'İstanbul'da yeteneğimi kaybediyorum'

'İstanbul'da yeteneğimi kaybediyorum'

Yıllardır Antalya'da yaşıyor. İstanbul'a sadece film çekimleri için geliyor ve İstanbul'a da hep "Bizans" diyor. Peki Sümer Tilmaç bu tanımlamayı neden yapıyor?

Gülizar Baki'nin röportajı

Antalya-Manavgat otoyolu üzerinde benzin almak için duranları bir Yeşilçam artisti karşılıyor. Sümer Tilmaç selam veren herkesi elleriyle yaptığı köftelerle ve köy kahvaltısıyla misafir ediyor.

Son zamanlarda popüler komedi fimlerinde gördüğümüz Tilmaç bir dönem tarih filmlerinin aranılan oyuncusuydu. Sanatçı Osmanlı tarihini oynadığı bu filmlerden öğrendiğini itiraf ediyor.Oyuncu Sümer Tilmaç, bugüne kadar 210'dan fazla filmde rol aldı, yüze yakın tiyatroda oynadı. Dönem arkadaşları arasında hâlâ sinema filmlerinde rol alan sayılı oyunculardan. 90'larda Süper Baba ve Reis Bey gibi yapımlarda canlandırdığı karakterlerle akıllarda yer edinen Tilmaç, son dönemlerde daha çok komedi filmleriyle seyirci karşısına çıkıyor. Tilmaç, yıllardır Antalya'da yaşıyor. İstanbul'a sadece film çekimleri için geliyor. "Burada şarj oluyorum." diyen Tilmaç, Manavgat'taki bir kolejde sinema dersleri veriyor. Öğrencilerinin senaryosunu yazıp çektiği "e) Hiçbiri" adlı film, montaj aşamasında. Altın Portakal Film Festivali'ne gönderecekler. İstanbul'a ise hep "Bizans" diyor. Sormadan edemedik:

İstanbul'a neden Bizans diyorsunuz?

Bizans da ondan (Kahkaha atıyor). Yaşam şekli olarak söylüyorum. Entrikalarıyla. Hele bizim çevre biraz daha Bizans'a yakın.

Antalya'ya bu çevreden uzak durmak için mi geldiniz?

Tabiî ki. Ben hiçbir zaman o çevreye adapte olamadım. Onların yaşam biçimiyle benimki örtüşmedi. Dedikodular had safhada. Gazeteci arıyor: "Sümer abi Rus kızları omzuna verelim, fotoğraf çekelim." Bunlarla muhatap oluyorsunuz. Bu bana göre değil. İstanbul'da bütün yeteneğimi kaybediyorum. Burada şarj oluyorum.

Sinema çevresinden uzak durmaya çalışırken bu kadar filmde nasıl rol alabiliyorsunuz?

Yönetmen olduğunuzu varsayın, ben ata biniyorum, eşeğe biniyorum, işimi de ciddiye alıyorum, çekimlere zamanında gidiyorum. İşine bunca zamandır aynı derecede saygıyla yaklaşan pek insan kalmadı. Dolayısıyla beni çağırıyorlar.

Her teklifi kabul ediyor musunuz?

Hayır. Mesela Kurtlar Vadisi'nde Baron rolünü teklif etmişlerdi kabul etmedim. Çoğu oyuncu için kaçırılmayacak bir roldü. Süper Baba dizisinden sonra bu teklif gelmişti. O rolün arkasından kötü bir karakteri oynamak istemedim. Tiyatroda para sebebiyle kötü adamı oynamıştım ama televizyonda hiç kötü olmamıştım. Zeki Alasya şöyle söylerdi: "Kötü adam oynuyorsun, gözünün içi gülüyor." Kötü karakter bana yakışıyormuş gibi gelirdi. Kötülüğün bile bir sebebi vardır. Şimdilerde bakıyorum da Öyle Bir Geçer Zaman ki dizisindeki kötü karaktere, Allah aşkına söyleyin öyle bir adam olur mu? Her gün böyle davranılır mı? Milletin psikolojisini bozdular.

Bir kolejde çocuklarla film çekiyorsunuz. Yeni nesil sizce nasıl?

Benim yeni nesilde gördüğüm sorumsuzluk. Bu, çocukların hatası değil. Çocukları sorumsuz hale getirmek için elimizden geleni yapıyoruz. Buna da sevgi diyoruz. Sevgi filan değil. Bunu yapan da bence kadınlar. İnsanlar çocuklarını pahalı oyuncaklar haline getirdi.

Ben komiklik yapmıyorum ki durum komik

Kendinizi komik buluyor musunuz?

Ben komiklik yapmıyorum. Durum komedisi yapıyorum. Kahpe Bizans'ta herkes komiklik yapmıştır, ben oynanması gerektiği şekilde oynadım. Kahpe Bizans'ta Gani'ye dedim ki, "Bu kapıyı filmin sonuna kadar taşıyayım." Fikri çok beğendi, kapı filmin sonuna kadar üstümde kaldı.

Kahpe Bizans'ı başarılı bir film olarak görüyor musunuz?

Şimdi klasik oldu bir kere. Ben sinemadan yanayım. Çekilen her filme saygılıyım.

Hep popüler filmlerde oynuyorsunuz. Hiç sanat filminde oynadınız mı?

Sanat filmi bana iğreti geliyor. Slogan filmi gibi. Üç sanat filminde oynadım. Oynayarak nefret ettim yani. Oynamayarak değil. Zeki Ökten'le de, Yılmaz Güney'le de çalıştık. Onların içinde sanat filmi diye ayırdıklarınız hangisi bilmiyorum ama düşüncem böyle. Öyle film olmaz. Filmin içinde toplumsal mesajlar olabilir ama dozunda olmalı.

