KILIÇDAROĞLU'NDAN BAŞBAKAN'A ÇOK SERT ELEŞTİRİ
Parti grubunda konuşan Kılıçdaroğlu Başbakan Erdoğan'a çok ağır bir eleştiride bulundu.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında Başbakan Erdoğan'a çok sert eleştirilerde bulundu. Kılıçdaroğlu, "Türkiye bir toplumsal çatışma ortamına sürükleniyor. Bunun sorumluluğu var benim sırtımda. Ben ne olacak diyorum memleketin bu hali beyefendinin umurunda değil. Şehitlerin sırtına binerek bu ülkede sen cumhurbaşkanı olamazsın. Hem içeride hem de dışarıda bela arıyor" dedi.
İşte Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satırbaşları;
Siyaset kurumunun temel görevi sorunları çözmektir. Her sorun kolay çözülen sorun değildir. Siyasetçinin görevi zor olan görevi çözmektir. Günlük sıcakların sorunların altında ezilen değil, sorunları önceden görüp çözüm üreten kişidir. Bizim ülkemizde de siyasetçinin sorumlulukları ve görevleri var. Siyaset çözümün adresi olmaktan çıkmışsa, siyaset kurumuna duyulan görev sıfırlanıyorsa o ülkede sorunlar çözülmez. Geldiğimiz nokta bu noktadır. En hayati sorunlarımız çözülmüyor. 30-35 yıldır bedel ödediğimiz sorun çözülmüyor. Şiddetin dilini kullanan siyasetçiler var. Onu buna kırdırarak siyaset yapılmaz. Toplumu bir arada nasıl tutabiliriz olmalı siyasetin dili.
17 şehidimize Allah’tan rahmet diliyoruz
2 gün önce 17 gencimizi toprağa verdik. Analar o çocukları hangi amaçlarla büyüttüler? Hangi umutları vardı? Askere gidecek gelecek, evlendireceğim, torunlarım olacak beklentileri vardı.
17 şehidimize Allah’tan rahmet diliyoruz. Neredeyse her grup toplantısında başsağlığı dileklerimiz var. Samimi söylüyorum benim vicdanım yoruldu. Bir toplum bu kadar büyük acıları yaşamamalı. Bunun sorumlusu bu ülkeyi yönetenlerdir. Neredeyse Türkiye’nin her ilinden, ilçesinden feryatlar yükseliyor.
Adım gibi eminim, bu kavganın kazananı olmaz. Kardeş kanının döküldüğü bir yerde kimse başarıya ulaşamaz. Yeni bir anlayışa, iklime, yönetime ihtiyacımız var. Kavgasız, tasasız bir ülkeye ihtiyacım var benim. Biz bu lanet çemberinden ne zaman kurtulacağız?
Suriye’de, Irak’ta, Afrika’da, Balkanlar’da gördük. İnsanlar ağır bedeller ödediler. O bedellerin ödenmesinin karşılığında belki biraz demokrasi elde edildi. Ama o ağır bedeller ödenmemeliydi. Viran şehirler görürsünüz. Biz bu sorunu şiddete bel bağlamadan çözmek zorundayız. Bizim tarihi tecrübemiz şudur. Sakın ola ki gençler, terör örgütünün tuzağına düşmeyin. Bu ülke hepimize yeter. Bu ülkede kardeşçe yaşayabiliriz.
CİN ŞİŞEDEN ÇIKTI
Bazı kentlerden bugüne kadar görmediğimiz ağırlıkta sinyaller alıyoruz. Toplumsal çatışma süreci başlarsa sorumlusu hükümettir. Beylik laflar ediyoruz: Ezeceğiz, kıracağız, geçeceğiz… Analar ağlamasın diyoruz, barış diyoruz, herkesin çalışacağı Türkiye diyoruz. Cin şişeden çıktı. Hükümet hala cinin şişeden çıktığının farkında değil. Parlamento yeteri kadar bilgilendirilmiyor. Ne oluyor bu ülkede?
Barışı huzuru sağlayacak olan Parlamento’dur. İnsanlar konuşa konuşa anlaşır. Neden konuşmuyoruz? Neden birbirimizden nefret edeceğimiz bir süreci bu hükümet başlatıyor? Barış varken savaş neyimize?
30 yıldır çözülmeyen sorun var. Türkiye çözüm üretti mi? AKP hükümeti kuşatıcı bir çözüm üretemedi. Ortak aklı parlamentoda egemen kılamadı Bedelini anneler ödüyor. 17 şehidin cenazesine katıldık. Bir şehidin çocuğu annesinin karnında. Bu annenin çektiği acıya hangi yürek dayanır. Olaya daha fazla bakmak zorundayız. Elbette ki terörle mücadele edeceğiz. Ama halkla terörü ayırmak zorundayız. Aksi halde teröre su taşımak zorundayız. Devlet yönetmenin bir matematiği vardır.
Devlet, toplumun sağduyusuna güvenecek. Devlet her pahasına olursa olsun demez. Derse maliyeti ağır olur. Devlet kan davası gütmez, intikamcı olmaz, devletin asabı bozulmaz, devlet duygularının esiri olmaz. Devlet demek, soğuk, buz gibi akıl demektir. Devlet, duygusundan kopmaz ve koparılamaz. Devletin kararlı bir duruşu vardır. Devlet dediğiniz kurum sosyal bir kurumdur. Devleti yöneten siyasetçi bu duygulara sahipse o zaman barışı sağlarsınız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.