Komutan tekkede zikir yönetiyor!
Hayır, hayır, kimse devrim yapmadı. Burası Türkiye değil elbette. Nasıl Türkiye olsun. Türkiye'nin yüzde 99'u müslüman!
Bosna, müslümanların yüreğinde bambaşka bir coğrafyadır. Avrupa’da adeta yetim kalmış bir evlattır. Hep ilgi bekler, şefkat bekler. Aksi halde, bize ait olmaktan çıkacaktır sanki. İlgiyi daha da fazla hak etmek için adeta, insanlarında bir kardeşlik ateşi vardır. Boşnak olduklarına vurgu yapmadan müslüman olduklarını söylerler samimi bir gülümsemeyle. İslam’ın o güzel tabiatından kaynaklanan kardeşliği güzelce yaşamaktadırlar. Yüreklerinden kopup gelen bir samimiyetle.
Fotoğrafları büyütmek için üzerini tıklayınız |
Savaşta önemli bir rol oynadı İgman Dağı
İnsanları kadar coğrafyası da güzeldir Bosna’nın. Köyleri, sanki Doğu Karadeniz’den kopup gelmiştir. Ormanlarında kaybolmamak imkânsız gibidir. Bosna’ya gidip de suyundan içmemek, Bosna’yı yaşamamış olmak anlamına gelir. Bize ait bu ormanlar da, o buz gibi sular da. Sahip çıkmamız gereken binlerce güzel yerden sadece bir tanesidir Bosna. O kadar çok güzel mekânımız var ki aslında. Yeter ki merak eyleyip biraz araştırıverelim. Bu sefer sizlere İgman Dağı’ndan bahsedeceğiz.
İgman, Saraybosna'nın düzlüğüne tepeden bakan en yüksek ve ihtişamlı dağ (1502 m) olarak tanınıyor. İlk defa 1984 yılında gerçekleştirilen kış olimpiyatlarının ilk ev sahibi aynı zamanda. Saraybosna’nın su yatağı olarak da hafızalara işlenmiş durumda. Bunların dışında İgman’ın bir özelliği daha var: Üç yıl süren Saraybosna kuşatmasında müslüman Boşnaklar dış dünya ile bağlantılarını buradan kurdular.
Koşacaktın, başka çare yoktu
Avrupa’nın orta yerinde 3,5 yıl süren; çocuk, genç, yaşlı demeden herkesin öldürüldüğü Bosna Savaşı’nı bilirsiniz. Bu operasyonun bir parçası da ‘sniper’lar tarafından gerçekleştirildi. Vazifelerinin birkaç günlük bölümünü hakkıyla yerine getirdiler burada, İgman Dağı’nda. Savaş boyunca 250 kişinin canına sadece bu ‘sniper’lar kıydı. Birçok yerde konuşlanmışlardı ve bu yerlerden bir tanesi de İgman’dı. Türkçe’de ‘keşkin nişancı’ diyoruz biz bu katillere. Bir ellerinde rakıları, bir ellerinde silahlarıyla insan avladılar Sırp katiller. Vicdansızdılar.
Silahlarının o öldürücü kurşunlarından kurtulmanın tek yolu koşmaktı. Boşnakların yapabileceği tek şey buydu, evet. Yaşlı da olsan, küçük bir bebe de olsan dünyanın acımasızlığını anlayamayan; koşacaktın. Hayatta kalmak için tek çare buydu çünkü.
Orada o zikirde olmayı kim istemez!
Orada sürekli duramadı tabii keskin katiller. Başka başka yerlerde de konuşlanmışlardı fakat bir süre sonra İgman Dağı’ndaki rahatları bozulur ve savaş boyunca müslüman Boşnaklar’da kalır bu güzel dağ. 5 Ağustos’ta tekrar müslümanlara geçen dağ, Bosna’da unutulmamış durumda, ne mutlu! O günden bu yana dağın zirvesindeki camide akşam namazı kılınıyor ve hemen yanında bulunan tekkeye geçiliyor. Zikirler ve marşlarla o günleri yâd ediyorlar. Bu programları organize eden kişinin, bu dağın komutanı olan Halil Brizina olması olayı daha da anlamlı hale getiriyor. Askerî üniformalarıyla katılan askerler de marşlara ve ilahilere eşlik ediyorlar. Beyaz başlık üzerine yeşil sarık saranlar, oranın ileri gelenleri. Yeni gelenler ise taktıkları sade fes ile tanınmakta.
Bu güzel mekândan haberimiz nasıl oldu? Akif Emre’nin (10 Ağustos 2010-Salı) Yeni Şafak’taki köşe yazısında okuduk, merak eyledik. Kendisi ile daha yazıyı yazmadan önce, Bosna'da iken mini bir söyleşi yaptık.
Selamün aleyküm abi, Bosna’dasın. Nasıldı gençler?
Çok iyi. Az önce İgman Dağı’nın zirvesinde ormanın içindeki tekkede zikre katıldık.
Dağın zirvesinde hem de!
Bir cami var orada, bir de tekke.
Ne tekkesi? Bektaşi mi?
Yok. Sahih bir tekke. Eski komutanlardan biri şeyhi.
Cehri zikir değil mi?
Evet.
İlahi söylediler mi?
Evet. Mevlit ve ilahi, zikir.
İlahilerin dili?
Boşnakça. Türkçe de söylendi.
Orada Türkçe ilahi duymak nasıl bir duygu abi? İçinizde şoven birşeyler kıpırdıyor mu? Kendinizi İsmet Özelleşir gibi hissediyor musunuz üç beş saniye de olsa?
Şovenlik değil. Başka bir şey.
Nasıl bir şey?
Dönünce anlatayım bunu. İgman Cephesi’nin Sırplar’dan geri alınmasının anısına yapılan bir zikir, dağın başında ormanda bir tekkede. Savaşın kaderini değiştiren komutan şu an şeyh: Halil Brzina. Kadiri ve Nakşi sanırım. İgman Dağı’nı savunan 7. tugayın komutanı idi kendisi. Zikre katılan, ilahi ve Kur’an okuyanların arasında rütbeli askerler de vardı.
Kaç kişi yaklaşık vardı zikirde?
30 km yolu aşıp dağ başına gelenler, kadınlarla birlikte, 200-300 kişi vardı.
Görüntü var mı elinizde?
Resim çektim.
Bir de gençlerle bir konferansınız oldu herhalde? O nasıl geçti?
Gayet canlıydı.
Konferansta konu genel olarak neydi?
“Avrupa Kimliği ve Öteki Olarak İslam”. Bir de Balkanlar’da Osmanlı üzerine, “Osmanlı Medeniyeti ve Balkanlar” konusunda bir konuşma yaptım.
Teşekkürler vaktinizi aldık.
İgman Dağı'ndaki tekkede yapılan zikir ve mevlitten cep telefonuyla çekilen görüntüler |
Esad Eseoğlu ve Asım Gültekin - dunyabizim.com