Kutsal yetkiler ve TSK
SDE Uzmanı Çetin: Kutsal yetkiler verildikçe silahlı kuvvetlerin sivil denetim altına alınması zor.
Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE) Uzmanı Selvet Çetin, silahlı kuvvetlerin sivillerin denetimi dışında kaldığı her ülkede istikrarsızlık olduğunu söyledi. Darbe tehdidinin ortadan kalkmasıyla askeri müdahalenin de ortadan kalktığını sanmanın fevkalade yanıltıcı bir algı olacağını vurgulayan Çetin, MGK ve İç Hizmet Kanunu gibi yasal düzenlemelerle askerlere 'rejimin bekçiliği' için kutsal yetkiler tanıdığı sürece silahlı kuvvetlerin sivil denetim altına alınmasının oldukça zor olduğunu vurguladı.
SDE bülteninde "Askerler Sivil Denetime Ne Kadar Hazır?" başlıklı bir yazı kaleme alan Çetin, askeri okullardaki tek tipçi ve ideolojik şartlanmışlığa dayalı eğitim sisteminin köklü bir reformla yeniden düzenlenmesi gerektiğini belirtti. Milli Güvenlik derslerinin içeriğinin değiştirilmesi ya da tamamen müfredattan çıkarılması gerektiğini ifade eden Çetin, askerlerin bütçelerinin sivil parlamento tarafından denetlenmesi gerektiğini savundu. Mevcut güvenlik algısını belirleyen yasal hükümlerin ivedilikle gözden geçirilmesini isteyen Çetin, TSK'nın görev ve yetki alanının kesin ve yoruma yer bırakmayacak şekilde yeniden tanımlanması gerektiğini kaydetti.
Türkiye'nin normalleşmesi bakımından asker-sivil ilişkilerinin seyrinin son derece kritik bir öneme sahip bulunduğuna dikkat çeken Çetin, askeri vesayetin zirve yaptığı darbe dönemlerinden kalma bir anayasayla sivil denetimin sağlanamayacağını vurguladı. Yeni, özgürlükler hukukuna dayalı ve sivil bir anayasanın hayata geçirilmesinin çok önemli olduğunu dile getiren Çetin, siyasal iktidarın genel seçimlere kadar yapabileceği reform niteliğinde değişikliklerin yeni döneme çok daha umutla girilmesini sağlayacağını kaydetti.
SİYASİLER ORDUNUN SİYASETİ ABLUKA ALTINA ALMASINI SORUN OLARAK GÖRMELİ
İsimleri Balyoz Darbe Planı davasının tutuksuz sanıkları arasında geçen ve 2010 Ağustos Askeri Şura toplantısında terfileri engellenen iki General ve bir Amiralin hükümet tarafından açığa alınmasıyla Türkiye'de bir ilkin yaşandığını ifade eden Selvet Çetin, Türkiye gibi askeri vesayetin hala etkili olduğu ülkelerde bu tür uygulamaların olağanüstü ilgiyle karşılandığına dikkat çekti. Açığa alma işleminin sivil siyasetin cesur bir adımı olarak görülmesini isteyen Çetin, Türkiye'de askeri unsurların sivil denetim altına alınması bakımından 12 Eylül referandumunun önemli bir eşik olduğunun altını çizdi.
Askeri-sivil yargı gibi ikili yargı sisteminin hukuk devletinde yeri olmadığı defalarca vurgulanmasına rağmen askeri yargının lağvedilmesi için kapsamlı bir düzenlemenin henüz yapılamadığını hatırlatan SDE uzmanı, askeri vesayetin temel dinamiklerini oluşturan yasal unsurların yeni anayasayla tamamen ayıklanması gerektiğini vurguladı. Siyasetçilerin ordunun anti-demokratik yollarla sivil siyaseti abluka altına almasını ve böylece vesayet yetkisine sahip olmasını 'sorun' olarak görmesi gerektiğinin altını çizen Çetin, "Ne yazık ki Türk siyasi tarihi boyunca askerlerin siyasete müdahalesine karşı sivil inisiyatifin kullanıldığı çok az örnek bulunmaktadır. Temel sorun, ülkenin siyasi, sosyal ve ekonomik konularında bugüne kadar belirleyici rolü olan ve bu alanlardaki görüşlerini sivil siyasetçilere kabul ettiren askerlerin bu alışkanlıklarından vazgeçmeme eğilimlerinin devam etme riskidir. Bu konuda askerlerin doğrudan ilham aldıkları en önemli düzenlemelerden biri TSK İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesidir. Bu maddenin içerdiği kavramlar yeniden tanımlanmalı, mevzuat askerlere sadece 'askeri güvenlik' ile ilgili sınırlı bir alanda hareket etme yetkisi vermeli ve bu yetkinin de gayet açık biçimde tarifi yapılmalıdır." dedi.
CİHAN