"KCK... Ama" Diyenlere Fena ÇAKTI
Delilleri görmeden KCK'dan tutuklanan Profesör'ü aklamaya çalışan liberallerle "zengin sağcılar"ı ve "KCK terör örgütüdür AMA " diyenleri yerden yere vuran bir analiz...
Son dönemde Türkiye'de bir akıl tutulması yaşanıyor. Ya da "aydın histerisi" de denilebilir. Zira bir kişinin ünvanı o kişiye sanki "suç işleme özgürlüğü" veriyor. Ergenekon operasyonlarında da bu yaşandı, şimdi KCK operasyonlarında da. "Bu komutan suç işler mi, bu öğretim üyesi bunu yapar mı, bu profesör böyle işlere girmez" şeklinde cümlelerle birilerine "suç imtiyazı" sağlamaya çalışılıyor.
Yeni Akit Yazarı Yener Dönmez, bugünkü yazısında terör örgütlerinin ideologlarına değindi. Dönmez ayrıca yeni "zengin sağcılar" diye nitelediği bazı yazarları Sırrı Süreyya karşısında susup oturdukları ve bir soruyu soramadıkları için eleştirdi...
İşte Yener Dönmez'in çok ses getirecek yazısı;
Türkiye’de bazı konularda demokrasinin “d”si bile yok, kimi konularda ise ipin ucunu dünyada görülmeyecek kadar kaçırmışız.
TERÖRİSTLERİN KENDİSİ KCK'YI İTİRAF EDİYOR
KCK, kendisini PKK’nın da üstünde bir yapılanma olarak tanımlamış, PKK’nın elebaşı Murat Karayılan KCK Yürütme Konseyi Başkanı olduğunu ilan etmiş, Avrupa’daki terörist Sabri Ok, “Eskiden her şey PKK’ydı, şimdi de her şey KCK” demiş, yani KCK’nın terörist bir yapılanma olduğu kendi kaynaklarından sabit ama yine de inanmayanlar var.
Mesela Hüseyin Yayman...
24 şehidin verildiği Çukurca saldırısı gecesinin sabahında NTV’ye telefonla bağlanıp, “Bunlar hep KCK operasyonları yüzünden oluyor” demişti.
Daha sonra PKK açıklama yaptı ve Çukurca saldırısının öldürülen 7 üst düzey PKK’lının intikamı için yapıldığını duyurdu.
Türkiye’nin en milliyetçi üniversitelerinden biri Gazi’de hoca olan Hüseyin Yayman, PKK’nın bile ötesinde KCK savunma hattı kurmuş vaziyette anlayacağınız. Neredeyse Kılıçdaroğlu’nun Ergenekon için söylediği gibi, “Yok böyle bir örgüt, varsa söyleyin gidip ben de üye olayım” diyecek.
Durumun vahametine bakın.
Aslında birini tanımak için çevresine bakmak lazım.
Kod Kemal’le düşüp kalkandan ne beklenir.
Dün yine Habertürk TV’de çıkmış, KCK operasyonlarına yüklendikçe yükleniyor.
İşi gücü, hocalığı, öğrencilerini bırakmış, kafayı KCK’ya takmış vaziyette. Sürekli “dido” diyen saplantılı reklam karakterleri gibi.
BDP’li olunca memlekette suç işleme özgürlüğü var sanki.
Bir hassasiyet bir hassasiyet.
KCK’nın kursunda çocukların uyuşturucu çekip molotof hazırlama görüntülerini üç gün önce televizyonlardan izlemedik sanki.
KCK İDDİANAMESİNİ NEDEN OKUMUYORSUNUZ?
KCK iddianamelerinde canlı bomba emirleri, eylem talimatları, vergi toplamalar, ceza kesmeler, sokak provokasyonları için malzeme temini, silah sevkiyatlarını okumadık sanki.
YA KCK'NIN ORTAYA ÇIKAN SES KAYITLARI
KCK’nın kadın yöneticisinin “Cumartesi annelerini polis panzerlerinin altına sürün, 3-4 tanesi ölürse çok iyi olur, kitle durdurulamaz hale gelir” dediği ses kaydını dinlemedik sanki...
BÜŞRA ERSANLI OLAYI
Şimdi KCK’nın başka üst düzey bir kadını, Prof. Büşra Ersanlı’sı tutuklanınca cümlesi birden kıyamet kopartıyor.
Sanki PKK/KCK okuma yazma bilmeyen dağdaki cahil cühela eliyle idare ediliyor.
KCK/PKK'NIN İDEOLOG TAKIMI
Farkında değil misiniz, yapı sürekli yeni söylemler, birimler, stratejiler geliştiriyor.
40 bin insanın canına malolmuş, milyarlarca doları yok etmiş, bir ülkenin enerjisini tekeline almış bir örgütten ve 30 yıllık süreçten bahsediyoruz.
Bu örgütün elbette ki ideolog takımı var.
KCK’nın son dalgası tam da bu ideolog takımına doğru ilerledi.
Ki bence müthiş isabetli oldu.
Ergenekon’da da aynısını yaşadık.
Sürekli operasyon birimleri tutuklanan Ergenekon’un gücü kırılamıyordu.
Ne zaman ki ideologları alındı, etkisi işte tam da o zaman kırıldı.
Herkes sırasını bekleyecek.
Şimdi sıra PKK/KCK’da.
İllegaliteye bulaşan hiçbir yapı artık Türkiye’de varlığını sürdüremez.
Gelelim bizim sağcı kardeşlere...
Mahalle baskısını asla kaldıramıyorlar.
Tepeden tırnağa kompleks.
KCK iddianamesinin zahmet edip kapağını kaldırmazlar, bütün entel dantel takımı Büşra Ersanlı’yı savununca, hemen iki arada bir derede cümlelerle onlar da savunmaya geçer.
Dün okuduk birkaçının Büşra güzellemelerini...
İstediğiniz kadar savunun.
Söz uçar geriye delil ve belgelerle Büşra Ersanlı’nın içerde olduğu gerçeği kalır.
Tıpkı diğerleri gibi.
Bir de sizin isabetsiz savunmalarınız.
Bir de Sırrı Süreyya Önder konusu var.
Adam, onlarca eylem emri vermiş, yüzlerce asker ve sivilin şehit olmasına sebep olmuş eli kanlı PKK’lı yöneticinin taziyesine gidiyor.
Önceki gün Başbakan Erdoğan’ın da gündeminde olan bu konuyu ilk olarak Ankara Haber Müdürümüz Fatih Akkaya ortaya çıkartıyor.
Sonra Sırrı, tereyağı gibi üste çıkıyor, bizim sağcılar da ekran karşısında cevap vermeye çalışıyorlar.
Cesareti göstereceğin zaman gösterme, ekranda “abicim” diye alttan al, ertesi gün köşende “Sırrı’nın ağzının payını niye vermedim” de.
Ekranda aslan gibi, “Sen sürekli insanlıktan özgürlükten bahsediyorsun, yüzlerce insanın ölüm emrini vermiş PKK’lı katil yöneticinin cenazesine nasıl gidersin” diye sorsana.
Sormazsın tabii.
Sormak için onun öldürttüklerinin acısını kendi oğlunu öldürtmüş gibi hissetmen lazım.
Sorun da burada ya, KCK’lılar serbest bırakılsın, şehirler savaş alanına dönsün, dağda kuzular ölsün.
Nasıl olsa toprağa düşen ne Hüseyin Yayman’ın evladı, ne de bizim yeni “zengin sağcıların” evlatları.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.