Manşetle Gelen Manşetle Gider
Partisinin TBMM'deki grup toplantısında bir konuşma yapan Başbakan Erdoğan, "Candaş-Yoldaş" medya ile vurdu...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Zonguldak'taki kaza sonrasında söylediği sözlerinin acıların paylaşmaya yönelik olduğuna işaret ederek, "Orada kusur, ihmal varsa bunu engellemeye yönelik değildir." dedi.
Erdoğan, AK Parti grup toplantısında yaptığı konuşmada, kendisinin Zonguldak'taki maden ocağı kazasını "bu işin kaderinde var" sözlerine yönelik eleştirileri cevapladı. Erdoğan, kendisinin bu sözlerinin acıları paylaşmaya yönelik olduğuna işaret ederek, "Orada kusur, ihmal varsa bunu engellemeye yönelik değildir." dedi.
Erdoğan, geçen hafta başında Zonguldak'tan gelen haber maden ocağı kazasının "yüreğimizi dağladığını ve milletimizi üzüntüye sevk ettiğini" söyledi. Erdoğan, kazada hayatını kaybeden 28 işçinin cesedinin çıkarıldığını, diğer ikisinin çıkarılma çalışmasının devam ettiğini ifade etti.
Erdoğan, maden ocağı kazasıyla ilgili insafsız eleştiriler yapıldığına işaret ederek, kazada önceliğin suçlu aramak yerine oradaki insanları kurtarılmasının olduğunu belirtti. Erdoğan, "Kimse acılar üzerinden, ölen işçi kardeşlerimiz üzerinden oy avcılığına çıkmasın, istismara kalkışmasın." dedi. Erdoğan, kazayla ilgili eleştiri de bulunanları ise cibilliyetlerinin gereğini yapmakla suçladı.
Erdoğan'ın konuşmasının önemli ayrıntıları şöyle:
Bu tür kazaların madencilerin kaderinde olduğuna dair örneğim, bu tür kazaların olabileceğine yöneliktir. Ortada bir kusur ve suç varsa bunu önlemeye yönelik değildir. Hukukun bunu ortaya çıkaracağından herkes emin olmalı. Ama herkes bunun siyasi propaganda malzemesi olarak kullanıldığına şahit oldu. Bunlar bunu yapmaya devam edecekler. Ne burada ne de dünyada ilk kez bir grizu faciası yaşanmadı.
Önceki yıllarda meydana gelen patlamalarda işi taşeron yapmıyordu. Kimse acılar üzerinden, ölen işçi kardeşlerimiz üzerinden oy avcılığına çıkmasın, istismara kalkışmasın. Biz iktidara gelinceye bu ülkede çalışma hayatının nasıl içler acısı bir halde olduğunu hepimiz biliyoruz.
Bunu istismar politikalarına malzeme yapanların geçmişte nasıl inim inim inlettiklerini biliyoruz. 5 katını veriyoruz diyenlerin kaşıkla verdiklerini kepçe ile söke söke aldıklarını milletim unutmadı. Merkez Bankası'nda karşılıksız para pabanları unutmadı bu millet. Milletin parasının modern bir çalışması idi. Kim vardı iktidarda, şuanda konuşanlar vardı. Zonguldak'a gittiğimde buna şahit oldum. Bu olayda da Zonguldaklı kardeşim metanet içinde. Kendisini tahrik etmek isteyenlere itibar etmiyor. Oraya bir tanesi geldi, Ankara doğumlu. Edep ahlak bilmeden gelmiş hakaret ediyor, küfürler var, kime Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'na. Ama halkım o oyuna gelmedi.
ÖNEMLİ OLAN KOLTUK DEĞİL ZİHNİYET DEĞİŞİMİDİR
CHP'de önemil olan koltuğun değişmesi değil, zihniyetin değişmesi. Şimdi iki tür medya grubu var. Bir tanesi candaş medya, diğeri de yoldaş medya... gerçekten candaş ve yoldaş medya bu süre içinde çok yoğun mesai sarfetti. Hala mesai sarfetmeye devam ediyorlar. Milli egemenlik her şeyin üzerindedir. Medya egemenliği milli egemenliği karşısında her zaman avucunu yalayacaktır.
CHP DEĞİŞSE BİLE MHP KALIR
Tenekiyi istediğiniz kadar altın sarısına batırın teneke yine tenekedir. Bu CHP değişmez. Değişirse bile geriye MHP kalır. İstiyoruz ki muhalefet tamamlayıcı bir güç olsun.
ESKİ BAŞKANLARI MANŞETLERLE ALABORE OLDU
Manşetle gelen manşetle gider. Bir önceki başkanlarının nasıl manşetlerle alaşağı edildiğini görsünler. Madem aday değilim dedin, niye aday oldun. Yelkenleri manşetlerle şişirilenler açık denize çıkınca alabore olurlar. Halk kelimesini ağızlarından düşürmeyenler sırtlarını halka değil goygoyculara dayamış durumdalar. Bir kez daha çetelere sırtlarını dayamış durumdalar. 3 kelimelerinden biri halk olanlar referandumda halka değil Anayasa Mahkemesi'ne gitmeyi tercih ediyorlar. İşte aramızdaki fark bu. Bu farkı hiç bir zaman kapatamazlar.
DAVET EDİLMEDİĞİMİZ YERE GİTMEYİZ
Türkiye'nin kurucu partisiyiz diyen bu parti Türkiye'nin iktidar partisini davet etmediler. Biz davet edilmeyen yerde olmayız. Onu da ayrı bir nezaketsizlik sayarız. Bir davetin gelmediğini duyurun ve demokrasimiz için hayırlı olsun deyin dedim. Siz aramayacak mısınız dediler, hayır ben aramam. Benim bir haysiyetim, onurum ve izzetim vardır, asla leke sürmem dedim. Biz davet edilmeyen eve gitmeyiz.
Ufku dar olanlar bizi anlayamaz. Ufku Ankara'nın ötesine geçmeyenler bizi anlayamaz. Milletimiz bize inandı, biz de Türkiye'ye emin adımlarla geleceği taşıyoruz. Son derece haksız itham ve iddialara da kulak asmıyoruz. Yolumuza devam edeceğiz.