Kılıçdaroğlu: "Sürece destek vermememizin 4 nedeni"
Çözüm sürecine destek vermediği için kamuoyu tarafından eleştirilen Kılıçdaroğlu, bu davranışının nedenini açıkladı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Çözüm Süreci konusunda AK Parti'yi eleştirdi ve neden sürece destek vermediklerini anlatıyor.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, çözüm sürecine ilişkin yaptığı değerlendirmede, "Süreç , PKK'nın değil, hükümetin belirleyeceği kapsayıcı bir yöntemle yürütülmelidir. PKK, koşulsuz olarak silahlarını teslim edip, her türlü eylemden vazgeçtiğini bildirmelidir." dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul'da gazetelerin genel yayın yönetmenleri ile bir araya geldi. Kahvaltılı toplantıda, çözüm sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kılıçdaroğlu kaygılarını dile getirdi. Hükümetin çözüm sürecinde nasıl bir yol izlemesi gerektiğini detaylı bir şekilde anlatan Kılıçdaroğlu, silahların gölgesi altında pazarlıklar yapıldığını savundu. Bu pazarlıkların saygın bir hukuk devletine yakışmayacağını söyleyen Kılıçdaroğlu, 12 madde halinde hazırlanan kaygılarını gazetecilere okudu.
Kürt sorununu eksik demokrasi, hak ihlalleri ve eşitsizlikten kaynaklandığını anlatan Kılıçdaroğlu, "Öncelikli görev bu sorunu ortadan kaldırmak ve bireysel hak ve özgürlüklerin önünü açarak vatandaşların huzur refah ve mutluğunu sağlamaktır. Demokrasi ve özgürlükleri genişletirseniz bu sorunu ortadan kaldırırsınız." şeklinde konuştu.
CHP'nin çözüm sürecine ilişkin tutumunu açıklayan Kılıçdaroğlu, "Türkiye'nin en temel sorunu olan terörün bitirilmesi ve Kürt sorunun barışçıl yollarla çözülmesine ilişkin halkın beklentilerinin CHP tümüyle arkasındadır." ifadelerini kullandı.
Çözüm sürecine ilişkin kaygıları da dile getiren Kılıçdaroğlu, bu kaygılardan bazılarını şöyle sıraladı: "AKP çözüm stratejisi konusunda TBMM'ye bilgi vermedi. Halkımızı kandıracağı yönünde şüphelerimiz var. Meclis'in çatısı altındaki siyasi partiler yerine Öcalan'ı muhatap almıştır. PKK'ya geri dönülmez bir meşruiyet kazandırırken, Öcalan'ı da Türkiye'nin resmi muhatabı haline getirmiştir. Uluslar arası kuruluşların PKK'yı terör örgütü kabul etmelerinin gerekçelerini ortadan kaldırmıştır. Silahların gölgesi altında yapılan pazarlıklar saygın bir hukuk devletine yakışmaz. PKK'nın koşulsuz olarak silahlarını teslim etmesi ve her türlü eylemden vazgeçtiğini bildirmezsi gerekir. Öcalan, Kandil bundan özenle kaçınmaktadır. Diğer bir deyişle PKK terör seçeneğini mahfuz tutmakta, bu da çözüm yönünde atılacak adımların silahların gölgesinde verilen tavizler olarak anlaşılmasına neden olacaktır."
Biz olsaydık çözüm sürecini şöyle yürütürdük;
Kürt meselesi ve Terör her kesimi ilgilendiren bir sorundur.
Ülkenin yasalarına göre yürütürdük
PKK'nın belirlediği şartlarda değil meclisin içinde olduğu bir şekilde
Kandilin ve Öcalanın isteğine göre değil
Halkmızın onaylamayacağı hiç bir şeye pazarlık yapmazdık.
Süreç, Öcalanın belirlediği yola göre devam etmektedir. Öcalan'ın vurguladığı kollektif haklar toplumsal ayrışmanın habercisidir. Gelişmeler, Ortadoğu'da orta vadede yeni savaşların habercisidir.
İşin özü demokrasi ve özgürlüklerdir, biz bunu tüm Türkiye için istiyoruz.
PKK, terör 12 Eylül'ün eseridir. Eğer demokrasi, barış istiyorsanız yüzde 10 seçim barajını kaldıralım. Siyasi partiler yasasını değiştirelim. Kim getirdi 12 Eylül darbeler komisyonu neden değişitirmiyoruz?
Barışı sağlayalım kalıcı olsun. Hak kısıklanmaktadır.
Basının özgür olmadığını hepimiz biliyoruz. Basın özgür değilse halkın haber alma hakkı kısıklanıyor. Siyasi partiler halkın önüne çıkıp and içsinler. Başbakanın isteğine göre bir yazarın işine son mu verilir. Basına karışmayın özgürce istediklerini yazsınlar. Hakların kısıklandığı bir ortamda özgürlük olmaz.
Özel yetkili mahkemeler demokrasinin kamburudur kaldırılsın. 8 Milletvekili hala tutuklu, bu bir ayıptır.
Ajanslar
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.