İş insanı Nazmi Arıkan ve şoförünün öldürülmesiyle ilgili tutuklanan sanık hakim karşısında
Çanakkale'de yaşanan çifte cinayetle ilgili yargılanan tutuklu sanık, hakkındaki iddiaları reddederek cinayeti kendisinin işlemediğini savundu
ÇANAKKALE (AA) - Çanakkale'nin Gelibolu ilçesindeki çiftlik evinde Fen Bilimleri Eğitim Kurumlarının kurucusu Nazmi Arıkan ile şoförü Şerif Eker'in bıçaklanarak öldürülmesiyle ilgili tutuklanan sanığın yargılanmasına başlandı.
Çanakkale 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın ilk duruşmasına, "Tasarlayarak canavarca hisle ve eziyet çektirerek öldürme" ve "Bir suçu gizlemek veya başka bir suçun delillerini gizlemek ya da yakalanmamak amacıyla öldürme" suçlarından iki kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen tutuklu sanık U.A, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı.
Sanık U.A. savunmasında, hem eğitimci hem de Tokatspor kulüp başkanı olduğunu söyledi.
Suçlamaları kabul etmeyen U.A. "Ben yapmadım. Kimya öğretmeniyim. 2016'da Nazmi Arıkan Fen Bilimleri ile isim hakkı için lisans sözleşmesi imzaladık, iş ilişkimiz böyle başladı. Nazmi Arıkan ve oğulları bana bu süreçte haksızlıklar yaptılar. Sözlerini tutmadılar. Beykent Koleji ile sözleşme iptal edildi. 8 şubem vardı bir gecede isim hakkını aldılar. 10 yıllık sözleşmeyi iptal ettiler. Beni mahvettiler. Binlerce öğrencinin kayıt iptali başladı. Gerekçe olarak 'para ödemedin' dediler. Yalan tabi. Beni tek ve güçsüz zannettiler. Onlara 10 yıllık anlaşmamız vardı, '7 milyon dolar tazminat vereceksiniz' dedim, 'hayır' dediler. Tüm nakit akışım durdu. Eşimle ayrıldım." şeklinde savunma yaptı.
F.C'nin kendisine "git paranı al Nazmi Arıkan'dan" dediğini anlatan U.A, şöyle devam etti:
"Ben de bayramın 3. günü gittim. Korktum geri döndüm. Ertesi gün tekrar gittim paramı alırım umuduyla gittim. Tarlada birkaç saat bekledim. Eve girdiğimde kanlar içinde yerde yatıyorlardı. Ev gaz kokusu vardı. Kavga ederiz diye eldivenlerimi almıştım. Sonra Nazmi Arıkan'ın yarasına tampon yaptım. O sırada kağıtların yandığını gördüm. Dolaptan en büyük şişeyi aldım, söndürmek için üzerine döktüm. Ama rakı olduğunu anlayınca bıraktım. O sırada birinin benim fotoğrafımı çektiğini fark ettim. Yüzünde maske olan ve uzun boylu olan kişi balkondan atladı. Ben yapmadım, 6 aydır haksız yere cezaevinde yatıyorum. Cinayet üzerime kalacağı düşüncesiyle korkup kaçtım. Nazmi Arıkan'ın aracına binip gitmek istedim. Zaten ben yapmış olsam, eldiveni orada bırakmaz, rakıyla tüm evi yakardım, yurt dışına kaçardım. Sabıkam, kaçma şüphem, delilleri karatma şüphem yok, ben yapmadım, tahliyemi istiyorum."
Nazmi Arıkan'ın büyük oğlu Kurtuluş Arıkan da sanık ile 2016'da marka lisans sözleşmesi yaptıklarını anlattı.
Sanığın bir süre sonra sorumluluklarını yerine getirmemeye başladığını savunan Arıkan, "Vergi sigorta ve öğretmen maaşlarını ödemedi. Kiraları ödemedi. Kurumumuza da ödeme yapmadı. Markamız bu süreçte olumsuz etkilendi. Kendisini sözlü olarak çok uyardık. Hukuki yollardan süreci işlettik. Lisansı geri aldık. Öğrenci ve öğretmenlere destek verdik. Sözleşme iptal olunca işyerine gelip tacizlere başladı. Tehditlere başladı, babama kardeşime 'sizleri mahvedeceğim, göreceksiniz çok kötü olacak bunun sonu, Fen Bilimlerini yerle bir edeceğim, bunlar FETÖ'cü' gibi yersiz ithamlarda bulundu." ifadesini kullandı.
