JİTEM ve PKK aynı kaynaktan beslendi
‘Milat’a konuşan HABERNAME YAZARI ve ESKİ JİTEM elemanı Abdulkadir Aygan, JİTEM ve PKK’nın aynı kaynaktan beslendiğini ve aynı merkezden yönetildiğini gördüğünü söyledi.
Milat gazetesine konuşan eski JİTEM elemanı Abdulkadir Aygan, JİTEM ve PKK’nın aynı kaynaktan beslendiğini ve aynı merkezden yönetildiğini gördüğünü söyledi. Faili meçhullerde sayının yüksek olmasının sebebini bu noktada aranması gerektiğini vurgulayan Aygan, “Diyarbakır ve Şırnak’ta bulunan kemikler, 1990’lı yılların JİTEM ve PKK’sının marifetlerinin ürünüdür” dedi.
ASLAN DEĞİRMENCİ / ANKARA
Eski JİTEM elemanı Abdulkadir Aygan: “Anladım ki; JİTEM ve PKK aynı kaynaktan besleniyor ve aynı merkezden yönetiliyor… Faili meçhullerde sayının yüksek olmasının sebebini bu noktada aramak gerekir” dedi.
1977-1985 yılları arasında PKK’lı, 1985-1991 yılları arasında PKK itirafçısı, 1991’den 1999’a kadar ise Diyarbakır’da JİTEM elemanı olarak çalışan Abdülkadir Aygan, ‘Milat’ın sorularını cevapladı. Şuan kaçtığı İsveç’te yaşayan Aygan, karanlık bir dönemin canlı tanığı olarak son gelişmeleri gazetemize değerlendirdi.
İşte o röportaj:
“Hasımlarımızı vurup, salına salına dolaşırdık”
Kürt siyasetçilerden Kemal Burkay PKK’nın devlet desteğiyle kurulduğunu, İbrahim Güçlü, PKK ve Ergenekon’un aynı merkezden yönlendirildiğini öne sürüyor. Bu görüşlere katılıyor musunuz?
-Evet, Sayın Kemal Burkay ve Sayın İbrahim Güçlü’nün tesbit ve görüşlerine katılıyorum. Bir örnek vermek istiyorum;12 Eylül 1980 öncesi dönemde Nizip-Gaziantep ve Şanlıurfa yörelerinde örgütsel faaliyet yürütüyordum. O dönem devlet, ortalığı bize ve ülkücü gençlere bırakmıştı. Aleni silah taşıyorduk. Evlerde ve kahvehanelerde, derneklerde toplantılar yapıyorduk. Gündüz gözüyle polis karakoluna 50 metre uzakta hasımlarımızı vuruyorduk. Sonra da salına salına yürüyüp oradan uzaklaşıyorduk. 12 Eylül sabahında ortalığı süt liman eden devlet ve güvenlik kuvvetleri bir gün öncesinde neredeydiler? PKK lideri APO ve diğer Merkez Komitesi üyeleri Ankara’dan Hakkari’ye kadar cirit atıyorlardı. Abdullah Öcalan Ankara’da Anıtkabirin 10-150 yakınında ikamet ettiriliyordu. Gaziantep’te ise şehrin en merkezi yerinde ve Emniyet müdürlüğüne 500 metre mesafede ikamet ediyordu. Şanlıurfa’da keza aynısı…
“Aynı kaynaktan beslendiler”
Bazıları beni ”devlet içine sızdırılmış hain/ajan” olarak görebilir ama bu gerçek değildir. Ben JİTEM’de görev yaparken PKK’yı denemek için bazı akraba ve tanışlar vasıtasıyla girişimlerde bulundum. JİTEM’e darbe vurulması için onlara gizlice haber uçurdum. Ama PKK buna yanaşmadı. Hatta benim JİTEM’den ayrılıp bir normal vatandaş gibi yaşama önerime bile ret cevabı verdiler… Anladım ki; JİTEM ve PKK aynı kaynaktan besleniyor ve aynı merkezden yönetiliyor… Faili meçhullerde sayının yüksek olmasının sebebini bu noktada aramak gerekir.
