin REFAHYOL iktidarına karşı harekete geçtiğini dile getiren Zeybek şunları söyledi:
“Hoca ikinci büyük yanlışını yaptı D-8'leri kurdu. Bir milyar Müslüman'ı birleştirdi. Dünya dengeleri bozuldu, İran ile Türkiye aynı ittifak içinde. Karar verildi, bu hükümet ya gidecek, ya gidecek. Ne yapmak lazım, bu hükümet ortaklarından birini korkutup hükümeti bozmak lazım, önce Susurluk icat edildi, icattır yani. Uluslar arası oyunlar böyle oynanır. Susurluk icadından Hoca dirençli çıktı, kadrosu hatta haddini aşan laflar edildi. İkinci oyun sahneye kondu, irtica dendi. Kalkancılar falan filan… Derken Sincan'da olan neydi, belediye bir tiyatro sahneye konuyor. Tiyatroda Filistin'in haklı davası anlatılıyor ve İran büyükelçisi orada gelip oturuyor. İranlılar Filistin ve Kudüs konusunda çok duyarlıdırlar. Kudüs günüydü zaten. Ne var bunda. Yanlış olan ne Büyükelçiyi kovdular istenmeyen adam oldu. Tüm TV'lerden irtica akıyor. Yetmedi camilerde.. yetmedi, milletvekilleri hacda zikir yapmışlar. Ben de o zaman yazı yazmıştım, haklılar Arfat'ta zikir yapılır mı, orkestra götürülür dans yapmak lazım diye. Böylece büyük bir şey… Fakat Tansu Hanım direndi, çünkü bu oyunu gördü kendisine de anlattım, ‘bunu her yerde anlatın' dedi. Maksat irtica değil bu bir oyun. Hatta bir de global bir kavram gündeme getirdim ‘bu bir jüristokratik darbe teşebbüsü' dedim.”
ORDU İÇİNDE İKİ CUNTACI GRUP VARDI
O dönem ordu içinden hükümet üyelerine de haberler geldiğini kaydeden Zeybek, “Ordu içinde iki ayrı cuntacı grup oluşmuştu. Bunlardan bir tanesi Çevik Bir'in başını çektiği gruptu. Daha çok onlar Amerika ve İsrail eksenli hareket ediyorlardı. Ama onlarınki daha çok göz önünde olan şeylerdi ve tehlikeli değildi. İkinci grup ise başını Doğu Aktulga'nın çektiği gruptu ki, asıl darbeci grup bunlardı. Ve çok tehlikeli bir şekilde geliyorlardı.
ON MİLYON İNSANI ÖLDÜRMEYİ PLANLIYORLARDI
Bunlar dini tamamen ortadan kaldırmayı düşünüyorlardı. Suriye ve Irak'taki Baas rejimi gibi bir rejim kurmak istiyorlardı. Ne kadar dindar varsa, hepsini öldürmeyi planlıyorlardı. On milyon insanı öldürmeyi planladıklarından söz ediliyordu. Tehlike büyüyordu. O dönem basını da yanlarına aldılar. Medyayı kullandılar.” dedi.
DİNİ KÖKTEN KAZIMAK İSTİYORLARDI
Aktulga cuntasının aşırı görüşlerine dikkat çeken Zeybek, “Öyle bir halleri vardı ki, Atatürk'ü bile beğenmiyorlardı. Yapacakları fiili darbe ile kesin sonuç almak istiyorlardı. Bir daha irtica gündeme gelmemek üzere, dini kökünden kazımak istiyorlardı. Yapılanmaları çok büyük boyutlara ulaşmıştı. Ordunun kontrolü tamamen bunların eline geçmişti. Tabi bize haberler geliyordu. Biz de babaya (gülerek Süleyman Demirel'in fotoğrafını işret ediyor) iletiyorduk. Baba, bu konuda fiili bir darbe olmadan bir çözüm yolu düşündü. Biz hükümet içinde rahmetli Erbakan ile Tansu hanımın yer değiştirilerek bu işin çözüleceğini düşünüyorduk ancak ordu içindeki cunta öyle bir noktaya gelmişti ki, bununla yetinmiyorlardı. Bu yüzden, Baba onları da tatmin edecek bir formül buldu. Memleketi öyle bir beladan kurtardı” diye konuştu.
AYASOFYA'DA KUR'AN OKUTTUM ÇİZİLDİM
Merhum Turgut Özal'ın ardından ANAP'ta yaşananlarla ilgili bir de anekdot anlatan Zeybek şöyle konuştu: “ANAP'ın bir kuruluş kokteylinde Cevdet Akçalı adında bir milletvekilimiz beni bir kenara çekti, ‘Amerika'dan bir heyet gelmiş, bizim kongre ile ilgileniyorlar. Mesut beyin seçilmesini istiyorlar' dedi. Ben peki niye ‘Zeybek'i düşünmüyorsunuz, aday olarak adı geçenlerden biri de benim' dedim. Anlattığına göre biri içerde, ‘Zeybek Ayasofya'da Kur'an okuttu, nasıl olur' demiş. Ben de ona ‘adamlar işi bitirmiş' dedim… Ayasofya'da Kur'an okutma meselesi de şöyle olmuştu; arka tarafta hünkar mahfili var, orayı ibadete açmıştım. Bir de minarelere hoparlör koydurup ezan okutuyordum. Bunu o zaman Güneş gazetesi Ayasofya'da Zeybek oyunları diye haber yaptı…”
habervaktim
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.