NATO'daki kilit görüşmenin perde arkası
Türkiye'nin günlerdir Libya konusunda sürdürdüğü yoğun diplomatik çaba sonuç verdi. NATO'nun sürece müdahil olması ve yapılan görüşmelerin perde arkası ABD'li yetkililerce açıklandı.
Amerikan yönetiminden üst düzey yetkililer, Libya'da uçuşa yasak bölge uygulamasını NATO'nun yürütmesi konusunda varılan mutabakata işaret ederek, NATO'nun bu mutabakat sonucunda üstlendiği pozisyonun, Türkiye'nin bir süredir savunduğu pozisyonla aynı olduğunu söylediler.
İsimlerinin açıklanmasını istemeyen yetkililer, "Türkiye, NATO'nun Libya'ya müdahalesine başlarda karşıydı. Türkiye'nin bu pozisyonundaki değişikliğin nedeni sizce nedir? NATO içindeki tartışmalarda Türkler tarafından herhangi bir koşul masaya getirildi mi?" sorusu üzerine, Türkiye'nin pozisyonunun Türk yetkililere sorulması gerektiğini belirtmekle birlikte, şunları kaydettiler:
"İlk günden beri NATO içinde yürüttüğümüz tartışmalardan bildiğimiz kadarıyla, Türkiye, silah ambargosu, insani yardım ve uçuşa yasak bölge konularındaki bir operasyonu da içerecek şekilde, herhangi bir operasyonun planlamalarına destek vermek istediğini çok açıkça ortaya koydu. İlk başta, 'eğer NATO bu operasyona, özellikle de uçuşa yasak bölge uygulamasına müdahil olacaksa, bunların tümünün sorumluluğunu NATO'nun alması gerekir' diyen Türkiye'ydi. Türkiye'nin bir süredir savunduğu pozisyon buydu ve aslına bakarsanız NATO'nun şimdi üstlendiği pozisyon da bunun aynısı".
Yetkililer, "Bu süreçte Türkiye'deki Amerikan üslerinin kullanılıp kullanılmayacağının" sorulması üzerine de bu tip operasyonel detaylar üzerinde askeri komutanların çalıştığını, kendilerinin bu noktada yorum yapabilecek pozisyonda olmadıklarını ifade ettiler.
NATO'daki mutabakat öncesinde ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın konu üzerinde yoğun çalışma yürüttüğünü kaydeden yetkililer, Clinton'ın önceki gün Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen ile görüştüğünü, dün de önce Fransa Dışişleri Bakanı Alain Juppe ve Davutoğlu ile ayrı ayrı, daha sonra da Juppe, Davutoğlu ve İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague ile telekonferans yoluyla dörtlü olarak görüştüğünü bildirdiler.
Yetkililer, dün duyurulan mutabakatın şeklinin bu dörtlü görüşmede verildiğini aktardılar.
"DAVUTOĞLU, CLINTON'I GERİ ARAYARAK ÇABALARINDAN DOLAYI KUTLADI"
Bunu müteakip, Davutoğlu'nun Clinton'ı geri arayarak, kendisini uzlaşıya varılması için gösterdiği çabalardan ötürü kutladığını kaydeden yetkililer, Fransız bakanın da, dörtlü görüşmenin sonunda, "Bravo Hillary" dediğini anlattılar.
Yetkililer, uçuşa yasak bölge uygulamasının komuta ve kontrolünün uluslararası koalisyondan NATO'ya devredilmesi üzerinde mutabakatın sağlanmasıyla ileriye doğru büyük bir adımın atıldığını, devrin tam anlamıyla tamamlanmasının bir-iki gün alacağını, ancak kararın alındığını söyledi.
NATO'nun silah ambargosunun uygulanması konusundaki sorumluluğu zaten aldığını hatırlatan yetkililer, şimdi de uçuşa yasak bölge uygulamasının yanı sıra sivillerin ve sivil alanların saldırı tehditlerine karşı korunmasının üstlenilmesi yönünde mutabakatın da sağlandığını belirttiler.
"KİLİT UZLAŞIYA DÖRTLÜ GÖRÜŞMEDE ULAŞILDI"
Yetkililer, şunları söyledi:
"Uçuşa yasak bölge uygulamasının komuta ve kontrolünün üstlenilmesi kararı alındı. NATO artık, uçuşa yasak bölge uygulamasının komuta ve kontrolünden sorumlu. Alınan diğer temel karar ise, NATO şimdi, sivillerin korunmasının da komuta ve kontrolünü üstlenecek. Bu karar da alındı. Bu konudaki kilit uzlaşı, Clinton'ın, Davutoğlu, Juppe ve Hague ile görüşmesinde sağlandı. Şimdi NATO'nun 28 üyesi arasında, İttifak'ın, misyonuna ve komuta ve kontrolüne sadece uçuşa yasak bölge uygulamasını değil, sivillerin korunması ihtiyacını da dahil etmesi gerektiği yönünde uzlaşı bulunuyor.
Planlama sürecinde atılması gereken birkaç adım daha kaldı. Bunlar da hafta sonunda yapılacak. Dolayısıyla birkaç gün içinde NATO, koalisyonun yürüttüğü operasyonun tamamının komuta ve kontrolünü devralmış olacak. Bu çok önemli bir siyasi karar. İttifak'ı bölen, 'NATO tüm operasyonun kontrolünü almalı mı almamalı mı?' sorusu aşıldı. Şimdi artık NATO'nun 28 üyesinin her biri, bunun NATO'nun üstlenmesi gereken ve üstleneceği bir pozisyon olduğu üzerinde görüş birliğine vardı".
Yetkililer, sözlerinin, "(1973 sayılı) Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararına uygun olarak NATO'nun daha geniş sorumluluk alıp almayacağını değerlendiriyoruz, ama henüz bir karara ulaşamadık" diyen NATO Genel Sekreteri Rasmussen'in açıklamasıyla çeliştiğine yönelik bir yorum üzerine de şunları kaydettiler:
"NATO'nun, BM Güvenlik Konseyi'nin 1973 sayılı kararının uygulanması konusundaki tüm misyonları yürütmesi yönünde siyasi mutabakat sağlandı. Bu, silah ambargosunun uygulanması, uçuşa yasak bölge uygulaması ve sivil ve sivil alanların saldırı tehdidinden korunmasını içeriyor. Sonuncusuna dair operasyonel planlamaları hala tamamlama aşamasındayız ve hafta sonuna kadar bunu tamamlamayı bekliyoruz. Bu açıdan bakıldığında, bence Genel Sekreter ile aynı şeyi söylüyoruz. İlk iki bölümü hayata geçirdik, üçüncü bölümü de planlamalarını yapıp hafta sonuna kadar hayata geçirme yönünde mutabakata sahibiz" diye konuştular.
Bir soru üzerine, bu operasyonun NATO'nun komutası ve kontrolünde olacağını ve Kuzey Atlantik Konseyi tarafından idare edileceğini de belirten yetkililer, NATO'nun 28 üyesi arasında uzlaşı inşa etmenin hiçbir zaman kolay olmadığını, zor bir diplomatik mücadelenin verildiğini sözlerine eklediler.
AA