İran'a Ağır Sözler
Lübnan'ın önde gelen Şii din âlimlerinden Şeyh Ali Fadlallah, İran'ın dünya üzerindeki bütün Şiileri temsil etmediğini ancak bunu böyle yansıtarak siyasî ve ekonomik çıkar peşinde olduğunu söyledi.
Zaman'a konuşan Seyyid Muhammed Hüseyin Fadlallah'ın oğlu Şeyh Ali Fadlallah, Suriye'de halkın baskıcı Esed rejimine karşı ayaklanmasını özgürlük ve hak arama mücadelesi olarak niteledi, savaşın bir an önce bitmesi için her gün dua ettiklerini belirtti. En tehlikeli senaryonun Suriye'nin mezhepler arası bir çatışmaya itilmesi olduğunu vurgulayan Fadlallah, İslam âlemine ‘bu fitneye karşı birlikte mücadele etmeliyiz' mesajı verdi.
Necef-Irak doğumlu meşhur Şii din âlimi Seyyid Muhammed Hüseyin Fadlallah'ın oğlu olan Şeyh Ali Fadlallah, Lübnan'da en geniş tabana sahip inanç grubunun lideri. Ülkesinde uzlaştırmacı ve hoşgörülü tavırları ile Şiiler kadar Sünni Müslümanların da takdirini toplayan Fadlallah, İran destekli siyasi parti ve milis grup Hizbullah tarafından ise pek sevilmiyor. Görüşleri nedeniyle İran'a girişi de yasak.
Dünya Şii nüfusunun yüzde 40 kadarı İran sınırları içerisinde yaşıyor. Geriye kalan kısım ise Güney Asya'dan Körfez ülkeleri ve Kafkaslar'a kadar geniş bir coğrafya içerisinde yayılmış konumdalar. Bu demografik yapıya dikkat çeken Fadlallah, “Ortadoğu'da, İran'da, Lübnan'da, Irak'ta farklı farklı Şii gruplar var. Ve bunların da birbirinden farklı düşünceleri var. Bunların hepsini bir kişinin görüşü gibi algılamak yanlış olur. Yani İran bütün Şiileri temsil ediyor demek doğru değil. Bu çok yanlış bir düşüncedir. Gruplar farklı, yaşam tarzları farklı. İran da her zaman bu durumdan etkilenerek Şiilerin tek bir kitle olduğunu, bunların da hepsinin İran'a bağlı olduğunu belirterek siyasi ve ekonomik anlamda bunu her zaman kullanır. Bundan yararlanmak ister.” diye konuştu.
Ehl-i Beyt’e küfür haramdır
İslam dünyası arasında Sünni ve Şii olarak büyük bir fitnenin oluşturulmaya çalıştırıldığını belirten Şii âlim Fadlallah, “Maalesef her iki mezhepte de bazı gruplar arasında yanlış anlaşılmalar ve uç düşünceler var. Şii ve Sünnilerin birbirleri hakkında yanlış düşünceleri ve önyargıları var. Mesela bazı Sünniler vardır; zannederler ki bütün Şiiler, sahabelere ve Müslümanların, hepimizin annesi olan Hz. Aişe annemize küfreder. Bu doğru değildir. Peygamber Efendimiz'in sahabelerine ve zevcelerine küfretmek haramdır ve iftiradır. Bütün Şiiler böyle düşünmezler. Bazı Şiiler de vardır ki Sünniler Ehl-i Beyt'i sevmez diye düşünürler. Fakat bu da doğru değildir. Sünniler de Sahabeleri ve Ehl-i Beyt'i çok severler. Ve ona tabidirler. Peygamber Efendimiz'in hadisi şerifi de vardır. ‘Ehl-i Beyt'i sevin' diye. Her iki grubun da birbirlerine karşı yanlış anlamaları vardır. Bu yüzden Sünni ve Şii âlimlerin her zaman bir araya gelip konuşması gerekir. Diyalog bütün sorunların çözümüdür. Böylelikle birbirlerini anlamaları kolaylaşacak, ortadaki düşmanlıklar da kalkmış olacaktır. Sünni ve Şiilerden istenen Allah'ın rızasıdır. Bir arada olmalıyız. Ortak olan noktalara bakmalıyız. Ayrı olan noktalara değil. Her zaman her mezhebin arasında ihtilaflar olabilir bu normaldir de. Fakat bu ayrılıklar bizi savaşa değil barışa götürmeli. Biz birbirimizi anlayalım ki birbirimizi kabre gömmeyelim.” ifadelerini kullandı.
Türkiye tarafsızlığı ile rol oynayabilir
Türkiye'nin Sünni ve Şiiler arasındaki sorunları gidermekte önemli bir rol oynayabileceğini düşündüğünü ifade eden Fadlallah, “Çünkü Türkiye ortadadır, tarafsızdır ve İslam dünyasında Sünni ve Şiiler arasında denge unsurudur. Türkiye'ye karşı İslam âleminde çok büyük bir beklenti var. Biz Türkiye'nin Müslümanların birlikteliği için kendi üzerine düşen rolü oynamasını istiyoruz. Hatta Müslüman olmayan gruplar için de bu rolü oynamasını istiyoruz.” dedi.
Suriye'deki sorunların ancak konuşularak çözülebileceğini belirten Fadlallah, “Biz, her gün Suriye'deki olayların bitmesi için dua ediyoruz. Tabii ki Suriye'deki bütün olaylardan çok etkileniyoruz. Bu büyük sorun her gün yüzlerce insanın ölmesine neden oluyor. Ortadoğu içinde de büyük yansımaları oluyor. Suriye'nin birlikteliği, bütünlüğü bizim için önemlidir. Temenni ve dileğimiz odur ki Suriyeliler bir an önce güvenli bir gelecekle kendi haklarına ve özgürlüğüne kavuşsunlar. Her gün dua ediyoruz. Bunun için de Ortadoğu'daki bütün halklara büyük rol düşüyor. Suriye'de yaşanan olaylar mezhepsel çerçeveden çıkarılmalı. Korkumuz odur ki Suriye'yi mezhepsel bir fitnenin içine sürüklemeye çalışıyorlar. Bu mezhepsel fitne girerse bu tabii ki sadece Suriye'de kalmayacaktır. Bütün bölgeyi etkileyecektir. Onun için bizim bütün dualarımız mezhepsel bir fitnenin çıkmaması için.” şeklinde konuştu.
ZAMAN
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.