Uluslararası ödül alan filmleri izlediniz mi? Süt-Yumurta-Bal üçlemesini mesela.

İzledim.

Nasıl buluyorsunuz?

Beğeniyorum. İşte genç yönetmenlerde bu var. Naiflik. Masa başı çalışıp konuyu irdeleyebiliyorlar.

Sizin eleştirdikleriniz hangileri?

İdeolojik filmler. Körü körüne insanın gözüne sokmak. 'Budur başka da ideoloji yoktur!'u kabul etmiyorum.

Takı takma alışkanlığı tarihî filmlerden yadigâr
63 yaşındaki Sümer Tilmaç'ın boynundan kolyesi ya da yazması eksik olmuyor. Bileğinden, gümüş bileziği, parmağından yüzüğü, kulağından da küpesi. Aksesuarı sevdiğini söylüyor. Takı takma alışkanlığı ona oynadığı tarihi filmlerden yadigârmış. Tilmaç, "Kültürsüzlük olarak görebilirsiniz ama maalesef Osmanlı'yı, tarihimizi ben filmlerden öğrendim. Okulda bize çok değişik anlattılar. Oynadıkça Vahdettin'i tanıdım, tarihin başka olduğunu öğrendim."

Tilmaç, ilköğretim öğrencileriyle film çekiyor. Yönetmen, kameraman ve oyuncular da öğrenci. Tilmaç, danışmanlığını yaptığı filmde kırtasiyeci rolünde.

Zülfü Livaneli ve Berhan Şimşek'e çok destek verdim ama değmedi
Sanatçı milletvekili adaylarına kızıyorsunuz. Neden?

Daha önce Meclise çok sayıda sanatçı gitti. Bakıyorum yaptıkları ile konuştukları arasında çok fark var. Ama yine gidin onlara sorun, çok şey yaptıklarını anlatırlar.

Umut beslediğiniz ama hayal kırıklığına uğradığınız isimler var mı?

Zülfü Livaneli ve Berhan Şimşek. Çok umut besledim. Onlara çok destek oldum. Türkiye'de siyasetin en üst noktasında olan birine, Livaneli'yi destekleyen önemli şeyler söyledim. Menderes Türel'in belediye başkanı olduğu seçimlerde ancak Livaneli aday gösterilirse CHP kazanır dedim. Ben sanatçıların milletvekili değil de belediye başkanı olmasından yanaydım, meğerse onlar bakan olmak istiyorlarmış.

Şimdiki başkanla aranız nasıl?

Belediye Başkanı'na danışmanlık yapıyorum. Yalnız CHP'nin bir tarafı var. Yürümüyor işler, olmuyor. Sokağın ne istediğini bilemeyen sosyal demokrat olamaz. O yüzden belediye başkanı olmuyorsunuz. İyi bir bilim adamı, doktor ama çevresindeki insanlar maalesef. Konular tıkanıyor, bürokrasinin içindeki işleyiş şekli âtıl.

Sosyal demokrat mısınız?

Sosyal demokrat düşüncesine yakın idim. Uygulanmasındaki yanlışlıklardan ötürü artık öyle düşünemiyorum. Her şeyin devlete ait olmasına, bir de devlet memuruna karşıyım.

Kolunuzda Atatürk dövmesi var, kartvizitinizde de resmi.

Bugüne kadar yabancı devrimciler ithal ettiler. Baktım meğerse en büyük devrimci bizim devrimciymiş, bizi kurtarmış adam yani. Niye kalkıp da Küba'daki devrimciyi düşüneyim. Ben mesela Shakespeare'i bile sevmem. Çünkü benim adamım değil, benim yazarım değil. Biraz Türk olmayı seviyorum. Ama siyasal görüş anlamında değil.

Şşşşşşşt sakın kaza yapmayın!
Eskiden hastane duvarlarında sessiz olmayı telkin eden bir hemşire fotoğrafı vardı. Sümer Tilmaç da yakında benzincilerde aynen böyle bir fotoğrafını görebilirsiniz. Tilmaç, 2,5 aydır Antalya-Manavgat otoyolu kenarındaki dinlenme tesislerinde işletme müdürlüğü yapıyor. Buranın işletmecisi değil halkla ilişkilercisi, bazen garsonu, kasiyeri, aşçısı... Masaları teker teker dolaşıyor, misafirleriyle muhabbet ediyor. Bu konuşmalar sırasında yorgun müşteri görürse arka bahçede portakal ve limon ağaçları arasındaki hamaklarda biraz dinlenmesi için ikna ediyor. Fotoğrafının basılı olduğu broşürlerde sürücülere uyarılar var. "Dikkatli olun!" Çalıştığı akaryakıt dağıtım şirketi bu projeyi tüm Türkiye'ye yaymayı planlıyor.

ALPARSLAN TÜRKEŞ BABAMIN YAKIN ARKADAŞIYDI
Tilmaç, Giritli bir memur baba ile Türkmenistan göçmeni memur bir annenin çocuğu. Evlerinde Türkçe dışında Rumca ve Rusça konuşulurmuş. Tilmaç'ın annesi İşçi Parstisi'nin kurucularındanmış, Behice Boran ile yakın arkadaşmış. Babasının yakın dostlarından biri ise Alparslan Türkeş'miş. Evlerine sık sık gelirmiş.

ZAMAN

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.