On haneden 8'inde olan hastalık!
Araba kullanamıyorsunuz, kitap okuyamıyorsunuz, yaşam kaliteniz düşüyor... Ama çözümü var...
Halk arasında “Sarı Nokta” olarak bilinen ama tıbbi adı “Makula Dejeneresansı” olan hastalık özellikle de 60 yaş ve üstü için tehlike oluşturuyor. Hastalık tedavi edilmezse ileri seviyede görme kayıpları meydana gelebiliyor. Net görememeyle birlikte başlayan “Sarı Nokta”, cisimlerin ortasını eğik, çarpık görme ve bakılan şeyin ortasını karanlık görmeyle devam ediyor. Hastalığın ilerlemesiyle birlikte kişiler kitap okuyamıyor, otomobil bile kullanamaz hale geliyor. Korkmayın! Körlüğe neden olmayan ama kişileri dışarıya bağımlı hale getiren, bireylerin sosyal yaşamını kısıtlayan "Sarı Nokta"nın tedavisi var!
Nedeni henüz bilinmeyen hastalık yaklaşık üç yıldır uygulanan enjeksiyon tedavisiyle olumlu sonuçlar verebiliyor. Gözün arka kısmına enjekte edilen bir ilaçla hastalığı yapan hücreleri “etkisiz” hale getiren bu yöntemin başarı oranları yüzde 80’lere varıyor. Bu tedaviden sonra otomobil kullanan, tekrar kitap okuyabilen, televizyon seyredebilen hastalar var…
BELİRTİLERİ NELER?
Halk arasında “Sarı Nokta” olarak bilinen “ Makula Dejeneresansı” nedir?
Sarı nokta, gözümüzün arkasında yer alan retina kısmında en net gördüğümüz ve içinde sarı renkli maddelerin olduğu görme merkezidir.Bu merkezi bozan tüm hastalıklar makula dejeneresansı olarak adlandırılıyor. Sarı Nokta hastalığında gözün arkasındaki sarı noktada lekeler oluşuyor.
Bu hastalığın belirtileri neler, hastalık nasıl ortaya çıkıyor?
Sarı nokta hastalıklarının az görülen bir kısmı çocukluk ve erişkinlikte başlar fakat en sık gördüğümüz tip olan yaşa bağlı sarı nokta hastalığı 60’lı yaşlarla beraber ortaya çıkar. En sık ve en erken belirti net görememeyle birlikte cisimlerin ortasını eğik, çarpık görme ve bakılan şeyin ortasını karanlık görmedir. Bunları takiben görme kalitesi ve gücü zamanla azalır ve hasta uzaktaki nesneleri göremediği gibi kitap da okuyamaz hale gelir.
NEDENİ BİLİNMİYOR
Bu hastalığın nedeni ne?
Nedenini tam olarak bilemiyoruz. En sık neden yaşla beraber sarı nokta bölgesinin bozulmasıdır. Bunun yanında yüksek miyoplar ve doğumsal bazı retina hastalarında da sarı nokta hastalığı görülebiliyor. Ayrıca güneşin, ultraviyole ışınlarının bu hastalığı tetiklediğini biliyoruz. Yüksek kolesterol, yüksek tansiyonu olan ve sigara içen kişilerde bu hastalığa daha fazla rastlıyoruz. Ancak antioksidan ve çinko içeren vitaminlerin hastalığın seyrini yavaşlattığı bilimsel olarak kanıtlandı. Bu hastalık bir gözde başlar ve diğer göze geçme olasılığı iki sene içinde yüzde 90 oranındadır.
Peki risk faktörlerini hangi etkenler oluşturuyor?
Sarı nokta hastalığı için en önemli risk faktörü yaştır. Yani ne kadar yaşlı olunursa bu hastalıkla karşılaşma riski o kadar yüksektir. Bu hastalık 50 yaşından sonra ilerliyor. Türkiye’de bir milyonun üzerinde kişi, yaşa bağlı sarı nokta hastalığına yakalanmış durumda. Bu insanlar yavaş yavaş görme kaybına uğruyor ve bu kişilerin günlük yaşantıları kısıtlanıyor. Genellikle kadınlarda daha sık görüyoruz bu hastalığı. Sigara, yüksek kolesterol, hipertansiyon, güneş ışığına uzun süre maruziyet ve vitaminden eksik beslenme diğer risk faktörleridir. Kalıtım da çok önemli bir rol oynuyor.
HANGİ HASTALIKLAR NEDEN OLABİLİYOR?
Bu hastalığın kaç tipi var?
