Kurtulmuş'tan 'Firavun İktidarı' örneği
SP Lideri Kurtulmuş'tan Firavun-Karun-Belam" örneği...
“Referandum sonucu ne olursa olsun Anayasa tartışmaları devam eder”
Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş bugün Habertürk TV’de canlı yayınlanan Habertürk Gündem adlı programa katılarak referandum süreciyle ilgili açıklamalarda bulundu.
Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, referandumdan sonra sonuç ‘evet’ ya da ‘hayır’ çıkması halinde dahi Türkiye’deki Anayasa tartışmalarının devam edeceğini belirterek şöyle konuştu: “1876, Tazminattan bu yana bu ülkede Anayasa tartışmaları süregelmiştir. Meselenin özünde iki tane soru yatmaktadır. Birincisi; ‘Bu ülkenin sahibi kim?’ sorusudur. Tazminattan bu yana seçkinler bu ülkenin sahiplerinin kendileri olduğunu söylemişler ve milletin önüne millete kira sözleşmesi imzalatır gibi Anayasalar koymuşlardır. Biz de şimdi diyoruz ki bu ülkenin asıl sahibi millettir ve ülkenin tapusu olan anayasayı millet kendisi yapmalıdır. Bu ülkenin tapusu millete ait olmalıdır. İkinci bir soru da ‘Bu ülkenin sistemi nedir?’. Adı demokrasi olsa da özünde milletin hiçbir denetleme ve etkisinin olmadığı oligarşik bürokrasidir mevcut siyasal sistem. Düşünün bu ülkenin seçkinleri milleti öylesine dışarıda bırakmışlar ve yönetimi kendileri için oluşturmuşlar ki; örneğin Türkiye’de parlamento olmasa işlerin yüzde 60-70’ini yapabilecek bir sistem var. Bu vesayetçi sitemde millet hiçbir kurumu denetleyemiyor.Bu vesayetçi, bürokratik oligarşi sistemi yerine milletin egemen olacağı bir demokrasiye ihtiyacı vardır Türkiye’nin. O yüzden meselenin özü siyasal sitemdir. Bu değişmediği sürece de anayasa tartışmaları devam edecek”
“Anayasa’yı milletle yapana kadar şimdilik evet”
Kurtulmuş Saadet Partisi’nin ‘Anayasayı milletle yapana kadar bu referandumda şimdilik evet diyeceğini kaydetti. Kurtulmuş, “Türkiye’nin demokratikleşmesi için önünde uzun bir yol var. Anayasa değişiklik paketi de bu konuda atılmış birkaç adım. Biz paketteki 26 maddeyi tek tek incelediğimizde ‘hayır’ diyecek bir gerekçe görmedik. Değişiklik paketi büyük bir reform atağı da değil. Bürokratik yapıdan millet egemenliğine geçişi sağlayacak bir yapı oluşturmayacak ama demokratikleşme yolunda atılan olumlu bir adım ve biz de bu yüzden ‘şimdilik evet’ diyoruz. Çünkü Türkiye’nin yeni bir anayasaya milletin kendi yaptığı bir anayasaya ihtiyacı var. Bu yüzden 12 Eylül günü referandumun hemen ardından 13 Eylül sabahından itibaren milletle yeni bir anayasa yapılana kadar çalışacağız. Anayasayı milletle birlikte yapana kadar ‘şimdilik evet’ diyoruz.”
“Türkiye’de yargı çok önceden siyasallaşmıştı”
Türkiye’de referandum süreciyle birlikte tekrar gündeme gelen yargının siyasallaşması konusunda açıklamalar yapan Kurtulmuş yargının siyasallaşma sürecinin 28 Şubatla birlikte net görüldüğünü kaydetti. 28 Şubat’tan sonra yargı Türkiye’deki siyasal sürecin içine tamamen girmiştir diyen Saadet Partisi Genel Başkanı Kurtulmuş, “Anayasa Mahkemesi, Türkiye’de parlamentonun Anayasayı değiştirme hakkına müdahale edecek kadar, bir üst parlamento gibi çalışmaktadır. 411 milletvekilinin oyuyla türban konusunda iyileştirmeler içeren paket onaylandığında Anayasa Mahkemesi bunu durdurmuş adeta parlamentoya bu yetkisini kullandırtmamıştır. İngiltere’de nasıl bir alt parlamento Avam Kamerası bir de üst parlamento Lordlar Kamerası varsa Türkiye’de de Anayasa Mahkemesi Lordlar Kamerası misyonunu yüklenmiştir.” dedi.
Kurtulmuş, ayrıca dünyanın hiçbir yerinde yargının halk oylamasına giden bir konu hakkında görüş beyan etmediğini belirterek. Türkiye’de yargının referandum hakkında görüş belirttiğini bu görüşünü bir siyasi açıklama gibi değil muhatabı olan parlamentoya iletmesi gerektiğini söyledi.
“Referandum süreci seçim kampanyasına dönüştü”
Kurtulmuş, anayasa tartışmaları ve referandum sürecinde iki önemli uyarı yaptığını hatırlatarak, bunlardan birinin, bu sürecin ‘siyaset kamplaştırması’na dönüştürülmemesi ikincisinin de siyasetçilerin ‘üslup problemi’ olduğunu belirtti.
