Katsayı bitti sırada türban var
28 Şubat sürecinin bir kalıntısı olan 'kat sayı' zulmü sonunda ortadan kalktı.Şimdi sıra başörtüsü konusuna geldi.
Ahmet Taşgetiren, Bugün gazetesinden yazdı...
Katsayı zulmü bitti, sıra başörtüsünde...
Şu katsayı meselesi...
1998'den bu yana, tam 11 yıldır, binlerce öğrencinin kollarını kanatlarını kesen uygulama.
28 Şubat mantığının, imam hatipleri yok etme planı çerçevesinde, bütün meslek liselerini giyotine veren projesi...
Gençleri apaçık bir adaletsizliğin tırpanı ile harcama ameliyesi...
Gençleri, daha 18 yaşında iken "Ben devleti öğrendim" demek zorunda bırakan ve onların zihinlerine "tırpancı devlet" izini kazıyan operasyon.
Başörtüsü yasağı ile birlikte, Türkiye'nin son 11 yılında dehşet verici bir gençlik kıyımına imza atan örtülü darbe icraatı.
İnsanlar bekledi durdu. Anneler, babalar, evlatlar...
-Başörtüsü yasağı ne zaman kalkacak?
-Katsayı zulmü ne zaman bitecek?
Savruldular.
Üniversite sınavlarında dereceye girdiler ama aldıkları puanlar, onlara hak ettikleri üniversitelere girme imkanı vermedi.
Katsayı tırpanı, aldı gitti puanları...
Kimi genç kızlar, üniversite sınavlarında dereceye girdiler.
Başlarını açmadıkları için, kendi ülkelerinde okuyamadılar.
Ya da peruklu bir hayata mahkum edildiler.
Böyle böyle yıllar geçti.
Bu süreçte sadece öğrenciler tırpan yemedi, bizzat okulların kendileri büyük yara aldı.
Meslek liseleri ve imam hatipler, adeta yaşama savaşı verdiler. İş dünyasının ara eleman ihtiyacı ve bunun için gerekli olan meslek lisesi eğitimi talepleri bile ilgi görmedi. İmam hatipler için bir ışık doğacak diye, tüm meslek liselilerin ufku kapalı tutuldu.
AK Parti 7 yıldır iktidarda.
Ona oy verenler, hep, biraz da bu katsayı zulmünü ortadan kaldırır, başörtüsü yasağına son verir ümidini taşıdılar.
Her demokratikleşme girişiminde bu zulmün kaldırılması ümidi doğdu.
AK Parti, bunun için uğraşmadı denemez.
Ama devletin bazı kurumlarına sinen 28 Şubat mantığı, zaman geldi halktan yüzde 47 oy almış bulunan bir iktidar partisini bile alaşağı etme hamlesini yaptı.
AK Parti, deyim yerindeyse ipten, yani kapanmanın eşiğinden döndü.
İmam hatip ve başörtüsüne dokunmak böylesine risk taşıyordu.
Ve 21 Temmuz 2009.
YÖK toplandı ve sorunu bitirdi.
Artık ne meslek liseli için ne normal liseli için katsayı yok.
İki kademeli bir sınav var ve genel nitelikteki birinci sınavı aşanlar, daha alan ağırlıklı ikinci kademe sınavlara girecekler ve tercih ettikleri alanın daha spesifik sorularını cevaplayabildikleri takdirde o alanda okuyacaklar.
Sınavsa sınav, eşitlikse eşitlik.
Zaten, katsayı zulmünde ısrar edenlerin dediği gibi, meslek liseli-İHL'li öğrenci başarılı olamayacaksa, başarılı olamayacak. Ama başarılı olanın önü açık olacak. Yani uçabilecek olanların kanatlarını kesmeyeceksin.
Haa, bütün öğrenciler dersaneye gideceklermiş.
Şu geçen 11 yıllık katsayı zulmü döneminde öğrenciler dersaneye gitmediler mi? Şu anda, üniversite sınavlarında birincilik kürsüsüne çıkanların her biri bir dersanenin öğrencisi değil mi? Meslek liseli öğrenci dersaneye gidince mi sorun oluyor?
