Numan Kurtulmuş, Konya'da
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Suriye'nin bulunduğu durumdan çıkmak, kurtulmak mecburiyetinde olduğunu belirtti.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Suriye'nin bulunduğu durumdan çıkmak, kurtulmak mecburiyetinde olduğunu belirterek, "Eğer Suriye’deki bu kaos ve kriz çözülemezse, artık Suriye üzerinden Ortadoğu’daki vekalet savaşlarının sonu gelmiştir. Bundan sonra Suriye’de vekalet savaşının arkasında duranlar, Suriye’deki bir bölgesel savaşın, Suriye kaynaklı bölgesel bir savaşın ve giderek küresel bir savaşın içinde kendilerini bulurlar. Dolayısıyla ben Suriye’de çözümden yana bir umut doğduğu kanaatindeyim.” dedi.
Kurtulmuş, Konya'da Novotel'de düzenlenen Uluslararası Kültür Turizmi ve Medya Kurultayının açılışında yaptığı konuşmada, Başbakanlık Tanıtma Fonu katkılarıyla düzenlenen kurultaya destek veren kurumlara teşekkür etti.
Medyayla ilgili en temel konulardan birisinin, "medyanın tarafsızlığı" meselesi olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Hiçbir insanın, medyanın mensupları da, sahipleri de, haberciler de, yayın yönetmenleri de içerideki herkes insan olduğuna göre, her insanın bir bakış açısı var. Her insanın farklı bir değerlendirmesi var, değer yargıları var, dünyayı algılama biçimi var. Hatta ve hatta paradigma dediğimiz şey, insandan insana farklılaşan, olayları algılaması farklılaşan bir olguyla karşı karşıyayız. Dünya durduğu yerde duruyor ama dünyaya hangi pencereden bakıyorsanız o baktığınız yeri görüyor ve onu tarif ediyorsunuz. Dolayısıyla burada tarafsızlık meselesi, bakış açısıyla ilgili bir şeydir. Ve tam manasıyla bir tarafsızlık da herkesin aynı şeyi, aynı şekilde algılamasından asla söz edilemez. İnsana göre, çevreye göre, zamana göre, olayların şekline göre değişiyor. Sonuç olarak da bir yorum işin içine girdiği için herkes farklı bir bakış açısını ortaya koyuyor."
Tarafsızlığın hakikatle ilgili bir tartışma olduğunu belirten Kurtulmuş, medyanın en çok üzerinde durması gereken noktanın burası olduğunu bildirdi.
"Medya olayları aktarmakta bir aracı olduğu gibi hakikati görmek ve hakikat gözlüğüyle görmek ve bu anlamda da tarafsızlığını gerçekleştirmek durumundadır" diyen Kurtulmuş, hayata ilişkin olarak herkesin ilkeler üzerinden olayları değerlendirmesi, bu ilkeler üzerinden olayları anlamaya çalışması gerektiğine işaret etti.
Kurtulmuş, dünyayı anlamak ve algılamak için sadece medya üzerinde değil, siyaset üzerinde de konuşurken, altı temel ilkenin bulunduğunu aktararak, bu ilkelerden birincisinin "Savaşı değil, barışı esas almak" olduğuna değindi.
Barışı esas almanın, sadece dilinden barışın dökülmesiyle olacak bir şey olmadığını vurgulayan Kurtulmuş, "Barışı esas almak, önce gönlünün, sonra zihninin ve en sonunda dilinin barışla dolmasıyla mümkündür." dedi.
- "Yeni bir Ortadoğu'yu inşa etmek mecburiyetindeyiz"
İkinci ilkenin "Çatışma değil, uzlaşı" olduğunu aktaran Kurtulmuş, çatışmanın, insanoğlunun en kolay ve en ilkel çözüm bulma yöntemi olduğuna dikkati çekti.
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, dünyada ve Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafyada da sorunları çözmenin en temel ilkesinin çatışmayı esas almak değil, uzlaşıyı esas almak olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Bizim bu coğrafyada, özellikle son 5-6 yıldır, Arap Baharı ile birlikte gelişip, bugün maalesef, bir Arap kışına, Arap sonbaharına dönüşen bu siyasi konjonktürde en önemli başarımız, yeniden uzlaşı perspektifini ortaya koymak olmalıdır. Suriye'de, Irak'ta, Libya'da, Yemen'de ve İslam coğrafyasının hemen her yerinde Amerika'nın Irak'ı işgaliyle başlayan süreçte, iki fay hattı üzerinden bu bölgeden çatışmalar körüklenmiş, maalesef çatışmayı, çözümün en kolay aracı olarak gören çevreler de bu çatışmaların beslenmesine katkı sağlamıştır. Bunlardan birisi etnik farklılıklar, bir diğeri mezhebi çatışmalardır. Biz Türkiye olarak, bu coğrafyanın insanlarının, etnik farklılıklar ve mezhebi ayrışmalar üzerinden ayrışmalarına asla rıza göstermiyor, asla bunun üzerinden çatışmaların bölge insanına hayatı zehir etmesine razı gelmiyoruz. Onun için diyoruz ki, artık bu oyunları bir tarafa bırakmak, çatışmaları sona erdirmek, uzlaşı kültürü üzerinden karşılıklı rıza ve müzakereye dayalı olarak yeni bir Ortadoğu'yu inşa etmek mecburiyetindeyiz."
