Kopan uzuvlar tekrar çıkacak
Bilim adamlarının yaptığı araştarmalar sayesinde vücuttan kopan uzuvlarının tekrar çıkması sağlanabilecek
Vücuttaki kaybedilmiş uzuvların ve hatta zarar görmüş beynin bile yeniden gelişmesi mümkün olabilir. Bilim insanları, bunun gerçekleşmesine engel olan bir geni keşfetti.
Üstteki iki fotoğraf, farenin kulağındaki deliğin beş ve 35 gündeki iyileşme sürecini gösteriyor. Alttaki iki fotoğraf ise p21 geni olmaksızın iyileşmeyi gösteriyor.
Araştırmacılar p21 adlı genin, kopan ya da kesilen uzvun yerine yenisinin çıkmasını çıkmasını engellediği belirtiliyor.
Philadelphia'daki Wistar Enstitüsü'nden araştırmacılar, p21'in devre dışı bırakılmasıyla, bazı hayvanlarda bulunan mucizevi iyileşme sürecinin insan vücudunda da işleyebileceği görüşünde.
p21 geni çıkarılmış fareleri gözlemleyen uzmanlar, organlarda kendini yenileme işlevinin ortaya çıktığını keşfetti. Bu genin etkisizleştirilmesiyle teorik olarak insanların da kaybettikleri uzuvlarına yeniden kavuşması mümkün olabilir.
Şerit solucanlar, süngerler ve semenderler gibi bazı hayvanlar vücutlarının kopan parçalarını yeniden üretme yeteneğine sahip.
Memeliler yaralanan ya da kesilen uzuvlarını yara dokusu oluşturarak iyileştiriyorlar. Kayıp uzuvlarını yeniden üretebilen çift yaşamlılar (hem karada hem denizde yaşayabilen hayvanlar) ilk adım olarak “blastema” denen bir doku geliştiriyorlar. Bu doku yitirilen uzuvdaki ve çevresindeki dokularda yeralan hücreleri topluyor ve yetişkin hücreleri başkalaşma yetisine sahip kök hücre ya da benzerlerine dönüştürüyor. Bu hücrelerde hızla uzvu yeniden üretecek hücre tiplerine farklılaşıyor.
Araştırmanın öncüsü Profesör Ellen Haber-Katz ile ekibi, 1996'da MRL fareleri denen bir türle deney yürütürken fareleri tanımak için kulaklarında işaret delikleri açtı. Ama birkaç hafta sonra bu deliklerin hiçbir iz bırakmadan kapandığı görülmüş. Araştırmalar, bir hücre döngü düzenleyicisi olan p21 geninin MRL farelerinin kulaklarında sürekli olarak pasif durumda kaldığı belirlenmiş.
Hücre bölünmesini yöneten ve bir tümör baskılayıcı olan p53 geni, aynı zamanda p21’in etkinleşip etkinleşmeyeceğini de belirliyor. Normal hücrelerde p21, DNA’nın hasar görmesi halinde frene basarak hücrelerin bölünmesini durdurarak kanserleşmeleri olasılığını engelliyor. p21 geni taşımayan farelerdeyse, DNA hasarı artsa da kanserleşme artmıyor.
MRL farelerinde, DNA hasar gördüğünde devreye girip hücrelerin intiharını sağlayan apoptoz sürecinin arttığı gözlenmiş. Uzuvlarını yenileyebilen hayvanlarda da olan farklı bir şey değil. Bu canlılarda yenilenebilen hücrelerin sayısıyla, apoptozun yüksek düzeyde seyretmesi sayesinde hücreler hızla çoğalıyor, ama kontrolden çıkıp kanserleşmiyorlar.
Profesör Ellen Heber-Katz, "Bir uzvunu kaybetmiş semendere çok benzer bir şekilde bu fareler de bir bir iz kalmaksızın kaybedilen ya da zarar gören dokunun yerine sağlıklı olanı koyacaklar. Bu bulguların yan etkilerini anlamada henüz başlangıç aşamasında olsak da, bir gün insanlarda p21 genini geçici olarak devre dışı bırakarak iyişleşmeyi hızlandırabileceğiz. Normal hücrelerde p21, DNA sarar gördüğünde hücrelerin bölünmelerini ya da potansiyel olarak kanserli hale gelmesini önleyerek, hücre döngüsünü engellemek üzere fren işlevi görüyor. Gelecekte iyileşme süreci sırasında ve sadece yaralı bölgede p21'in kısa süreli devre dışı bırakılarak gerçekleştirilebilecek bir tedavinin bulunacağını öngörüyoruz. Bölgesel olarak ilaç uygulamasıyla bu süreç desteklenebilir ve yan etkiler en aza indirilebilir" diyor.