Kılıçdaroğlu, CHP TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu
"Bu ülkenin en önemli kuruluşlarından bir tanesi MİT'tir. MİT, her Millli Güvenlik Kurulu toplantısına FETÖ ile ilgili rapor getirmedi mi? Getirdi. Okudun mu? Okudun. Gereğini yaptın mı? Yapmadın. 'Aldatıldık' diyor. Ne aldatılması?"
TBMM (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bu ülkenin en önemli kuruluşlarından bir tanesi MİT'tir. MİT, her Millli Güvenlik Kurulu toplantısına FETÖ ile ilgili rapor getirmedi mi? Getirdi. Okudun mu? Okudun. Gereğini yaptın mı? Yapmadın. 'Aldatıldık' diyor. Ne aldatılması. Eğer aldatıldıysan, bir terör örgütü devletin tepesindeki en önemli kişiyi aldatma kapasitesine sahipse senin o koltukta oturmaman lazım; oturduğun her dakika vatana ihanet ediyorsun." dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, devlet yönetiminde liyakatın önemine dikkati çekerek, Osmanlı Devleti'nin liyakat olmadığı için, rüşvet, yolsuzluk, adam kayırma olduğu için battığını söyledi.
Bunlar umursanmazsa devlette çürümeye yol açacağını ve çürümenin adım adım bütün alanlara yayılacağını belirten Kılıçdaroğlu, devleti yönetecek kişilerin işin uzmanlarıyla, sivil toplum örgütleriyle bir araya gelmesi gerektiğini ifade etti.
Devlet adamlarının, "Ben kandırıldım, beni kandırdılar." diyemeyeceğini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Ne demek kandırdılar? Sen devleti yönetiyorsun, çocuk değilsin. Devleti yönetmek farklı bir şeydir. Devleti yönetmek liyakatlı atamalara bağlıdır." diye konuştu.
"Kıdem tazminatını getireceğiz." dediklerinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın öve öve bitiremediğini, bu düzenlemeye Türk-İş, Hak-İş, DİSK'in, "Eğer yaparsanız meydanlara ineceğiz." diyerek karşı çıktıklarını anımsatan Kılıçdaroğlu, yine bu konuda ısrar edildiğini, işçilerin gayet net biçimde tavırlarını ortaya koyduğunu aktardı. Daha sonra Erdoğan'ın, "Bu şekliyle bu adımı atmak adil değil, doğru değil." demeye başladığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Niye düşünmedin, üç sendikaya sormadın? Soramazsınız. Çünkü kibri engel buna. Kibirli insanlar her şeyi ben bilirim der. Ne demek Türk-iş? İşçilerin sendikası. ‘Bu işçilerden sendika mı olur?’ der. Demiştir zaten. Egemen güçlerden birisi gelmiştir, talimat vermiştir, bizim çıkarımız bu kıdem tazminatının yok edilmesine bağlıdır demiştir. O da 'emredersiniz, biz bunu düzeltelim...' Dolayısıyla 'ben kandırıldım, ben aldandım, yanlış karar verdim...' Bunları söyleyen kişinin devlet yönetiminden ayrılması lazım." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 27 Şubat 2014'te, FETÖ'ye ilişkin, "Aldatılıyoruz, aldatıldık. Ben dahi aldatıldım.' dediğini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Sen çocuk muydun? Aldatıldım değil, sen bilerek yaptın. Bu ülkenin en önemli kuruluşlarından bir tanesi MİT'tir. MİT, her Millli Güvenlik Kurulu toplantısına FETÖ ile ilgili rapor getirmedi mi? Getirdi. Okudun mu? Okudun. Gereğini yaptın mı? Yapmadın. 'Aldatıldık' diyor. Ne aldatılması. Eğer aldatıldıysan, bir terör örgütü devletin tepesindeki en önemli kişiyi aldatma kapasitesine sahipse senin o koltukta oturmaman lazım; oturduğun her dakika vatana ihanet ediyorsun.
