İzmir'de "Cumhuriyetin 100. yılında Türkiye ve Balkanlar" sempozyumu başladı
- "Türkiye, dış politikasını belirlerken etnik ve dini ayrım gözetmeksizin daha eşit yaklaşan, geçmiş tecrübelerin ışığında oradaki siyasiler ve insanlara aynı göz hizasından seslenerek diyalog zemini kuruyor. Ve bu da aslında bizim farkımızı yaratıyor"
İZMİR (AA) - Dışişleri Bakanlığı Balkanlar ve Orta Avrupa Genel Müdürü, Büyükelçi İlhan Saygılı, Türkiye'nin Balkanlar'da Müslüman ve soydaşların yanı sıra tüm kesimlere ayrım gözetmeksizin eşit yaklaştığını, insanlara göz hizasından seslenerek diyalog zemini aradığını ifade etti.
Dışişleri Bakanlığı İzmir Temsilciliği ve İzmir Katip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Ege ve Balkan Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen "Cumhuriyetin 100. yılında Türkiye ve Balkanlar" konulu sempozyum başladı.
Üniversitenin Prof. Dr. Fuat Sezgin Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen etkinlikte, İKÇÜ Sanat ve Tasarım Fakültesi Müzik Bölümü öğretim üyeleri, "Rumeli'den esintiler" başlıklı müzik dinletisi sundu.
Büyükelçi İlhan Saygılı, sempozyumun açılışında "Türkiye Dış Politikası ve Balkanlar" başlıklı konferans gerçekleştirdi.
Türkiye'nin Balkanlar'la yakın, köklü, tarihi ve insani bağları bulunduğunu belirten Saygılı, Orhan Gazi'nin oğullarından Süleyman Paşa'nın Çimpe Kalesi'ni fethetmesiyle Türklerin Balkan toprağına ayak bastığını hatırlattı.
Saygılı, sonrasında yaşanan fetihlerle birlikte Osmanlı'nın artık bir Balkan devletine dönüştüğünü aktararak, "Ama o birlikte yaşama ve Balkanlar'ı yönlendirme misyonumuz Osmanlı ile bitmiyor. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet'i kurduktan sonra dış politikasını dayandırdığı temel ilke 'Yurtta sulh cihanda sulh' ve o anlayışla da Balkan coğrafyasını önemsiyor. İkinci Dünya Savaşı'na giden süreçte tehlikeleri görüyor ve 1934 yılında gene Balkan ülkeleri arasında o dönemde Yugoslavya, Yunanistan, Türkiye ve Romanya arasında 1934 yılında Balkan Antantı'nın kurulmasına öncülük ediyor." dedi.
Türkiye'nin Balkanlara bakışında en önemli unsurun "insan" olduğunu vurgulayan İlhan Saygılı, Balkanlar'da 1,5 milyonu aşkın soydaşın yaşadığını ve Türkiye'de de sayıları milyonları bulan Balkan kökenli vatandaşın bulunduğunu ifade etti.
Saygılı, Türkiye'de yaşayan Arnavut kökenli vatandaşların sayısının, Arnavutluk nüfusundan fazla olduğunu vurgulayarak, bu durumun burada yaşayan Balkan kökenli vatandaşların sayısını ortaya koyduğunu dile getirdi.
Bu anlamda insani bağların çok önemli rol oynadığını belirten Saygılı, belediyelerin ve STK'ların Balkanlar'da müthiş faaliyetler gösterdiğine dikkati çekti.
Saygılı, şöyle devam etti:
"Sadece oradaki soydaşlarımıza, Müslüman kardeşlerimize yönelik değil ayrım gözetmeksizin orada yaşayanlara yönelik ciddi faaliyetler var. Şöyle bir algı var Türkiye'yle ilgili; 'Türkiye, nüfusunun yüzde 95'i Müslüman olan bir ülke. Balkanlar'da soydaşları yaşıyor. Dış politikasını belirlerken bunu esas alıyor. Yani Türkleri ve Müslümanları önceleyen bir politikası var.' Ama aslında tam gerçeği yansıtmıyor bu. Tabii ki bizim gönül bağımız, oradaki soydaşlarımızla, Müslümanlarla daha farklı bir ilişki malzememiz var ama işin özüne baktığınızda Türkiye, dış politikasını belirlerken etnik ve dini ayrım gözetmeksizin daha eşit yaklaşan, geçmiş tecrübelerin ışığında oradaki siyasiler ve insanlara aynı göz hizasından seslenerek diyalog zemini kuruyor. Ve bu da aslında bizim farkımızı yaratıyor. Mesela Bosna Hersek ve Kosova... Oradaki krizler daha ön planda. Türkiye oradaki tüm aktörlerle eşit mesafede konuşabilen ve ayrım gözetmeden konuşabilen bir aktör olduğu için herkesle bizim diyaloğumuz var. Biz bir yandan Kosova'nın bağımsızlığını ilk tanıyan ülkelerden birisiyiz, Kosova'nın tanınması için yoğun çaba sarf ediyoruz. Ama öte yandan Sırbistan'la yatırımlarımız 11 yıl içinde 1 milyon dolardan 420 milyon dolara çıktı. Siyasi ilişkilerimiz mükemmel düzeyde. Tarihin hiçbir döneminde bu kadar iyi olmadı. Bu neden kaynaklanıyor? Biz onlarla eşit mesafede konuşuyoruz. Dolayısıyla onlara saygı duyuyoruz. Bizim o duyduğumuz saygı da karşılıklı saygı olarak bize dönüyor."
Türkiye'nin Balkanlar'ın ta kendisi olduğunu ve orayı hiçbir zaman terk etmediğini ifade eden Saygılı, Balkanların coğrafi konumunun önemi ve Türkiye'nin orada yürüttüğü çalışmalarla ilgili bilgiler verdi.
Etkinlikte İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse, Dışişleri Bakanlığı İzmir Temsilcisi Büyükelçi Naciye Gökçen Kaya ve İKÇÜ Ege ve Balkan Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Turan Gökçe de birer konuşma yaptı.
"Cumhuriyetin 100. yılında Türkiye ve Balkanlar" sempozyumu yarın gerçekleştirilecek oturumlarla sona erecek.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.