Kurtulmuş, Türkiye’de iktidar ve muhalefetin hiçbir önemli konuda bir araya gelip konuşamadığını ifade etti. Siyasette kamplaşma ortamını iktidar ve muhalefetin yarattığına dikkat çeken Kurtulmuş, “Süreç başından beri yanlış yönetilmekte, referandum mitingleri birer seçim çalışmasına döndürülmüş vaziyette. Oysa biz bu referandumda ‘evet’ diyerek hükümete güven oyu vermiş ‘hayır’ diyerek de güvensizlik oyu vermiş olmayacağız.” Dedi.
Saadet Partisi Lideri üslup problemi hakkında da şöyle konuştu: “Miting meydanlarına bakın Türkiye’nin ciddi konuşlarından olan türban ve genel af gibi konular çerez malsemesi yapılıyor. Siyasetçilerin üslubuna dikkat etmelerini yıllardır söylüyoruz ama bu süreçte de görüldü ki birisi Recep Bey diğeri Kemal Efendi diyor. Birisi soydan diğeri boydan bahsediyor. Siyasette fevkalade bir üslup problemi ortadadır. Bizim siyasetimizde böyle bir üslubun yeri ise yoktur.”
Kurtulmuş, referandum sürecinin bu denli bir seçim havasına dönüştürülmesinde, iktidar ve muhalefetin yaklaşan 2011 seçimleri ve Cumhurbaşkanlığı seçimine bir ön hazırlık süreci olarak görmelerinden de kaynaklanıyor ifadelerini kullandı.
Numan Kurtulmuş, ayrıca hükümetin halkın oylamasından geçmiş bir Cumhurbaşkanlığı seçim sistemini de niye hala yasalaştırmadığını anlamadığını da sözlerine ekledi.
“AKP kendine demokrat”
Türkiye’deki seçim sisteminde yer alan yüzde 10 barajı hakkında değerlendirmelerde bulunan Kurtulmuş, Hükümet 8 yıldır kendine demokrat. Kendi işine geldiği kadar demokrat” dedi.
Kurtulmuş, Erdoğan’ın yüzde 10 barajını savunmasına bir anlam veremediğini ifade ederek, “Yüzde 10 barajını bırakın Kenan Evren savunsun. Başbakan nasıl bunu savunuyor anlamak mümkün değil. 2002’deki seçimlerde DYP yüzde 9.9’la parlamento dışında kalmış. Hükümet yüzde 38’lik bölüme sahip olmuştu. Diyarbakır’da DTP 350 bin oyla 2 milletvekili çıkartıyor. AKP 138 bin civarı oyla 10 milletvekili çıkartıyor. Görüldüğü gibi seçim sistemi demokratik bir sistem değil. Hükümet kendine demokratlık anlayışını bırakmalıdır.”
“Kılıçdaroğlu 3 konuda sınav verecek”
Kurtulmuş, Kılıçdaroğlu’nun asıl sınavının referandum olmadığını CHP’nin algılanmasındaki 3 konuda yapacağı değişikliklerle bir genel başkan sınavı vereceğini söyledi.
Saadet Partisi Genel Başkanı Kurtulmuş, “ilk olarak CHP’nin millet tarafından algılanışı dini ve muhafazakar değerlerle çelişen bir algıdır. Kılıçdaroğlu ilk önce CHP’ye karşı olan bu algıyı kırmalıdır. Tabi endişem derin CHP buna izin verirse. İkinci olarak CHP statükonun yanında bir partidir. Halk oylamasın, referanduma giden bir süreci Anayasa Mahkemesi’ne götürdüler. Kılıçdaroğlu’na daha önce söyledim genel başkan olur olmaz o başvuruyu geri çekmeliydi. Ayrıca Kılıçdaroğlu’nun önemli söylemleri de var. ‘Cumhuriyet elden gidiyor, çünkü 6milyon işsiz var’ diyor. Eskiden olsa ‘Cumhuriyet elden gidiyor çünkü irtica var’ derlerdi. Üçüncü olarak da, CHP yoksulluk, yolsuzluk, fukaralaşma konusunda bizim tespitlerimize benzer söylemler kullanıyor. Ama çözüme gelince çok yanlış bir yoldalar. Neo-liberal yöntemlerle, Derviş&Fisher yöntemleriyle bu sorunu çözmek mümkün değil” şeklinde konuştu.
“Firavun-Karun-Belam örneği”
Kurtulmuş’a 70 bin kişilik bir iftar yemeğinde dağıtılan kumanyaların üzerinde evet propagandasının olması sorulduğunda, Kurtulmuş böyle bir durumda yapılan böyle bir olayın İslami bir gerekçe ve siyasi bir üslupla açıklanamayacağını, doğru bir davranış olmadığını belirterek kendisine olmamak için ilke edindiği bir örneği paylaştı.
3 karekter örneğini veren Kurtulmuş şöyle konuştu, “Firavun, iktidarı zulüm için kullanımı temsil eder. Karun, kamuyu kullanarak zengin olmayı temsil eder. Ben de bu yüzden Harun gibi gelip Karun gibi gitmeyeceksin dediğimde siyasi arenada ve millette yankısını bulmuştu bu söz. Belam ise dini siyasete alet ederek Firavun ve Karun’a destek olmayı temsil eder. İşte ben kendime hep ilke edinmişimdir. İktidarı Firavun gibi zulmetmek için, kamuyu Karun gibi zengin olmak için, dini de Belam gibi siyasete alet etmek için kullanmayacaksın.”