Bir yıl sonra 19 Mart 2015'te, Harp Akademileri Komutanlığına gitmiş, Balyoz ve Ergenekon davalarından söz ederek, 'Bu operasyonlarla şahsım başta olmak üzere tüm ülke yanlış yönlendirildi. Aldatıldık.' Ne demek tüm ülke. Balyoz, Ergenekon operasyonları yapılırken biz karşı çıktık. Silivri'de dönemin Genelkurmay Başkanını ziyaret ettik. Çıktığımda da 'Burası bir Nazi kampı gibi. Almanya'daki kamplar ne ise burada da aynı tablo var.' dedim. Eğer seni aldattılarsa, senin o koltukta ne işin var. Her gelen seni kandırıyor. Her gelenin kandırdığı adamdan devleti yöneten devlet adamı mı çıkar?
3 Ağustos 2016'da, darbe girişiminden sonra, 'Rabbim de milletim de bizi affetsin.' diyor. Peki, 251 şehidin kanı ne olacak? Sen Marmaris'te saklanırken 251 kişi meydanlarda hayatını verdi. Ne yüzünden? 'Beni kandırdılar...' Seni kandırmadılar. Bir ipte iki cambaz oynamaz demiştim. Cambazlardan birisi düştü, diğeri halen yerinde duruyor.
26 Eylül 2017'de şöyle bir açıklama yapıyor: 'Açıkçası biz son ana kadar Barzani'nin böyle yanlış düşüneceğine ihtimal vermiyorduk. Demek yanılmışız.' Her gelen seni yanıltmış ve adam halen koltuğunda oturuyor. İnsanda ar damarı olsa der ki, ben burayı bırakıyorum, ülkeye büyük zararlar verdim, 251 kişi hayatını kaybetti, ben devleti yönetemiyorum, en iyisi 'izzet ü ikbal ile devlet erkanından çekileceğim' diyeceksin. Demiyorsun.
20 Nisan 2017, 'Obama maalesef PYD ve YPG konusunda bizleri aldatmıştır.' Obama'ya gidip bütün iradeyi teslim eden kim? Obama'nın her dediğini yapan kim? Milletin çıkarlarını değil de Obama'nın çıkarlarını savunan kim? Bir de itiraf ediyor. 'Bizi aldatmıştır' diyor. Aldatır tabii. Çünkü senin iraden yok ki. Sen devlette liyakatı bitirdin, devleti yok ettin, devletin dibine dinamit koydun, her gelen seni aldatacak zaten.
18 Şubat 2018, 'Sayın Obama ile defalarca konuştum. Ama hep aldatıldık. Bir değil, iki değil, üç değil hep aldatıldık.' Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hep aldatılan bir cumhurbaşkanı gelmiş mi? Türkiye Cumhuriyeti tarihinde egemen güçlerin talimatını koşulsuz yerine getiren bir başbakan, bir bakan, bir cumhurbaşkanı gelmiş mi? Beni üzen de şu: 'Erdoğan çok kararlı.' 'Erdoğan dünyaya meydan okuyor.' 'Erdoğan şunu yapıyor, bunu yapıyor.' Erdoğan egemen güçlerin talimatını yerine getiriyor. Erdoğan'ın iradesi yok. Erdoğan, kim güçlüyse onun önünde esas duruşa geçen kişidir. Bakmayın böyle hava atmasına. Kendi ifadeleri. Hiçbir cümle bana ait değil, kendi cümleleri. Bunları da vatandaşlara anlatın. Öyle ortalıkta kahraman gibi gezmeye hakkı yok. Herkesin aldattığı, herkesin kendi taleplerini onun üzerinden Türkiye'de gerçekleştirdiği bir adamdır."
- "Sendikalara da soruyorum: Niye sesiniz çıkmıyor?"
