İmamın En Büyük Kabahati!!!
Hürriyet, katliama ilişkin ilginç bir detayı haber diye verdi. Öğretmen ile imamı karşı karşıya getiren gazete Kur'an okunmasından duyduğu rahatsızlığı ortaya koydu.
Hürriyet gazetesi mardin'de yaşanan katliama ilişkin ilginç bir ayrıntıya bugün haber olarak yer verdi.
Öğretmen ile imamı karşıya getiren, öğretmeni laik sistemin sembolü, imamı ise dini algılayışın sembolü olarak gösteren haberde, çocukların mezar başında Kur'an okumasından duyulan rahatsızlık son cümlede şu şekilde yer aldı:
"Bu kareler gösteriyor ki, imam amacına ulaşmıştı! Epeyce çocuğa Kuran öğretmeyi başarmıştı. Sonradan açıklandı. Köy okulu ise tatil edilmişti..."
İŞTE GAZETENİN HABERİ
44 kişinin hayatını kaybettiği katliam köyünde gözden kaçan ayrıntıları Faruk Bildirici kaleme aldı....
Bilge köyünde yaşanan vahşet ile köyün adı arasındaki ters ilişkiden çok sözedildi. Kimi yazılarda, kimi televizyon konuşmalarında bu konuya işaret edildi.
Gerçi Bilge adı sonradan konulmuş ama köyün gerçek adı da Zangırt. Bu isim de Kürtçede "Bilgiyi tutmak" anlamına geliyor. Yani yine bir bilgelik durumu var köyün geçmişinde.
Köyün kültüründe böylesine bir bilgelik varsa nasıl oluyor da günümüzde 44 kişinin ölümüne neden olan bir şiddet kültürü yerleşebiliyor? İşte sorulması gereken soru bu.
Psikiyatrist Prof.Dr.Selçuk Cansandayar, orada yaşayan insanların kültürü ile bu katliam arasında doğru orantılı bir ilişki olmadığı görüşünde. "Artık o bölgede topraktan bile şiddet fışkırıyor" diye adlandırıyor durumu. Günümüzde yaşananlara dikkat edilmesi gerektiği görüşünde. Şiddet ile bu denli içli dışlı biçimde yaşayanların bu tarz toplu katliamlara yönelmelerinin çok da şaşırtıcı olmadığını düşünüyor.
Bilgelik nasıl edinilecek?
Bir de bilgelik dediğiniz nitelik nasıl edinilecek? Elbette eğitimle. Oysa köyden çıkan üniversite mezunu yok. Anlatılanlara göre, bir tek damat adaylarından Halil Çelebi var okumuş. O da Açık Öğretim Fakültesi'nde öğrenci ve yakındaki bir köyde vekil öğretmen. Onun dışında lise mezunları var, onlar da son yıllarda okumuş.
Zaten köydeki yaşamın içinde okul neredeyse yok. Eğitimi simgeleyen unsurlar köy hayatının hayli uzağında. Şöyle bir bakalım! Köy öğretmeni Sadık Akbulut, saldırı sırasında nerede? Evinde eşiyle birlikte. Çağrıldığı halde nişana gitmemiş. Gerçi eşi Bedia Akbulut, "Uzun süredir görev yaptığımız için köydekilerle çok samimiyiz" diyor ama öğretmen uzanıp uyuya kaldığı için çağrılı olduğu nişana gidememiş. Demek o kadar da önemsememişler nişanı.
İmam ne yapmış peki? 24 yaşındaki imam Kazım Ozan, nişan evine gitmekle kalmamış, yemek sonrasında oracıkta yatsı namazı kıldırmaya durmuş. Evde tek canlı bırakmamaya niyetlenmiş kanlı katiller onu da kurşuna dizip öldürmüş.
Köyde insanlar, imamdan övgüyle sözediyor. İki yıldır köyde olan genç imamın iki yıl içinde akıcı biçimde Kürtçe öğrendiğini, maaşından çocuklara hediyeler aldığını anlatıyorlar. Onu anlatırken kullandıkları bir cümle önemli:
"Maaşını çocuklara harcardı. Yeter ki çocuklar Kuran öğrensin derdi."
Cinayet sonrasında dikkatimi çekti, sıra sıra mezar başında oturan çocukların ellerinde Kuran vardı. Hem de Arapça harflerle yazılı. Oturmuş, ölen yakınları için Kuran okuyorlardı. Öyle bir çocuk değildi hemde. Gün boyu farklı zamanlarda değişik çocuklar gördüm, ellerinde Kuranlarıyla mezar başına çökmüşlerdi. Kederlerini o sayfaların arasına saklıyorlardı.
Bu kareler gösteriyor ki, imam amacına ulaşmıştı! Epeyce çocuğa Kuran öğretmeyi başarmıştı. Sonradan açıklandı. Köy okulu ise tatil edilmişti...