MHP İhanet İçinde!
12 Eylül'de büyük mağduriyet yaşayanlardan eski Edirne Ülkü Ocağı Başkanı 12 Eylül'de "evet" diyeceğini ama bunu mağduriyeti için değil ülkesi için yapacağını söyledi.
12 Eylül'de büyük mağduriyet yaşayanlardan eski Edirne Ülkü Ocağı Başkanı Sıddık Demir, 12 Eylül'de "evet" diyeceğini ama bunu mağduriyeti için değil ülkesi için yapacağını söyledi.
"Mesele Ülkücülerin veya bir başka kesimin mağdur edilmesi değil. Ülke insanının daha özgür daha güvenli daha şeffaf bir standardı yakalama meselesidir." diyen Sıddık Demir, "Yoksa bir intikam kaygısı ile evet veya hayır diyecek noktada değiliz. Aynı mağduriyetlerin bir daha yaşanmaması için insanca tavır takınmamız lazım. Eğer buna hesaplaşma deniyorsa bilinmelidir ki; halktan yana olanlar bu fırsatı kaçırmamalıdır. MHP’nin ihanetten bahsetmesi kurum olarak kendilerini bağlayabilir. Ülkücüler millete ihanet etmez. Esas ihaneti MHP’nin çatısını oluşturanlar yapmaktadır. Ülkücü siyaset bunların yaptığı değildir. Ülkücüleri ihanet ile suçlayanlar bari ülkücü olsa, o zaman ağır olur işte…" diye konuştu.
Kurşun asker olanları hariç Ülkücü camia millî bir camia olduğunu belirten Demir, "Bu anayasa değişikliği ideal anlamda olmasa da milletimizden yana olduğu görülmektedir. O halde halkın menfaatine gelişen her atılım gerçek anlamda münevverleri veya köşeli ülkücüleri neden rahatsız etsin ki… Ayrıca özgürlüklerin gelişmesi karşısında Kürt’lerinde bu haktan yasal olarak istifadesi rahatsızlık verir bahanesi ütopik bir korku kültürüdür. Onlar da ben Kürt'üm demelidir. Şimdiye kadar zaten demediler mi denebilir. Şimdiye kadar öyleyse bundan böyle demelerinde ne zarar vardır." dedi.
Demir gönlünden geçeni ise şu şekilde açıkladı:
"Elbette oyum 'evet'tir. Bu tavrı namus meselesi olarak görüyor öyle yaklaşıyorum. Gönül ister ki bundan böyle Türk halkı nezdinde oluşmuş olan hoşgörü ve kabuller, zararlı mikro milliyetçilik unsuru radikalleri de yumuşatır. Kendini bu milletin parçası olarak göremeyen azınlık unsurlar, ana kitlenin hoşgörüsünü umarım bir zaaf olarak görmezler. Bu anayasa değişikliğindeki evet sonucu bir de bu anlamda düşünülerek zülfü yare dokunulmamalıdır. Çünkü özgürlükler her kesim içindir. Ortak noktalarda buluşmakta her kesimin fedakarlığı ile olur."
Toplumun öncü kuvvetlerinin can hıraş kendi iradeleri yönünde sonuç alınması için çalıştığını hatırlatan Sıddık Demir, "Hareket ve hedef birliği yapan bu öncü kuvvetlerden bir kısmına bakılacak olunursa; ana arterler de çeşitliliğin artmadığı görülüyor. Bir istisna oluşumun dışında diğer tüm unsurların bu anlamda irade ortaya koymalarına belki hak ta verilebilir. İrade beyan eden ideolojik, siyasi veya korku kültüründen beslenen veya alışkanlıklarını kaybetme endişesi ile statik oluşumlarının yaşamasını isteyen unsurlar bakımından 12 Eylül referandumu ve sonucunu şimdiden kestirmemiz mümkün görülmektedir." şeklinde konuştu.
TEK CÜMLEDE SİSTEMİ ÖZETLEDİ
"CHP’nin başını çektiği yüksek yargı, askerle desteklenen, MHP ile de itici kuyruk oluşturulan bir yapı… Hedef birliği gayesiyle BDP tarafından da omuz verilen bir lokomotif ve vagonları durumun da görünmektedir." tanımı ile Ulusalcı yapıyı tek cümlede özetleyen Sıddık Demir, yapının işlerliğini şu şekilde anlattı:
"Bunların içinde istisnai durum oluşturan MHP, tabanının aksine zorlanıyor. Takip ettikleri politika CHP’nin değirmenine su taşıyor. MHP’nin çatısı itibarıyla CHP’nin bütün unsurlarından farklı olmadığını burada görmekteyiz. Çünkü MHP ta 12 Eylül sürecinde başlatılan, geldiği nokta itibariyle de görülen “ulusallaştırma” politikası neticesinde fethedilmiş bir unsur olmuştur. Bu anlamda çatısı esaret altındaymış gibi…Yapılan politik manevraların Ülkücü anlayış veya Ülkücülerle hiç ilğisi yoktur. Oysa Ülkücüler “Allah tan gayrisine kul olunmaz” anlayışını iliklerinde hissederler. Bu anayasa değişikliği özgürlüklerin çapını genişlettiğine göre Ülkücüler neden bu nimetten istifa etmesinler ki?"
Demir Hükümeti kararlı gördüğünü de belirterek sözlerini şöyle tamamladı:
"Hükümet ve 12 Eylül de EVET diyebilecek karşı unsurların referandum konusunda ümit var olmaları duruşları itibarıyla sağlıklıdır. Milletten yana olan her türlü icraatların millet tarafından ret edilme ihtimali üzerinde siyaset yapan retçilerin anadan doğma muhalefet, yani kronik bir vaka mensupları olarak yine millet tarafından bilindiklerini bilmedikleri her hallerinden bellidir. Ülke her geçen gün iyiye gitmektedir. Kararlı bir siyasi yapı cuntalara teslim olmadığı müddetçe, kendilerini sandıkta iktidar yapan mülkü millet hakkında alacağı her türlü karar da destek görürler. Yeter ki bugün görüldüğü gibi iktidarlar, iktidarlarına gayri hukuki oluşumları ortak etmeden iktidar olsunlar."
HaBertaraf.com