İki tipi vardır: “Kuru tip” yani kanama, sıvı birikimi veya yeni oluşmuş damar bulundurmayan tip. Bir de kanama ve yeni oluşmuş fakat zararlı damar ağı mevcut olan “Yaş Tip” şekli vardır. Kuru tip nispeten daha zararsız olup zaman içinde yaş tipe dönüşebilir. Yaş tip; görmeyi ileri derece bozar. Tedavi edilmezse kalıcı hasar bırakma oranı yüksek olan ve tehlikeli tip yaş tiptir.
Yaşa bağlı sarı nokta hastalığı dışında sarı nokta hastalığına sebep olan diğer hastalıklar hangileridir?
Sarı nokta hastalığının toplumdaki en sık nedeni yaşa bağlı sarı noktadır. Daha seyrek olarak şeker hastalığına bağlı makula ödemi, sarı nokta hastalığı yapan yüksek miyop, doğumsal ve yapısal retina hastalıkları, retinada damarsı çatlaklar, bazı parazit enfeksiyonları sarı nokta hastalığına yol açarak kalitesiz görme ve körlüğe neden olabilir.
TEDAVİ NASIL GERÇEKLEŞİYOR?
Peki tedavi yöntemi var mıdır? Nedir bu hastalığın tedavisi?
Kuru tip için tedavi gerekmez ancak koruyucu amaçlı özel vitaminler vardır. Yaş tip için ise yaklaşık bir yıl önce gözün içerisine göz içi ilaç enjeksiyon maddeleri ile enjeksiyon yapmaya başladık. Toplam 24 ülkede bu yöntem uygulanıyor. Enjeksiyon yapılırken göz uyuşturuluyor. Gözün beyaz alanından gözdeki camsı sıvısının içine ilaç enjekte ediliyor. Bu ilaç hem görmeyi azaltan yeni damar oluşumuna engelleniyor, hem de mevcut olan damarlar ortadan kalkıyor. Hastanın merkezi görmesi açılıyor.
Enjeksiyon yöntemi görme kalitesini nasıl artırıyor?
Göz içi enjeksiyon tedavisi görme kalitesini ve gücünü artıran bir özellik içeriyor. Bunu yaş tipte oluşan ve gözde oluşan zararlı damarları küçültüp veya yok edip buralardan oluşan sıvı sızmalarını engelleyerek yapıyorlar. Göz içi enjeksiyon maddeleri bağırsak kanserinde kullanılan ilaçlardan türetildi.
ON İKİ SEANSA KADAR DENENEBİLİYOR
Enjeksiyon bir kere mi yapılıyor yoksa birkaç seans gerekiyor mu?
Duruma göre birden çok yapılabiliyor. On iki defaya kadar bile uygulama mümkün. Seans sayısı hastanın durumuna göre değişiyor. Hastaları sürekli takip ediyoruz. Ne zaman gerekirse o zaman enjeksiyon yapıyoruz.
Başarı oranı nedir?
Uygun seçilmiş hastalarda yüzde 80’lere varan başarıdan söz etmek mümkündür. Önünü göremeyen hastalarımız enjeksiyon tedavisinden sonra kitap okur, otomobil kullanır hale geldiler. Örneğin, 15 yıl önce hastalığı başlamış, yavaş yavaş görme kaybına uğramış ve sadece bir metreyi gören hastalarımız şimdi görüyorlar. Genç hastalarımız da var. Gençler, bir kaza sonucunda da bu hastalığa yakalanabilir. Bu hastalarda da başarılı oluyor enjeksiyon tedavisi.
40 YAŞINDAN SONRA DÜZENLİ GÖZ KONTROLÜ ŞART
Ne zaman doktora başvurmak lazım?
Öncelikli olarak 40 yaşından sonra her yıl düzenli göz kontrolü gerekir. Ancak görme azalması, cisimlerin ortasını karanlık, eğik, çarpık görme şikâyetleri olursa vakit kaybetmeden bir göz doktoruna başvurulmalıdır. Erken tanı çok önemlidir. Yüzde yüz görme kaybı olduğunda maalesef işe yaramıyor. On hanenin sekizinde mutlaka bir sarı nokta hastası vardır.
Tedavi edilmezse ne olur ?
Sarı nokta hastalığı başka bir hastalık üzerine eklenmezse körlükle neticelenmez. Ancak kişiyi başkalarına bağımlı olarak yaşayan, yarım metre önünü göremeyen bir insan haline dönüştürebilir. Bu da yaşam kalitesini oldukça düşürüp kişiyi tüm sosyal yaşantısından uzaklaştırır.
Görülme sıklığı nedir?
60 yaşından sonra yüzde 30, 70 yaşından sonra yüzde 40, 80 yaşından sonra yüzde 50 ve 90 yaşından sonra yüzde 70 civarında görülme sıklığı vardır.
Kaynak: