Türk Solu Dergisi’nde Soner Yalçın’ın tutuklanmasının ardından geçtiğimiz Mart ayında yayınlanan bir yazıdan alıntılar aktaracağız.

Yazının sahibi Ulusal Parti Genel Başkanı Gökçe Fırat.

Soner Yalçın ve Perinçek tayfası yakından tanır Gökçe Fırat’ı.
O kadar yakın ki, İşçi Partisi’nin Gençlik Kollarının kurucusudur ve daha sonra Merkez Komiteye kadar yükselebilmiş bir isimdir.

Bir süre sonra kavgalı bir şekilde İşçi Partisi’nden ayrıldı ve Türk Solu Grubu’nu kurdu.
Ayrılış gerekçesini “Doğu Perinçek etrafına açıklayamayacağı pek çok şeyi olan bir insan” sözleriyle anlatıyor.

İçinden çıktığı o yapıya karşı olan öfkesini her fırsatta dile getiriyor.
Aynı zamanda Ergenekon operasyonlarına, Kürtlerin zenginleşmesine ve muhafazakar insanların önemli noktalara gelmesine de karşı.
Klasik bir ulusalcı yani.

Ama Ergenekon operasyonlarına karşıtlığı, Perinçek ve Soner’e olan düşmanlığından bir şey kaybettirmiyor.

Eski dostlarının derin bağlantılarını her fırsatta ortaya döküyor.
Mart ayında kaleme aldığı “Amerikan elçisi neden Soner'i destekliyor?” başlıklı yazısında Soner Yalçın ve ona arka çıkan CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili çok ilginç iddialar öne sürüyor.

Fırat’ın yazısındaki satır başları ve soruları şöyle:

• Ergenekon tertibi dört yıla yakın bir zamandır sürüyor. Bugüne kadar pek çok subay ve gazeteci tutuklandı. Genel olarak da ABD ve AB tüm bu süreç içinde tertibin arkasında yer aldılar. Peki ne oldu da son bir ayda özellikle ABD birdenbire Ergenekon tertibine karşı tavır almaya başladı?

• Bu soruyu ilk sorduğumuz an Soner Yalçın'ın tutuklandığı andı. Bugüne kadar hiç kimse için en ufak bir açıklama yapmayan Amerikan Büyükelçisi Soner Yalçın için bir açıklama yaptı ve endişelerini dile getirdi.

• Sözde sol ve ulusal bir çizgi izleyen Oda Tv ve Soner Yalçın'ın ABD elçiliği tarafından neden desteklendiği ilk soru işaretidir. Sahi neden Amerikan büyükelçisi Türkiye'de bir ulusalcı gazeteciyi desteklemişti? Soner Yalçın ile ABD arasında ne tür bir ilişki vardı?

• Hemen ardından Oda Tv'ye yönelik ikinci operasyonu tekrar hatırlayalım. Oda Tv muhabiri İklim Bayraktar gözaltına alındı. Sonrasında CHP içinde Deniz Baykal'a yönelik ikinci bir tertip girişimi ortaya çıktı.

• Baykal'a yönelik komplodan hemen sonra Kemal Kılıçdaroğlu önce İklim Bayraktar'la ilişkiyi reddetti. Ama görüşmeler kayıt altındaydı. Çok daha önemlisi Kılıçdaroğlu Oda Tv ve Soner Yalçın ile işbirliği içinde olduğunu inkar etti. Fakat unuttuğu birşey vardı, Soner Yalçın gözaltına alındığı gün Kemal Kılıçdaroğlu Soner Yalçın'a destek mesajı yayınlamış ve direnmesini söylemişti.

• Anlaşılan Kemal Kılıçdaroğlu, Gürsel Tekin ve Oda Tv arasında bir birliktelik vardır. Ama bu birliktelik muhtemelen kullandıkları istihbarat elemanı İklim Hanım'ın çözülmesi ile ortaya çıkmıştır.

• Komplo içinde komplo söz konusudur ve komplocular faka basmıştır. Peki ne için komplo ve kime karşı komplo?

• Şimdi kimileri utanmadan asıl komplonun Kılıçdaroğlu'na kurulduğunu iddia edebiliyor. İnsanda biraz utanma olmalı. Kılıçdaroğlu'nun adi bir komplodan sonra CHP'ye genel başkan olduğunu kim inkar edebilir? Bunu içine sindiren adamın karakteri nasıldır?

• Ama daha ötesi, ilk kaset komplosunda da bu işin içinde Kılıçdaroğlu'nun olmadığını iddia etmek için Kılıçdaroğlu ne kadar inandırıcı ve temizdir?

• Ve hemen başka bir soru yöneltelim: Kemal Kılıçdaroğlu, ortada kaset olayı bile yokken, tam bir yıl önce, kendine yakın hissettiği bir kişiye "1 yıl sonra CHP'ye genel başkan olacağım" derken neyi kastetmişti?

• CHP'de kongre ile mi başkan olmayı planlıyordu yoksa kaset olayını o günden biliyor ve başkanlığa mı hazırlanıyordu?

• Oda Tv'cilere ise başka bir soru soralım: Baykal'a kurulan komplolarda, Halk TV'yi almak için mi hareket ettiniz sadece? Yoksa yakın ilişkide olduğunuz marjinal bir parti ve liderinin hapisten çıkarılıp CHP listelerinden meclise sokulması için kimlerle ne tür pazarlıklara ve şantaj ilişkisine girdiniz?

Postmedya