Arıkan'ın diğer oğlu Kazım Onur Arıkan ise eşi 8 aylık hamile olduğu zamanda da U.A'nın kendilerine saldırmaya devam ettiğini ileri sürdü.
Eşiyle Nişantaşı'nda oturdukları sırada U.A'nın yanlarına geldiğini ifade eden Arıkan, "Sanık işkence tarzı bir sürü iğrenç kelimeyi sıraladı. Bu tehditler 3 yıl kadar sürdü. Kabus gibi çöktü üzerimize. Bir toplantımızı bastı. Artık babam yok, bu cani katil, babamı ve çok sevdiği Şerif Eker'i savunmasız şekilde 100'ün üzerinde bıçak darbesiyle katletti. Gereken cezayı vereceğine inanıyorum, adalete güveniyorum." dedi.
Müşteki Avukatı Kaan Karcılıoğlu ise "Eldiveninde her iki maktulün ve sanığın DNA'sı çıktı. Sanık insanlıktan çıkarak canavarca hareket etmiştir. Bu sanık hakkında en ağır cezanın verilmesini talep ediyoruz." beyanında bulundu.
Başka bir suçtan tutuklu tanık Tolga Temiz de U.A'nın Tokat Belediye Başkanı, Tokat Valisi, Nazmi Arıkan ve birkaç ismi daha öldüreceğini söylediğini belirterek, "Kendisine icra gelmiş benden borç istedi. 10 bin dolar verdim. Geri ödemedi. Bu isimleri kendisi öldüremezse tetikçi tutacağını söylüyordu. Ben vazgeçirmeye çalıştım. Borcunu ödememek için iftira attı. Kendisini bıçaklatanın ben olduğumu söyledi. Ben o davadan azmettirici olarak 5 yıl ceza aldım. Bu adam sürekli yalan söylüyor. Onun yüzünden ben şu an cezaevindeyim." şeklinde konuştu.
Nazmi Arıkan'ın kardeşi Şentürk Arıkan da Beylikdüzü'nde bulunan şube binasının kendisine ait olduğunu hatırlattı.
U.A'nın 2,5 yıl boyunca kendisine kira ödemediğini, bu nedenle de abisi Nazmi Arıkan ile aralarının bozulduğunu dile getiren Arıkan, "Facebook'ta yazdıklarımdan dolayı abimden özür diledim sonra. Mahkeme kararıyla 2,5 yıl sonra Akçekaya'yı tahliye ettirdim. Benim de bir sorum var sanığa, bu yüzsüzlükle benim kiramı ne zaman ödeyecek." diye konuştu.
Mahkeme heyeti, U.A'nın tutukluluk halinin devamına karar vererek, dosyadaki eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı 20 Şubat'a erteledi.
Nazmi Arıkan'ın oğlu Kurtuluş Arıkan, duruşma sonrası adliye çıkışında gazetecilere, "Davamız devam ediyor. Adalete güvenimiz sonsuz. Faalin en ağır şekilde cezalandırılacağını inanıyoruz. Bu yüzden süreci takip edeceğiz." dedi.
- Olay
Çanakkale'nin Gelibolu ilçesine bağlı Karainebeyli köyünde Nazmi Arıkan'a (69) ait çiftliğin çalışanları, 13 Temmuz'da iş yerlerine geldiklerinde bir süredir haber alamadıkları Arıkan ve şoförü Şerif Eker'in (46) cesetlerini bulmuştu. Arıkan ve Eker'in bıçaklanarak öldürüldükleri belirlenmişti.
Arıkan ve Eker'in cenazeleri, 15 Temmuz'da İstanbul'da düzenlenen törenin ardından toprağa verilmişti.
Olayla ilgili olarak 14 Temmuz'da özel okul ve kurs işletmecisi U.A. cinayet zanlısı olarak gözaltına alınmış, 17 Temmuz'da tutuklanmıştı.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.