Maraşlı yazmaya nasıl başladı

Maraşlı yazmaya nasıl başladı

Çocuk kitapları yazarı olarak tanınan Sema Maraşlı, yazarlık hayatına nasıl başladığını Menar Tanık'a anlattı. .


Menar TANIK'ın röportajı


- Kendinizi kısaca tanıtır mısınız?

- Kahramanmaraşlıyım. Eğitim hayatım hâlâ devam ediyor. Davranış Bilimleri yeni bitti. Yüksek lisans yapmayı düşünüyorum. Çalışma hayatım önce Diyanet İşlerine bağlı Kur'an Kurslarında öğretmenlik yaparak başladı. 8 yıl öğretmenlik yaptım. Şimdi de 9 kitabı yayınlanmış biri olarak artık benim mesleğim Yazarlık.

- Yazmaya nasıl başladınız?

- Çocuklarım küçükken yatma zamanı onlara masal anlatma ihtiyacı duymuştum. Ama Avrupa'dan gelmiş, üvey anneli, cadılı masallar onların ruh sağlığını olumsuz etkiler diye o masallardan anlatmak istemedim. Her akşam onlara kendim kurgulayarak bir masal anlattım.

Sonra baktım, aradan aylar geçiyor. Çocuklar oynarken, "şu masaldaki gibi yapalım, bu masaldaki gibi olmalı" diye konuşuyorlar. Ben bir akşam anlatıp unutup gitmişim ama onlar aylar sonra bile unutmuyorlar. Hep anlattığım masal kahramanlarını model alıyorlar. Masalın çocukların hayatında bu kadar etkili olacağını ben de bilmiyordum.

Baktım çok beğeniyorlar, çok da etkili. Sonra düşündüm ki Kur'anı Kerimde peygamber kıssaları var. Kıssalar yaşanmış olaylardır, gerçek hayattandır. Anlatım tekniği ise hikayedir. Mevlana' da hikaye tekniğini kullanmıştır. Demek ki biz yetişkinler için de hikayeler çok önemli. Bu kadar önemli olduğunu fark edince çocuklarıma anlattığım masallara yeni masallar ekleyerek yazdım.

- Masal sizce nedir?

- Masal gözle göremediklerimizi somutlaştıran bir şey. Mesela, iyilik, sevgi, saygı gibi kavramları hiçbirimiz gözle göremeyiz, tabii çocuklar da… Çocuklara bunları öğretirken, masal bunları anlaşılır hale getiriyor. İyilik dediğinde çocuk için bir anlamı yok, ama ona iyilikle ilgili bir masal anlattığında, ya da yalanla ilgili bir masal anlattığınızda çocuk ne olduğunu anlıyor. Soyut kavramları somutlaştırmış oluyoruz masalla.

- Yazdığınız masallarda çocuklara o duyguları nasıl veriyorsunuz?

- Hissederek yazıyorum. Ben masal yazarken, eğlenceli ise mutlu oluyorum, acıklı ise üzülüyorum yani masalı yaşıyorum. Mesela Küskün Tavşan'ı ağlayarak yazdığımı hatırlıyorum. Bir tanıdığım vardı, kardeşlerine küskündü. Hissederek yazdığım için o karşı tarafa geçiyor. Ben onu yaşıyorum, etkileniyorum, benim için gerçek gibi oluyor. Sanıyorum bundan dolayı, okuyucularım da etkileniyor.

- Masalları hangi duygu ile yazıyorsunuz?

- Masalda gerçek hayattan bir şey alıyorsun, sonra onun üzerine bir kurgu yapıyorsun. Hayattan aldıklarını hayal gücünün güzelliği ile de birleştirdiğinde masallar daha güzel ortaya çıkıyor.

- Benim küçükken dinlediğim bir masal kasetim vardı. O da sizin masallarınız gibi masallardan oluşmuştu. Siz hiç masallarınızı sesli hale getirdiniz mi?

- Hayır, masallarımı kaset olarak sesli hale getirmedim. Ama internetteki sitemde masallarımı ben seslendirdim. www.cocukaile.net sitesinde çocuklar seslendirdiğim masalları dinleyebilirler.

- Masalların adını nasıl buluyorsunuz? Masalı zihninizde hazırlayıp mı başlığı buluyorsunuz, yoksa başlığı bulduktan sonra mı masalı yazıyorsunuz?

- Genellikle önce konuyu seçip sonra masalın adını buluyorum. Öyküyü onun üzerine kuruyorum. Mesela kıskançlık üzerine bir masal yazayım diyorum, önce kahramanını seçiyorum. Kahraman adı da genelde masal adına eklendiği için masalı bunun üzerine kuruyorum.

-Öğretmenimiz kısa kısa kelimeler veriyor. Bundan öykü yazın diyor. Bu çok zor. Siz nasıl bu kadar hikayeyi yazabiliyorsunuz?

- Çocukken çok kitap okudum, okumaya da devam ediyorum. Ben ilkokul dörde kadar çok başarısız bir çocuktum. Daha sonra öğretmen beni kitaplık kolu başkanı yaptı. Kitaplığı açıp kapatırken, kitap alanların adını yazarken merak etmeye başladım. Acaba bu kitapta ne var, şunda ne var diye. Önce sınıf kitaplığındaki kitapların hepsini okudum, sonra okul kitaplığındaki kitapları da bitirdim. 12 yaşında iken 30 günde 40 kitap okuduğumu biliyorum.