Suriye'de 5 yıldır devam eden bir savaşın olduğunu anımsatan Kurtulmuş, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Önce halkın barbar rejime, diktatör bir rejime karşı özgürlük mücadelesiyle sokağa çıkması, arkasından rejimin halkın üzerine ateş etmesi, arkasından iç savaş ve son 2-3 yıldır devam eden vekalet savaşlarıyla harabeye dönmüş bir Suriye. Suriye, örgütler konfederasyonu haline gelmiş vaziyette. Her örgütün arkasında da şu ülke, bu ülke. Bu ülkeler desteklerini veriyor ve vekalet savaşlarıyla Ortadoğu'da bölgesel güç elde etmenin peşinde koşuyorlar. Olan Suriye halkına oldu. 450 bin masum Suriyeli öldü. O canım şehirleri yerle bir eden önce rejimin uçakları, arkasından ona destek veren ülkelerin uçakları. Suriye bu durumdan çıkmak, kurtulmak mecburiyetindedir. Eğer Suriye'deki bu kaos ve kriz çözülemezse, artık Suriye üzerinden Ortadoğu'daki vekalet savaşlarının sonu gelmiştir. Bundan sonra Suriye'de vekalet savaşının arkasında duranlar, Suriye'deki bir bölgesel savaşın, Suriye kaynaklı bölgesel bir savaşın ve giderek küresel bir savaşın içinde kendilerini bulurlar. Dolayısıyla ben, Suriye'de çözümden yana bir umut doğduğu kanaatindeyim. Türkiye olarak da Suriye'de, Suriye halkının istediği bir barışın sağlanmasının kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum ve Türkiye olarak da buna destek verdiğimizi ifade etmek istiyorum."
- "Kaos değil, hukukun üstünlüğü"
Üçünü temel ilke olarak "kaos değil, hukukun üstünlüğü"ne işaret eden Kurtulmuş, dünyanın hemen her ülkesinde kaos yanlılarının da, düzen yanlılarının da bulunduğunu belirtti. Kurtulmuş, "Biz Türkiye olarak, kaosun her türlüsüne karşı olduğumuzu, asla kaostan tarafa olmadığımızı, tam tersine düzenden ve düzeni sağlayacak en önemli anahtar olan hukukun üstünlüğünden yana olduğumuzu ifade etmek isterim. Sizler de basın mensubu olarak bir ilke üzerinde duracaksanız, kaos yanlılarının tarafında değil, hukukun üstünlüğünün peşinde olmak durumundayız." ifadesini kullandı.
Kurtulmuş, dördüncü ilkenin, "eşitsizlik değil, adalet" olması gerektiğini söyledi.
"Baskı, sömürü ve köleleştirmeye karşı, özgürlüklerden yana olma" konusunun da bir başka önemli ilke olduğuna işaret eden Kurtulmuş, özgürlük savunucularının, sömürüye ve köleleştirmeye, baskıya da karşı olması gerektiğini bildirdi.
Baskıların uluslararası sistemin mekanizmalarıyla ilgili bir sistem olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, "Uluslararası sistemin mekanizmaları, bu kadar haksızlıktan, adaletsizlikten uzak o mekanizmaları eline geçiren güçlülerin, güçsüz gördüklerine karşı bir baskı mekanizması olarak devam ediyorsa, BM'den IMF'sine ya da bir başka kuruluşuna kadar bütün bu kuruluşlar, güçlülerin elinde güçlerini tahkim aracı haline dönüyorsa, bunların özgürlük çerçevesinde 7,5 milyar insanlık için eşit kurumlar haline getirilmesi hak değil midir, özgürlüğün bir gereği değil midir?" dedi.
Kurtulmuş, Altıncı ilkenin "Seçkinciliğe karşı demokrasi" olduğunu belirterek, çoğunluğun mutlaka yönetimde olması, çoğunluğun belirlediği yönetime kimsenin gayrı meşru bir şekilde laf söylememesi ama aynı zamanda da azınlıkların hakkının, hukukun korunmasını istedi.
- "Bu millete her türlü takdir, her türlü övgü azdır"
Türkiye'nin zor bir dönemden geçtiğine değinen Kurtulmuş, bazı ülkeler dışında, dünyadaki pek çok ülkenin, Suriyeli mülteciler konusunda çifte standartlı olduğunu bildirdi.