“İstenirse kroki çizebilirim”
Şırnak ve Diyarbakır’da son günlerde bulunan kemiklere ilişkin görüşünüz nedir?
-Son günlerde Diyarbakır ve Şırnak’ta bulunan kemikler, 1990’lı yılların JİTEM ve PKK’sının marifetlerinin ürünüdür. Bu konuyu yıllardır haykırıyorum fakat üzerine giden yoktu. Şimdiki AK Parti iktidarının kararlı duruşundan ve halka karşı iyi niyetinden dolayı son günlerde gerçekler ortaya çıkmaya başlamıştır. Sadece JİTEM’in katlettiği insanların değil, PKK’nın da öldürüp taş altı ettiği insanların hesabı sorulmalıdır. Mesela; gözlerimizin önünde Haftanin kampında PKK’lı iki millitan tarafından kurşuna dizilip taş altı edilen dört çocuk babası Silvanlı Ramazan’ın kemiklerinin bulunması için de yardımcı olabilirim. En azından cesedin gömüldüğü taş yığınının yer krokisini çizebilirim. BDP insan haklarına saygılıysa, bir heyet oluştursun ve güvenlik kuvvetleriyle birlikte gidip oradan kemikleri alsın, sahibine teslim etsin.
“Hedefler arasında avukat, gazeteci…”
JİTEM’in bölgedeki birçok insanın adını kara listelere eklediği ve onlara yönelik operasyonlar yaptığı artık bilinen bir gerçek. Bu listeleri hiç gördünüz mü?
-JİTEM sadece bir grup veya Timden oluşmuyordu ki hazırladıkları tüm listeleri görme şansım olsun. Biri biriyle koordineli ve koordinesiz olarak grup ve Tim komutanlıkları kendilerine hedef şahıslar ve kurumlar tespit etmişlerdi. Bu hedefleri bertaraf etmek için bazen geceli- gündüzlü bazen birlikte çalışıyorlardı. Hedefler arasında; avukatlar, gazeteciler, öğretmen ve öğrenciler, işçiler, köyünden göç edip Diyarbakır merkezine gelenler, insan hakları derneği başkan ve üyeleri, bazı parti başkanları, sendikacılar ve iş adamları mevcuttu.
“JİTEM’e karşı gelemezlerdi”
JİTEM bölgedeki operasyonlarını tek başına mı yürüttü?
-JİTEM bölgedeki faaliyetleri tek başına yürütmedi ve yürütemez de… Ankara’da Jandarma Genel komutanlığı bünyesindeki İstihbarat Başkanlığına bağlı ve Aydınlık evlerde bir sivil binada kalan JİTEM Gruplar Komutanlığının emir ve direktifleriyle faaliyet yürütürdü. Bölgedeki her devlet kurum ve kamu kuruluşu JİTEM’e istendiğinde lojistik destek vermek mecburiyetinde idi. Siyasiler, diğer normal askeri birlikler ve bürokratlar JİTEM’e karşı gelemezlerdi. JİTEM gücünü derin devlet yapısından alıyordu.
“Sıra Fırat’ın ötesine geliyor”
Sizce devam eden çete davaları bugüne kadar neden Fırat’ın ötesine ulaşmadı?
-Devlet içerisinde örgütlenmiş ve birçok yasadışı iş yapanlar, suç işleyenler en büyük tahribatı Fırat’ın öte tarafında yaptılar. Eğer soruşturmalar o tarafa kaydırılırsa birçok pislik ortaya çıkacak. Hukuki yoldan bunların araştırılması ve faillerinin yargılanması, cezalandırılması gerekir. İçini temizlemek isteyen devlet epeydir Batı yakasıyla uğraşıyor. Aynı anda soruşturmaları Doğuya kaydırsa cephe genişleyecek… Ama bence akıllıca bir iş yapıldı. İlk başta tepedeki faal olanlar etkisizleştirildi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.