Türkiye'nin en temel sorunlarından birisinin işsizlik olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, pandemi sürecinde esnafın büyük sıkıntılar çektiğini dile getirdi. Kılıçdaroğlu, AK Parti'ye en büyük desteği veren esnafın, pandemi sürecinde en büyük mağduriyeti yaşadığını, gerçeği gördüğünü söyledi.
TBMM'ye getirilen mini istihdam paketiyle ücretsiz iznin bir yıla çıkarılacağını, ücretsiz izne çıkana da aylık bin 168 lira ödeneceğini dile getiren Kılıçdaroğlu, bu parayla ev kirasının mı, elektrik, su, doğalgaz parasının mı, çocuğun okul masrafının mı ödeneceğini sordu. Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Bunlarda vicdan yok. Bari asgari ücret ödeyin. Bin 168 lira ile ne yapacaklar? Bu adam yeni bir iş arayamayacak. İyi bir iş bulsa işinden ayrılamayacak. Çünkü işsiz değil. İstifa etse kıdem tazminatı, ihbar tazminatı alamayacak. 50 bin dolarlık çanta ile hava atanlar, dönüp vatandaşa diyor ki, sana bir yıl ücretsiz veriyorum, bak bir de kıyak yapıyorum sana, bin 168 lira veriyorum, günlük 39 lira, krallar gibi yaşa... Neresi sosyal devlet? Sendikalara da soruyorum: Niye sesiniz çıkmıyor? Kıdem tazminatında çıkıyor, bunda da çıksın. Sendika başkanları da ayda bin 168 lira alsınlar. Bakalım ev kiraları nasıl ödeniyor."
Kılıçdaroğlu, ücretsiz izne çıkarılan, aylık bin 168 liraya mahkum edilen 1 milyon 100 bin işçinin "Neden ben bu durumdayım? Neden ben bin 168 liraya mahkum edildim?" diye sorması gerektiğini söyledi. Türkiye'de paranın olduğunu ancak bu paranın Londra'daki tefecilere gittiğini savunan Kılıçdaroğlu, "Bu 1 milyon 100 bin kardeşime sesleniyorum, ülke zengin, bu ülkede para var ama egemen güçlerin taşeronluğunu yapan bir saray iktidarı olduğu için bütün kaynakları Londra'daki tefecilere tahsis ediyorlar." değerlendirmesini yaptı.
Erdoğan'ın bugün, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin iki yılını değerlendireceğini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Bin 168 liraya mahkum ettiğin 1 milyon 100 bin kişiye anlat bunları. Benim külahıma anlat bunları. Tek kişilik saray hükümeti ölü doğmuştur. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ölü doğmuştur. Ölüdür. Bir kişi için 83 milyon çalışıyor. Bir aile için 83 milyon çalışıyor. Sarayın beslemeleri için 83 milyon çalışıyor. Beşli çete için 83 milyon çalışıyor. Orta sınıf tamamen yok oldu." dedi.