Türk ve yabancı klasiklerin çoğunu çocukken okumuştum. Onun getirdiği faydaları görüyorum. Bir çok insan kısa hikaye ve masal yazamıyor. Adam bir konuyu anlatmak istiyor. Oturuyor bir yazmaya başlıyor, on sayfa oluyor. Çocuk o kadar sayfayı okuyana kadar ya uyuyup kalır ya da unutup gider. Kısa bir metinde maksadı anlatmak zor. Onun için çok pratik bir zekanızın olması gerekiyor. Bunun için de çok okuyor olmanız lazım.

Okuduğum kitaplardan bir şey alıp yazmıyorum. Ama o okunanların getirdiği birikim ve okurken beyni çift taraflı kullanmış olmamızın getirisi çok fazla. O yüzden yazı yazmak isteyenlerin çok okuması lazım. Çok okursan yazar olabilirsin sen de ilerde.

- Kitaplarınızı yazarken esinlendiğiniz yazar veya yazarlar var mı?

- Hayır yok. Hayat ve hayal gücüm bana yetiyor. Türk edebiyatında çocuklar için özgün masal yazan çok kişi yok. Ülkemizde yayınlanan masalların tamamına yakını çeviri. Bunun için de esinlendiğim yazar olmadı.

- Dokuz kitabınız var. Bunlardan hangisi sizin için daha değerli, daha farklı?

- Kitaplarımın hepsini seviyorum. Aralarında bir ayrım yapmam çok zor.

- İlk kitabınız olan "Bana Bir Masal Anlat"ın her hikayesini defalarca dinledim. Ben küçükken annem babam bana en çok o kitabı okudular. Ben de en çok onu sevmiştim. Bu kitaba başka çocukların ilgisi nasıl oldu?

- Okuyucuların çok güzel bir ilgisi oldu. Yalnız ilk kitabım olduğu için yayınlatırken çok zorlandım. Pek çok yayınevine gönderdim. Masalları beğendiler ama, "Sizin adınız tanınmış değil, kitap satmaz" dediler yayınlamak istemediler. Baktım olmuyor. Kitabın bütün masraflarını ben karşıladım öyle basıldı. Kitap ilk yıl 17 bin adet sattı. Normalde çocuk kitapları 2 bin basılıyor. Çoğu zaman bu kadarı bile satılmayabiliyor.

- Peki öteki kitaplarınız ne kadar sattı?

- Kitaplarımın her biri ayrı yayınevinden çıktı. "Bana Bir Masal Anlat" 50 bin civarında sattı. "En Güzel Hediye" 500 binden fazla sattı. "Mektuptaki Sır" yine o civarda sattı. Evlilik kitapları da yayınevlerine göre değişiyor. Çocuk kitaplarına göre daha az ama, o sektöre göre yine çok iyi. Toplamı bir milyondan epey fazla.

- Kitaplarınızı kaç yaş grubu için yazıyorsunuz?

- Bildiğin gibi masal yaşı 2-12 yaş arası. Okul öncesi aileler çocuklara okuyorlar, okul döneminde de 12 yaşa kadar masalı çocuklar severek okuyorlar. Daha sonra "Ben artık büyüdüm" diye masal yerine hikaye kitabını tercih ediyorlar. Benim 12 yaşına kadar hitap eden 3 kitabım var. 12 yaş ergenlik üzerine, bir roman bir hikaye kitabım var. Daha sonra da anne babalar için yazdım.

- Okulda Tuzak romanınızın film yapılması talepleri var. Okuyucularınızdan bolca böyle istek geliyor galiba.

- Okulda Tuzak, romanı sihre karşı hayal gücünün önemini anlatan bir kitap. Fantastik bir kitap. Ben kitabı yazarken film sahneleri düşünerek yazdım. Hayaller, düşler var. Onun için ancak büyük bütçeli pahalı bir film olabilir. Sihre karşı hayal gücünün önemini anlatıyor. "İnsan bir şeye önem verirse, onu çok isterse, o yolda çabalarsa olur" bunu anlatıyor. Sihir, çocuklara ümitsizlik aşılıyor. Çocuk, "Sihir yoksa hiçbir şey yoktur" diye düşünüyor.

- Şu sıra ekranlarda bu türden bolca sihirli diziler yayınlanıyor. Bunları çocuk gelişimi açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Ben çocuklarıma mümkün olduğu kadar bu tür dizileri izletmiyorum. Çocuklar, sihir yoksa ben yapamam deyip tembelleşiyor ya da ümitsizliğe kapılıyor.

- Çocukların ekran karşısında olabileceği saatler bu tür dizilerle dolu. Aileler çocuklarını bu tür programlardan nasıl alıkoyabilir?

- Bu tür yayınların zararlı olduğunu düşünen kanallar da sihrin olmadığını anlatan yayınlar yapmalı. Ben bu konuyu romanda işledim, bir masalda anlattım. Çocukları hayal kurmaya teşvik etmeli sihrin olmadığını anlatmalıyız

- Çocuklar için yeni kitaplar yazacak mısınız?

- Ülkemizde özgün çocuk kitapları yazan çok az kalem var. Bu alanda büyük bir boşluk var. Şu sıralar her ne kadar yetişkin kitaplarına yönelmiş olsam da çocuklar hep aklımda. Onlar için de yazmaya devam edeceğim.



Kaynak:Haber Kaynağı