Ölüm Orucuna Cemaat Desteği
İslam karşıtı bölücü terör örgütünün Zerdüştlüğü benimsediği iddialarını güçlendiren bir gelişme yaşandı. Kürdistan Zerdüşt Cemaati, cezaevlerindeki PKK’lı mahkumların sürdürdüğü "ölüm orucuna" destek verdi.
Kürdistan Zerdüşt Cemaati İsveç'in başkenti Stockholm'de cezaevlerinde açlık grevindeki PKK'lılara destek vermek, yanlarında olduklarını bildirmek amacıyla bir toplantı düzenledi.
Bu yılın Haziran ayında açılışı yapılan Zerdüşt tapınağında düzenlenen toplantıya katılanlar açlık grevcileri ile dayanışma duygularını dile getirdiler. Dualar ederek mumlar yaktılar.
Toplantının açılış konuşmasını yapan Kürdistan Zerdüşt Cemaati Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Arezan Daryari,
İran cezaevlerinde aralarında Kürdistanlıların da bulunduğu 25 tutsağın idam edilme riski ile karşı karşıya olduğunu, Türkiye cezaevlerinde tutsakların insanlık dışı baskı ve saldırılara uğradıklarını ileri sürdü.
PKK'lıların açlık grevini "en temel insan hakları, ana dilde eğitim ve savunma hakkının tanınması ve Kürt sorununun barışcıl yöntemlerle çözülmesi için" başlattıklarını savunan Daryari, ölüm sınırına gelen Kürt eylemcilerin mücadelelerine hiç kimsenin ilgisiz kalmaması gerektiğini ifade etti. "Tutsakların haklı taleplerini haklı ve meşru bulduklarını" söyledi.
Zerdüştlerin dini lideri Andaz Hawazy de Zerdüştlerin kutsal kitabı Avesta'dan bazı bölümler okudu.
Tanrı olarak kabul ettikleri Mazda'nın insanları biçimlendirmeden önce ‘sana bir vücüt verebilir miyim' sorusunu sorarak insanlara olan saygısını gösterdiğini, olumlu cevap almasından sonra insanlara kendisine yardım edip edemeyecekleri sorusunu yönelttiğini söyledi . Tanrı ile insan arasındaki ilişkinin efendi ve köle ilişkisi değil, eşit iki güç arasındaki bir ilişki olduğunu söyledikten sonra konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Şimdi ben insanlara soruyorum. Bir tanrı insanlara saygı gösteriyorsa, insanlara kendisine yardımcı olup olmayacaklarını soruyorsa, biz insanlar neden birbirimize karşı kırıcı olalım? Neden birbirimize karşı düşmanlık yapalım? Biz cennete gidebilmek için ölümü bekleyemeyiz. Bizim görevimiz bu Dünyayı cennete çevirmektir. Eğer biz bunu başarabilirsek o zaman ölümü yenmiş oluruz. Ama baskı ve saldırılara uğruyorsak, en temel haklarımız inkar ediliyorsa, cezaevlerine atılıyor ve öldürülüyorsak cenneti yaratamayız.”
Her insanın dinini ve yaşam biçimini özgürce seçme ve özgürce yaşama hakkı olduğunu, dinin insanlara köle olmadıklarını söylediğini belirten Hawazy “Neden başkaları bizlerin nasıl yaşayacağımıza karar veriyor” dedi.
Avesta'nın bir başka bölümünde silah kullanmanın kabul edilmeyeceğinin belirtildiğini, ama aynı zamanda insanların kendilerini savunmaları gerektiğini de vurguladığını belirterek şunları söyledi:
“Bizim savaşımız başkalarına karşı bir savaş değildir. Bir meşru müdafaadır. Bu yüzyıllar boyunca böyle oldu. Ama şimdi biz yeter artık diyor, birbirimize saldırmaya gerek olmadığını söylüyoruz. Şimdi artık daha mantıklı düşünüp ölümlere son vermenin zamanı. Sorunları görüşerek, diyalog kurarak çözmenin zamanı.”
Hawazy, konuşmasının ardından ANF'ye yaptığı açıklamada da, Türkiye'deki açlık grevcilerin direnişlerini bir savunma ve taleplerini ifade etme olarak gördüklerini söyledi ve “Onlar tutsak değiller. Çünkü onlar kaygı ve korkuları bir kenara bırakıp haklı ve doğru bildikleri bir davayı savunuyor. Onları hapsetme emri verenler ve kapılarda bekleyen bekçiler kaygı içinde olduklarından cezaevlerindeler" iddiasında bulundu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.