Ya, meslek liseleri ile amaçlanan ara eleman ihtiyacı ne olacak?
O, ancak meslek liseleri yaşadığı zaman ulaşılabilecek bir sonuç. 11 yıl içinde meslek liseleri, İHL ile birlikte ölüm yoluna sokulunca, o amaç toptan berhava edilmiş olmaktaydı. Şimdi meslek liseleri vasıflı
öğrencilerin oraya yönelmeleriyle yeniden hayat bulacak ve ara eleman ihtiyacının karşılanması imkanı doğacak.
İHL konusu ise, daha başka bir şey. Orası bir toplum talebinin yansıması. Bu ülkenin önemli bir insan çoğunluğu, çocuklarının hem yeterli din eğitimi almasını hem de hayatın farklı alanlarında hizmet verebilecek eğitime kavuşmasını istiyor. 11 yıllık zulüm döneminde bile İHL'lerin varlığını koruması, bu toplum talebi ile alakalıdır. Onun için Ankara, bütün komplekslerinden kurtulup, bu toplum talebini doğru anlamaya ve gereğini yapmaya yönelmelidir.
Ekonominin ara eleman ihtiyacı ile ilgili olarak da şu söylenebilir: Bu noktada meslek liseleri ve onun bir üstü olan meslek yüksek okullarının canlanması gerekiyor. Bunun için de meslek yüksek okulu mezunlarının, uzun dönem askerlik yapma zorunluluğunun kaldırılması, askerlik konusunda dört yıllık üniversite mezunlarıyla eşit hale gelebilmeleri sağlanmalıdır. Askerlik sorunu çözülürse, gençlerin dört yıllık üniversiteye gitme yönelişlerinin önemli ölçüde ortadan kalması ve bir mesleğe yönelmeleri çok daha mümkün hale gelecektir.
Şimdi toplum, başörtüsü zulmünün ne zaman sona ereceğini merak ediyor.
Haydi Türkiye, bir hamle daha yap özgürlükler yolunda...
Katsayı zulmü bitti, sıra başörtüsünde...
Şu katsayı meselesi...
1998'den bu yana, tam 11 yıldır, binlerce öğrencinin kollarını kanatlarını kesen uygulama.
28 Şubat mantığının, imam hatipleri yok etme planı çerçevesinde, bütün meslek liselerini giyotine veren projesi...
Gençleri apaçık bir adaletsizliğin tırpanı ile harcama ameliyesi...
Gençleri, daha 18 yaşında iken "Ben devleti öğrendim" demek zorunda bırakan ve onların zihinlerine "tırpancı devlet" izini kazıyan operasyon.
Başörtüsü yasağı ile birlikte, Türkiye'nin son 11 yılında dehşet verici bir gençlik kıyımına imza atan örtülü darbe icraatı.
İnsanlar bekledi durdu. Anneler, babalar, evlatlar...
-Başörtüsü yasağı ne zaman kalkacak?
-Katsayı zulmü ne zaman bitecek?
Savruldular.
Üniversite sınavlarında dereceye girdiler ama aldıkları puanlar, onlara hak ettikleri üniversitelere girme imkanı vermedi.
Katsayı tırpanı, aldı gitti puanları...
Kimi genç kızlar, üniversite sınavlarında dereceye girdiler.
Başlarını açmadıkları için, kendi ülkelerinde okuyamadılar.
Ya da peruklu bir hayata mahkum edildiler.
Böyle böyle yıllar geçti.
Bu süreçte sadece öğrenciler tırpan yemedi, bizzat okulların kendileri büyük yara aldı.
Meslek liseleri ve imam hatipler, adeta yaşama savaşı verdiler. İş dünyasının ara eleman ihtiyacı ve bunun için gerekli olan meslek lisesi eğitimi talepleri bile ilgi görmedi. İmam hatipler için bir ışık doğacak diye, tüm meslek liselilerin ufku kapalı tutuldu.
