İspatlasınlar, gazeteyi kapatırız

İspatlasınlar, gazeteyi kapatırız

Ahmet Altan, kendisi, patronları, Leyla İpekçi ve gazetesi hakkındaki iddialara yanıt verdi.



Yalanlar, Gerçekler, Sorular…
İnsanın doğru bir yolda ilerleyip ilerlemediğini arada sırada kontrol etmesi gerekir.

Başkalarını bilmiyorum ama benim bu konuda bir ölçüm vardır.

Eğer tartıştığınız kişiler, yalandan başka bir şey söyleyemiyorlarsa, doğru yoldasınız demektir.

Ben size bir iki örnek vereyim.

Biz Ergenekon çetesiyle ilgili çeşitli belgeler yayınlıyoruz ve bu çetenin bütün bağlantılarının ortaya çıkmasını istiyoruz ya...

Bizim bu yaklaşımımıza gelen cevaplar ne?

Psikolojik savaş elemanı gibi çalışan gazetecilerin hakkımızda söyledikleri.

Bir tanesi, bizim gazetenin Zaman Gazetesi'nin matbaasında basıldığını söyledi.

Basılabilir de, neticede bir yerde bastıracağız bu gazeteyi.

Ama söylediği yalandı.

Sadece bizim gazetenin künyesine bakması yeterdi gerçeği görmesi için.

Orada yazıyor gazetenin hangi matbaada basıldığı.

Ama o yalan söylemek istiyordu ve utanmıyordu.

Bir tanesi, bu gazetenin sahibinin “çocuğunu” parasızlık yüzünden kolejden alıp devlet okuluna verdiğini yazdı... Hâlbuki gazetenin sahibi iki kardeşin de çocuğu yok.

Bir başkası, genç kuşağın en ilgi çekici edebiyatçılarından biri olan, bizim gazetenin yazarlarından Leyla İpekçi'nin “Amerika'ya Fethullah Gülen'in bursuyla” gittiğini yazdı.

İpekçi açıklama yaptı.

“Hayatımda Amerika'ya gitmedim.”

Yalanı söyleyen utandı mı?

Yoo... Zaten bu çocukların “görevli” olduklarından kuşkulanmamın nedeni bu inanılmaz arsızlıkları... Bu kadar utanmazca davranabilmek için “görevli” olmak gerekiyor bence... Ancak özel bir eğitimle insan bütün vicdanını ve utanç duygusunu böylesine kaybedebilir çünkü.

Bizim gazetenin “Fethullahçılar'dan” para aldığını da ileri sürdüler.

Böyle bir para aldığımıza dair “belge” değil, en küçük bir kuşku yaratacak “bağlantı” göstersinler gazeteyi kapatacağız... Bunu söyledik.

Bizim bu söylediğimize bir cevap verebildiler mi?..

Hayır.

Yalan söylemeye devam ediyorlar mı?

Evet.

Niye peki?

Yalandan başka sığınacakları bir yer yok çünkü.

Geçen gün de ayda 30 milyar maaş aldığımı okudum.

Yılda 360 milyar lira ediyor.

Bu parayı bir yerde harcıyor ya da biriktiriyor olmalıyım.

Benim ayda bu kadar para aldığımı kanıtlayan herkese bu parayı da, bundan sonra kazanacağım bütün paraları da bağışlayacağım.

İşte zengin olma fırsatı.

Böyle biri çıkacak mı?

Hayır.

Niye yalan söylüyorlar?

Yalan söylemekten başka ne yapabilirler ki?

Sadece bu adamlar değil, “sureti haktan” görünen bazı eski dostlar da bizim için “para kaynaklarını açıklasınlar” diyorlar.

“Para kaynağı,” bu gazetenin sahipleri... Epeyce zorlanıyorlar... Bu zor durumda sadece Mehmet Betil yardım etti, gerekirse de ortak olacak...

Başka bir kaynak olduğunu gösterin, gazeteyi kapatalım.

Benim söylediklerimin doğru olmadığını gösteren tek bir belge ya da tek bir “işaret” bulun, bir daha gazetecilik yapmayayım.

Bu yazdıklarımdan sonra yalanlarından vazgeçecekler mi?

Sanmam...

Çünkü görevleri yalan söylemek...

Ve utanmamak.

Şimdi bizi böyle yalanlarla geriletmeyi aklından geçirenlere söyleyeyim.

Biz, böyle yalanlarla gerilemeyiz.

Bütün hesaplarımız açık.

Siz, cesaretiniz yetiyorsa kendi gazetelerinizin ve patronlarınızın hesapları hakkında aynı açıkyüreklilikle yazsanıza...

Batırılan bankaların, kendi bankasından kendi şirketine aktarılan paraların, devlet eliyle zenginleşmenin hesabını versenize.

Kendi patronlarınızın paraları nerelerden bulduğunu açıklasanıza.

Birinizin bile böyle bir yazı yazmaya yüreği yetmez.

Patronlarınıza “parayı nerden buldun” diye soramazsınız.

Onlar da zaten açıklayamaz.

Hadi, bütün gazete patronları hesaplarını açıklasın... Biz varız... Siz var mısınız?

Yetiyor mu cesaretiniz?

O yazıları basan patronlarınızın cesareti yetiyor mu?

Cesaretleri yetiyorsa, hodri meydan.

Siz yalancısınız...

Dürüst tek kelime yazma yeteneğiniz ve gücünüz yok.

Şimdi bizimle ilgili yalanlara açıklık getirdiğimize göre...

Üç günden beri sorduğum ve bir türlü kimseden cevabını alamadığım soruyu bir daha sorayım.

Zamanında Susurluk'a karşı çıkan gazetelerle yazarlar şimdi neden Ergenekon'u savunuyorlar?

Susurluk'un varlığı konusunda onları ikna eden kanıt neydi ki o kanıtı Ergenekon için bulamıyorlar?

İşte bu soruya cevap veremiyorlar.

Bütün bu yalanlar da bu soruya verilemeyen cevabı saklamak için zaten.

(Taraf Gazetesi)