- "15 Temmuz ile ilgili tören yaptılar, gazileri almadılar"
15 Temmuz şehitlerinin yakınları ile gazilerin haklarını aramaya devam ettiklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, dönemin başbakanı Binali Yıldırım'ın, 16 Ağustos 2016'da, darbe girişiminin sıcaklığı devam ederken, "O meydana inenler, tırnağı bile yaralanmışsa onlar da gazilik haklarından yararlanacak.' dediğini anımsatarak, "Yalan söylemede bunların eline kimse su dökemez. Bu kadar yalanı nasıl rahatlıkla söyleyebiliyorlar. Üstelik çıkıyor, milletin gözünün içine baka baka bunları söylüyor, nasıl olsa unutur diyor. Ama biz unutmayız. Bir söz verilmişse, o sözün gereği yerine getirilecektir." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Burada 15 Temmuz ile ilgili tören yaptılar, gazileri almadılar. Niçin? Ya birisi çıkar, 'Sayın Cumhurbaşkanı, bizim hakkımız ne oldu?' diye bir soru sorarsa ne olacak? Polis toparladı, hepsini aldı götürdü, gözaltına aldı. Erdoğan, şehit yakınlarını topluyor onlara yemek veriyor, 'Ortaya attıkları safsatalarla şehit yakınlarımızın ve gazilerimizin zihnini bulandırmaya çalışıyor...' diyor. Hangi zihni bulandırdık. Kampanyayı açan sensin, parayı toplayan sensin, bu paraların gazilere verileceğini taahhüt eden sensin. Sen parayı vermiyorsun, ben de parayı niye vermiyorsun diyorum. Bunu da sıkılmadan kalkıyorsun şehit ailelerine anlatıyorsun. (Erdoğan) devam ediyor, '15 Temmuz şehit yakınlarımız ile gazilerimizin ihtiyaçlarında kullanılmak üzere burada 340 milyon lira civarında bir yardım toplanmıştır. Sizlerden şehitlik nedir, şehadet nedir bilmeyen, emanete hürmet göstermeyen kifayetsizlere kulak asmamanızı bilhassa rica ediyorum.' diyor. Kılıçdaroğlu'nu dinlemeyin demek istiyor. Şehitlik nedir ben gayet iyi bilirim. Sen şehitliği para ile satamazsın. Şehitlik ayrı bir olaydır. Eline bayrağı alıp tankın altında hayatını kaybeden adam demokrasi şehididir. Sen nerdeydin? Marmaris'te saklanıyordun. Bir de sıkılmadan diyor ki, 'Ey Kılıçdaroğlu sen o havaalanından nasıl gittin?' Sorsana Hayati Yazıcı'ya, aynı uçaktaydık. O nasıl çıktıysa ben de öyle çıktım. Yürüyerek gittik. Arabayla gittik. Belediye başkanının evine gittik. Sen nerdeydin? 'Bu unvanların sorumluluğunu taşımakta zorlananlar elbette olabilir' diyor. Buradan da şehit yakınlarına açıkça hakaret ediyor. Şehitlik bir unvan değildir. Burası ticari firma mıdır? Şehitliğin kutsiyetini bilmiyor. Her şeyi para ile veriyor, para ile ölçüyor. Hiçbir şehit ailesi, bu onuru taşımakta zorlanmaz. Paraya el koyup, o parayı vermeyenler işte böyle zorlanıyor."
Şehit yakınları ile gaziler için toplanan paraların durumunu soran Kılıçdaroğlu, "Sizin yatacak yeriniz yok. Size cehennem bile lüks gelecek. Siz nasıl el koyarsınız şehidin parasına?" ifadesini kullandı.
Eski AK Parti Milletvekili Mehmet Metiner'e teşekkür etmek istediğini belirten Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Mehmet Metiner bir televizyon kanalında sunucuya soruyor: 'Hiç FETÖ'cü arkadaşınız olmadı mı?' Sunucu, 'hiçbiri ile arkadaşlığım olmadı' diyor. Aslında bu biraz soru işareti ama öyle cevap veriyor. Metiner buna biraz şaşırıyor, 'maşallah' diyor. 'Bizim cumhurbaşkanımızın oldu, sabah akşam oturdular, getirdikleri listeyi milletvekili de yaptılar. Bürokraside önemli yerlere de atadılar. Cumhurbaşkanımız bütün bu imkanları kendilerine açtı...' Teşekkür etmez misiniz? Teşekkür edersiniz. Doğru; yanlış bir şey söylemiyor. Erdoğan'ın bu ülke için nasıl bir felakete ortam hazırladığını artık hepimizin bilmesi lazım. Kendi günahlarını, kabahatlerini örtmek için tek buldukları yol, CHP'ye saldırmak. Bir şeyden emin olmanızı isterim; eğer bu ülkede hakkı, hukuku ve adaleti bir parti savunuyorsa, o partinin adı CHP'dir."
(Bitti)
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.