KUR’AN MI SÜNNET Mİ?
"Ehl-i Sünnet olmak şişe kırıldığında yağın da zayi olacağını fark etmektir."
Mesnevî’den:
“Bir ustanın, şaşı bir çırağı vardı. Usta bir gün çırağından, içerideki depoya gidip raftaki şişedeki yağı getirmesini istedi. Şaşı çırak depoya gitti. Rafa baktığında iki şişe olduğunu gördü. Dönüp ustasına gelerek, “Usta rafta iki şişe var. Hangisini getireyim?” diye sordu. Usta da, “Oğlum, o rafta bir şişe var. Şaşılığı bırak. O bir şişeyi al gel” dedi. Çırak itiraz etti. “Ustacığım beni azarlama. Ben o rafta iki şişe gördüm. Hangisini istiyorsan söyle getireyim.” Çocuğa laf anlatamayacağını anlayan usta, “O zaman o iki şişeden birini kır, diğerini getir” dedi. Çırak gitti, şişenin birini yere vurup parçalayınca iki şişenin de gözden kaybolduğunu fark etti."
Kıssadan Hisse: 1. Kur’an yağ ise Sünnet şişe gibidir. Şişenin kırılması yağın da zayi olması demektir. 2. Modern dönemde Kur’an ile Sünnet arasında zuhur eden ikilik Kur’an ve Sünnet’ten değil, gözlerimizin klasik ile moderne senkronize bir şekilde odaklanamamasının yarattığı şaşılıktan kaynaklanıyor. Dolayısıyla çözüm, Kur’an ve Sünnet’ten ziyade nazarın tedavisinde aralanmalıdır. Zira nazarı şaşı olanın görüşü sahih olamaz.
"EHL-İ KUR’AN" MI "EHL-İ SÜNNET" Mİ?
İlk bakışta “Ehl-i Kur’an” tabiri “Ehl-i sünnet” ifadesine göre daha sağlam görünüyor. Zira deniliyor ki ilki mütevatir olan Allah kelamına dayanırken ikincisi ise sübutu “tartışmalı” insan sözüne dayanır. Hâlbuki Ehl-i sünnet, Kur'an'ı ikinci plana bırakıp Sünnet'i esas almak anlamına gelmez. Ehl-i Sünnet olmak, Kur’an-ı Kerim’i, heva ve hevesine göre değil, Hz. Peygamber'in (as), sahabenin (ra), selef-i salihinin ve tarih boyunca Müslümanların kahir ekseriyetinin anladığı ve yaşadığı çerçeveye riayet ederek anlama ve yaşama hassasiyetine sahip olmaktır. "Ehl-i Kur'an" ise modernlikle hasarlı zihniyetiyle sünneti, ilim geleneğini ve tarihi tecrübeyi paranteze alarak, itibarsızlaştırarak veya reddederek Hz. Peygamber'e bile tanımadığı, hatta "etimoloji, sembol, mecaz, tarihsel bağlam" vs. diyerek Kitab'ı bile rahatlıkla aşabilen bir yorum özgürlüğü elde etmiş oluyor. Sonuçta "yeni" ve "farklı" okumalarla hem Kur'an hem de Sünnet'in manası buharlaştırılmış, böylece İslâm'ın dönüştürülerek modern çağın zihniyeti ve değerleri içinde eritilmesinin yolu açılmış oluyor.
Hisseden Kıssaya: Ehl-i Sünnet olmak şişe kırıldığında yağın da zayi olacağını fark etmektir.
-Alıntıdır
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.