AK Parti 7 yıldır iktidarda.
Ona oy verenler, hep, biraz da bu katsayı zulmünü ortadan kaldırır, başörtüsü yasağına son verir ümidini taşıdılar.
Her demokratikleşme girişiminde bu zulmün kaldırılması ümidi doğdu.
AK Parti, bunun için uğraşmadı denemez.
Ama devletin bazı kurumlarına sinen 28 Şubat mantığı, zaman geldi halktan yüzde 47 oy almış bulunan bir iktidar partisini bile alaşağı etme hamlesini yaptı.
AK Parti, deyim yerindeyse ipten, yani kapanmanın eşiğinden döndü.
İmam hatip ve başörtüsüne dokunmak böylesine risk taşıyordu.
Ve 21 Temmuz 2009.
YÖK toplandı ve sorunu bitirdi.
Artık ne meslek liseli için ne normal liseli için katsayı yok.
İki kademeli bir sınav var ve genel nitelikteki birinci sınavı aşanlar, daha alan ağırlıklı ikinci kademe sınavlara girecekler ve tercih ettikleri alanın daha spesifik sorularını cevaplayabildikleri takdirde o alanda okuyacaklar.
Sınavsa sınav, eşitlikse eşitlik.
Zaten, katsayı zulmünde ısrar edenlerin dediği gibi, meslek liseli-İHL'li öğrenci başarılı olamayacaksa, başarılı olamayacak. Ama başarılı olanın önü açık olacak. Yani uçabilecek olanların kanatlarını kesmeyeceksin.
Haa, bütün öğrenciler dersaneye gideceklermiş.
Şu geçen 11 yıllık katsayı zulmü döneminde öğrenciler dersaneye gitmediler mi? Şu anda, üniversite sınavlarında birincilik kürsüsüne çıkanların her biri bir dersanenin öğrencisi değil mi? Meslek liseli öğrenci dersaneye gidince mi sorun oluyor?
Ya, meslek liseleri ile amaçlanan ara eleman ihtiyacı ne olacak?
O, ancak meslek liseleri yaşadığı zaman ulaşılabilecek bir sonuç. 11 yıl içinde meslek liseleri, İHL ile birlikte ölüm yoluna sokulunca, o amaç toptan berhava edilmiş olmaktaydı. Şimdi meslek liseleri vasıflı
öğrencilerin oraya yönelmeleriyle yeniden hayat bulacak ve ara eleman ihtiyacının karşılanması imkanı doğacak.
İHL konusu ise, daha başka bir şey. Orası bir toplum talebinin yansıması. Bu ülkenin önemli bir insan çoğunluğu, çocuklarının hem yeterli din eğitimi almasını hem de hayatın farklı alanlarında hizmet verebilecek eğitime kavuşmasını istiyor. 11 yıllık zulüm döneminde bile İHL'lerin varlığını koruması, bu toplum talebi ile alakalıdır. Onun için Ankara, bütün komplekslerinden kurtulup, bu toplum talebini doğru anlamaya ve gereğini yapmaya yönelmelidir.
Ekonominin ara eleman ihtiyacı ile ilgili olarak da şu söylenebilir: Bu noktada meslek liseleri ve onun bir üstü olan meslek yüksek okullarının canlanması gerekiyor. Bunun için de meslek yüksek okulu mezunlarının, uzun dönem askerlik yapma zorunluluğunun kaldırılması, askerlik konusunda dört yıllık üniversite mezunlarıyla eşit hale gelebilmeleri sağlanmalıdır. Askerlik sorunu çözülürse, gençlerin dört yıllık üniversiteye gitme yönelişlerinin önemli ölçüde ortadan kalması ve bir mesleğe yönelmeleri çok daha mümkün hale gelecektir.
Şimdi toplum, başörtüsü zulmünün ne zaman sona ereceğini merak ediyor.
Haydi Türkiye, bir hamle daha yap özgürlükler yolunda...