Küçük, zengin ve ahlaksız bir dizi
Üçü bir arada paketin üstünde, bir dizi adı var. Küçük Sırlar
Küçük Ev’le büyüyen, romantik aile dizilerinden hoşlanan bir tipseniz baştan uyarayım, bu dizi hiç size göre değil.
Zaten ne sırlar küçük, ne yaşananlar, ne de oyuncular…
Hiç izlemeyenler için kısaca özetleyeyim, ben de her bölümünü izlemedim, izlemeye tahammül edemedim. Zaten bütün bölümleri izlemek için belli bir seviyenin dışına çıkmak gerekiyor. Neyse, dizi İstanbul’un ortasında, Türkiye’nin en eski lisesi İstanbul Lisesi’nde çekiliyor. Genel itibariyle tipik gençlik dizisi. Bir okul, okuldaki arkadaşlıklar ve okuldan dışarıya taşan gençlik muhabbetleri. Bu diziyi ayrıcalıklı hale getiren, liseli gençlerin hâli pür melali… Çünkü liseli kızların her biri manken ajansının katalogundan fırlamış gibi görünüyor. Boy-pos değil sadece; (noktalı virgül) kılık, kıyafet, saçlar… Mini etek ve abartılı dekolte, dizinin forması sanırım. Değil okulda, gece hayatının ünlü eğlence merkezlerinde dikkat çekecek türden her biri…
Ayrıca çok zenginler. Zaten orası zengin öğrencilerin gittiği bir okul. Lüks arabalara biniyor, düğüne gider gibi gidiyorlar okula.
Kıyafetleri anlatmıştım. Okulda sınıf-ders ortamı olduğunu sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Okul sadece cinsel yakınlıklara zemin hazırlama mekânı olarak kullanılıyor dizide. Koridorlarda sarmaş dolaş kızlar ve erkekler, birbirinin partnerini ayartmaya çalışan gençler görüyorsunuz. Bir yabancı izlese dudağı uçuklar, abartmıyorum.
Okul çıkışında iş de çığırından çıkıyor.
O liseli kızlar, tecrübeli hayat kadınlarına dönüşüyor neredeyse… Alkollü içkiler çay gibi tüketiliyor. Cinsellik, günlük hayatlarının bir parçası. Ahlaktan, gelenekten, dînî ve toplumsal değerlerden vazgeçtim, cinsel yolla bulaşan hastalıklar bile umurunda değil kimsenin.
Etraflarındaki insanlara bilerek-planlayarak kötülük yapmaya çalışıyorlar. Birilerini bir diğerleri, hatta yüzüne güldükleri arkadaşları için kötülük yapmaya teşvik ediyor, bu amaçla şantaj bile yapıyorlar.
Kötülük gençlerle sınırlı değil. Anne-babaları, aile fertleri de sorunlu bunların. Kimi kızı yaşında hayat kadınlarıyla birlikte oluyor, kimi üvey kardeşiyle kötülükte işbirliği yapıyor.
Anneler annelikten, babalar babalıktan velhasıl insanlar insanlıktan bîhaber…
Dizide hiç mi iyi insan yok derseniz, bir küçük kız var. Burslu okuyor, fakir, varoş kızı… İyi kız rolü O’na verilmiş… Buna karşın okul arkadaşları tarafından aşağılanıyor, küçümseniyor ve dışlanıyor. O da, kötü kızlara yaranmak için tabiri caizse kendini paralıyor.
İnsanların ahlakı “toplumu ifsat etmedikleri sürece” kimseyi ilgilendirmez ama burada durum farklı. Çünkü bu insanlar günlük hayatta da “kötülük ahlakına” sahip ve bu ahlaksızlığı bir mesaj olarak milyonlara iletiyorlar. Neyse, dizi ortamı aşağı yukarı böyle. Verdiği mesajlara gelince…
1- Zengin insanlar güzel ve yakışıklıdır.
2- Zengin insanlar ahlaksız olma hakkına sahiptir, zenginlik ahlaksızlığı bertaraf eder.
3- İstanbul’daki özel liselerde içki içilebilir.
4- Lise çağındaki bir genç, her haltı yiyebilir. Ailesi dâhil kimseye hesap vermesi gerekmez.
5- Okullar sosyal hayatı geliştirme ortamıdır. “Eğitim” de ne ki?
6- Fakir insanları kimse sevmez. Hem fakir hem iyi bir insansanız durumunuz daha da beter. En azından kötü olmaya çalışın…
Şimdi bu diziyi seyreden liseli gençleri tahayyül ediyorum.
Zenginlikleri ve görkemli hayatları nedeniyle imrenip kendilerine örnek alacakları karakterlere bakıyorum bir de…
Zenginliği ve güzelliği tanrılaştıran günümüz dünyasında, bu gençlerin ahlaki değerleri ellerinin tersiyle bir kenara iteklemeleri ne kadar kolay. Hatta diziye göre “gerekli”…
Gerçekten aklım almıyor, nasıl bir vicdan sadece raiting uğruna bir ülkenin geleceğiyle oynamayı kabullenebilir?
Haber bültenlerine bir saniye “ceset gösterdiniz” diye ceza kesen RTÜK, bu durumun farkında değil midir?
Dizide ahlak öyle aşağı indi ki, dizinin çekildiği “İstanbul Erkek Lisesi” artık binalarında çekime izin vermeyeceklerini açıkladı. Diziyi yayınlayan Kanal D’nin yöneticileri böyle erdemli bir çıkış yapsa, “artık bu diziye ekranımda yer vermeyeceğim” dese, diyebilse fena mı olur?
Hepsinden vazgeçtim, çocuklarını özel okullarda okutan zengin ailelerden biri de çıkıp “bu dizi zenginliği de, zenginleri de, özel okulları da aşağılıyor” diye dava açmaz mı?
Toplumsal suskunluğumuz, bir kabullenişin sonucu mudur yoksa farklı bir nedeni mi vardır sessizliğimizin?
“Zengin, ahlaksız ve güçlü” insanlara dizi karakteri bile olsalar, tepki göstermemiz, sesimizi yükseltebilmemiz için yeni Münevver’ler mi kurban vermemiz gerekir?
Sorular da uzar, ihtimaller de…
Küçük sırlar bir an önce yayından kalkmalı ve bu ülkenin en utanç verici sırrı olarak tarihe gömülmelidir.
Yoksa küçük sırlarından utanacağımız kişiler, pek yakında kendi evimizden, kendi çocuklarımızın arasından çıkacak.
Semanur Sönmez Yaman
kadinnews.com