Klimadaki bakteri tehlikesine dikkat
Klima hasta ediyor !
Yaz aylarında serinlemek için kullanılan klimalar, lejyoner hastalığına yol açan bakterinin ortama girmesini sağlayarak yaygın kas, karın ve baş ağrısı, ateş, kuru öksürük, ishal, kusma ve bulantıya yol açabiliyor. Bakteri, hastaların yüzde 20'sinde sinir sistemi bulguları, ajitasyon, konsantrasyon bozuklukları hatta komaya neden olabiliyor.
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Numan Numanoğlu, yaptığı açıklamada, sıcak havanın bunaltıcı etkisinin klimalar sayesinde azaldığını ancak sağlık açısından riskleri beraberinde getirdiğini söyledi.
Riski azaltmak için klima seçiminin iyi yapılması gerektiğinin altını çizen Numanoğlu, ev tipi split klimaların mekandaki havayı alıp sıcaklığını düşürerek tekrar ortama geri verdiğini; dışardan temiz hava almadığını belirtti.
Numanoğlu, merkezi klimaların da çoklu mekanlardaki ortamlardan emilen havanın merkez ünitede ısı ve neminin değiştirilerek kanallar vasıtasıyla tekrar ortama gönderilmesi prensibiyle çalıştığını anlattı. Bu tip ürünlerde kanallar boyunca, üfleme ağızlarındaki filtrelerde ve suyun açıkta soğutulduğu bölgelerde nemlenme ve açık ortama maruz kalınma gibi nedenlere bağlı bakteri, küf gibi istenmeyen ajanların ortama taşınma riski bulunduğunun altını çizen Numanoğlu, plazma filtrasyon sistemine sahip klimalarda ise yüksek gerilim yardımıyla sigara, kötü koku, bakteri gibi istenmeyen ajanların parçalanarak havanın temizlenmesini sağlayabildiğini ifade ederek, bir başka tip klimanın da ortam havasını soğutmak üzere emerken havanın içindeki nemi alarak dışarı ortama tahliye ettiğini belirtti. Bu şekilde fazla nem alınmasının da bazı rahatsızlıkları tetikleyebileceğine işaret eden Numanoğlu, yeni nesil bireysel klimalarda nem oranını konfor şartlarında tutmak için gerektiğinde soğutma gücünü ayarlayan fonksiyonlar bulunduğunu dile getirdi.
Klima, burun tıkanıklığı, boğaz ve alt solunum yolu problemlerinden sorumlu
Numanoğlu, klimanın üflediği soğuk hava ile burun içindeki konka adı verilen yapının şiştiğini ve burun tıkanıklığına yol açtığını ifade ederek, "Sağlık için ideal olan burun solunumu yerine ağız solunumu yapmak, çeşitli boğaz ve alt solunum yolu problemlerine yol açabilir" dedi.
Alerjik nezleli ve astımlı hastaların klimalı ortama girerek ani ısı ve nem değişimine maruz kaldıklarında, hasta olmayan kişilere oranla daha fazla burun tıkanıklığı, burun akıntısı veya gözlerde yanma ve kaşıntı gibi sorunlarla karşı karşıya kalabildiğini belirten Numanoğlu, kronik sinüzitli hastalarda da benzer mekanizmalarla belirtilerde artma görülebildiğini ve klima havasına doğrudan maruz kalan kişilerde ise yüz felci, kas tutulması ve ağrı oluşabildiğini söyledi.
Klimada kronik akciğer hastalığı riski
Numanoğlu, klima ateşi diye isimlendiren sağlık sorununda hastalığın, mikroplarla kirlenmiş klima veya nemlendirme sistemlerine maruz kalındıktan birkaç saat sonra ortaya çıktığını aktardı. Belirtilerin ortaya çıkmasının 12 saati de bulabildiğini ifade eden Numanoğlu, şunları kaydetti:
"Şikayetler, genellikle hafta başında tatil veya dönüş günlerinde görülür. Uzun bir süre kullanılmayan klimalar ilk çalıştığında su depoları ya da filtrelerinde aşırı çoğalan alerjenler nedeniyle belirtiler daha fazladır.
Hastalarda ateş, titreme, kas ve eklem ağrıları, yorgunluk, halsizlik gibi gribi hatırlatan şikayetler vardır. İşyerine geldikten birkaç saat sonra başlayan belirtiler, akşama doğru şiddetlenir ve gece eve döndükten sonra devam eder. Hastaların çoğu ortamdan uzaklaşınca 24-48 saat içinde tamamen düzelir. Eğer klima ve nemlendiricilerin yaydığı alerjenlere bağlı bu durum uzun süre devam ederse, akciğer hastalığı kronikleşebilir."
Lejyoner hastalığına da açıyor
Numanoğlu, klimaya bağlı bir başka sorunun da lejyoner hastalığı olduğunu belirterek, bunun grip benzeri tabloyla karakterli Pontiac ateşi ve ciddi zatüreyle seyreden iki formu bulunduğunu anlattı. Hastalığın dünyada ilk kez 1976'da Pensilvanya lejyonerlerinin yaptıkları bir toplantıda bulunan kişilerde görüldüğünü ve toplantı salonundaki havalandırma sisteminden kaynaklandığının anlaşıldığını belirten Numanoğlu, hastalığa "Legionella Pneumophilia" bakterisinin neden olduğunu bildirdi. Numanoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu bakteri, klimaların filtre sistemlerinde, uygun nem ve ısıda kolonize olmakta ve buradan ortam havasına dağılmaktadır. Sıklıkla otel ve hastanelerden kaynaklanan salgınlar yapar. Ancak tek tek vakalar da görülür. İnsandan insana bulaştığı görülmemiştir. Dolayısıyla, klimatize büyük otel ve iş yerlerinde çalışanlar, havalandırma işçileri ve sağlık personeli riskli gruplardır.
Bakteri; şeker hastaları, alkolikler, yaşlılar ve bebekler, kortizon tedavisi altında olanlar, kemoterapi görenler, böbrek yetersizliği ve kronik akciğer hastalıklarına sahip kişilerde ve sigara içenlerde daha kolay hastalık oluşturur. Hastalarda, yaygın kas ağrıları, baş ağrısı, halsizlik, ateş, huzursuzluk vardır. İlk iki günde yoğun olmak üzere kuru öksürük görülür. Bulantı, kusma, ishal, karın ağrısı gibi sindirim sistemi bulguları olabilir. Hastaların yüzde 20'sinde sinir sistemi bulguları, ajitasyon, konsantrasyon bozuklukları hatta koma görülebilir. Bu yakınmalarla başka kliniklerde tedavi edilen hastalarda akciğer filmi çekilince pnomoni tanısı konur. Uygun zamanda ve dozda kullanılan antibiyotiklerle hastalığın iyileşmesi tamdır."
Her yıl teknik ve dezenfeksiyon bakımı yapılmalı
Numanoğlu, klima kullanımına bağlı hastalıklardan korunmak için havanın doğrudan vücuda gelmemesi için klimaların kanatçıklarının ayarlanması önerisinde bulunarak, cihazların her yıl teknik ve dezenfeksiyon bakımının ihmal edilmemesi gerektiğini vurguladı.
Klimaların iç ünitelerinde bulunan filtrelerin hijyenine özen gösterilmesi gerektiğinin de altını çizen Numanoğlu, ev ve bazı kullanım alanlarında ilkbahar ve sonbahar aylarında yılda 2 defa olmak üzere; ofis ve işyerleri gibi kalabalık ortamlarda ise 3 ayda bir filtrelerin temizlenmesi veya değiştirilmesi gerektiğine dikkati çekti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.