Kurtulmuş. dünya ülkelerinin, birkaç bin Suriyeli mülteci geldiği zaman ayağa kalkıp, "Yandık, bittik, öldük" diye feryat ederken, Türkiye'nin 2011'in Nisan ayından bu yana 3 milyonu aşkın Suriyeli'ye ev sahipliği yapmaya devam ettiğine dikkati çekti.
"AK Parti'yi, AK Parti hükümetlerini tebrik ediyorum. Bu büyük bir ferasettir, büyük bir siyasi başarıdır. Ama AK Parti hükümetlerinden daha çok takdire şayan olan, 79 milyon milletimizin tamamıdır." görüşüne yer veren Kurtulmuş, Kilis'in, kendi nüfusu kadar mülteciye ev sahipliği yaptığını, Konya, Gaziantep, Şanlıurfa, İstanbul'un da Suriyeli mültecilere ev sahipliği yaptığını söyledi.
Kurtulmuş, bu millete her türlü takdir, her türlü övgünün az olduğunu belirterek, "Allah, milletimizden razı olsun." ifadesini kullandı.
- "Provokatörlere asla imkan tanımayın"
Zaman zaman bu konuda provokasyonların da olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, şöyle konuştu:
"Milletimizi buradan bir kez daha uyarmayı bir vazife telaki ediyorum. Aman ha, sakın ha dikkat. Suriyeliler üzerinden provokasyon yapmak isteyen puslu havaları seven bazı çakallar olabilir. Dolayısıyla bu puslu havadan yararlanacak provokatörlere asla imkan tanımayın. Biz muhacirlere ensarlık vazifesi görmüş olan bir milletiz. Dolayısıyla kimsenin provokasyonuna müsaade etmeyin, kimsenin bu konuda ortalığı karıştırmasına vesile olmayın. Milletimiz, uyanık duracaktır, ferasetle de bu meseleyi aşacaktır diye ümit ediyorum. Bundan sonraki süreçte de, 'Suriyelilere vatandaşlık veriliyor mu, verilmiyor mu?' tartışmaları üzerinden toplumsal hassasiyetleri kaşımak isteyenler olabilir. Bu konuda henüz verilmiş kesin bir kararın olmadığını, İçişleri Bakanlığı tarafından bu konu üzerinde çalışmaların yapıldığını bir kere daha teyiden ifade etmek isterim. Bu insanlar Türkiye'ye nasıl yararlı olabilirler, Türkiye buradaki Suriyeli kardeşlerimizden nasıl istifade edebilir, bunun üzerinde çalışılıyor."
Kurtulmuş, dünyanın her yerinde vatandaşlığa nasıl alınacağı, nasıl çıkarılacağının belli olduğunu belirtti.
Kurtulmuş, "Ölçülerimizi, kriterlerimizi İçişleri Bakanlığı bünyesinde tartışıyoruz, bunları olgunlaştırıyoruz. Henüz konunun teferruatı bilinmeden, konunun ana şekli bilinmeden, 'Suriyeli mültecilere vatandaşlık verilecekmiş' tartışması üzerinden siyasi gündem oluşturulmasının doğru olmadığını, fevkalade yanlış ve eksik olduğunu ifade etmek istiyorum. Bu millet, Suriyeli kardeşlerini nasıl burada sığınmacı olarak bağrına bastıysa, bundan sonraki süreçte Türkiye'nin milli menfaatleri bakımından Suriyeli kardeşlerimizle nasıl dayanışma içerisinde olacağının da yolunu bulur ve bunu uygulayarak bundan sonuç elde eder. Milletimizin müsterih olmasını, yapılan spekülasyonların tarafı olmamasını ifade etmek istiyorum." diye konuştu.
- Türkiye'nin çevresindeki gelişmeler
Türkiye'nin çevresindeki gelişmeler konusunda yeni bir safhaya geçtiğine dikkati çeken Kurtulmuş, bölgede rızaya, müzakereye dayalı görüşmelerle Türkiye'nin bir barış adası haline gelmesi, istikrarın sağlanması için sorumlulukların yerine getirileceğini bildirdi.
Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Bu söylediğimiz ilkelerden taviz vereceğiz anlamına gelmiyor. Türkiye, çevresindeki ülkelerle barışırken, ne barıştan ne uzlaşıdan ne hukukun üstünlüğünden ne özgürlükten ne demokrasiden ne de adalet ilkelerinden taviz vermeden yeni bir barış düzeninin kurulması için elinden gelen gayreti ortaya koyuyor.
Ümit ederim ki başta Suriye'de bir barış düzeninin ortaya çıkması, bir bütünlük içerisinde bir komşu ülke olarak halkın istediği bir rejimle yoluna devam etmesi, Irak'ta merkezi hükümet ve diğer bölgesel yönetimlerin uzlaşı içerisinde ama tek bir Irak olarak yoluna devam etmesi, Mısır ile Mısır halkıyla yeniden köprülerin kurulup adalet temelinde, özgürlük temelinde yeni bir Mısır'ın inşasına Türkiye'nin katkıda bulunması mümkün olur, imkan dahilinde olur."
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.