İlker Başbuğ İfadesinde KİMİ Suçladı?

İlker Başbuğ İfadesinde KİMİ Suçladı?

İnternet Andıcı soruşturmasında tutuklanan Başbuğ hangi komutanları suçladı..?

Mahkeme tarafından tutuklanan Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ, hükümeti hedef alan internet sitelerinin kendinden önceki dönemde hazırlandığını savundu. Yaşar Büyükanıt dönemine işaret eden Başbuğ, “Şekil ve teknik açıdan bu sitelerin kanuna uygun olmadığı bilgisi bana verildiğinde kapattırdım. Aslında bana teşekkür edilmesi gerekir” dedi.

Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde verdiği ifadede çarpıcı açıklamalarda bulundu. Hakkındaki suçlamaları reddeden Başbuğ, sitelerin kendinden önceki dönemde hazırlandığını savundu. Başbuğ, hükümeti yıkmakla itham edilmenin acı olduğunu belirterek, “Benim böyle kötü bir amacım olsa 700 bin kişilik gücü elinde tutan bir komutan olarak bunu yapmanın başka yolları da olabilirdi” ifadesini kullandı. Hükümet aleyhine kara propaganda yapan internet sitelerinin kendinden önceki dönemde güncellendiğini savunarak Yaşar Büyükanıt dönemine işaret etti. Başbuğ’un internet sitelerinin kendisinden önceki dönemde güncellediğini söylemesi gözleri selefi Yaşar Büyükanıt’a çevirdi. Başbuğ, tutuklu sanıkların ‘Sayın Komutana Arz’ ifadesi ile ilgili kendisini işaret ettiği açıklamaların bulunmadığını savundu. İşte Başbuğ’un tutuklanmadan önce mahkemede söylediği son sözler:

O ZAMAN NİYE ANLAŞILMADI?

Bu suçla itham edilen kişi 26. Genelkurmay başkanıdır. Türk Silahlı Kuvvetleri dünyanın sayılı en güçlü ordularından bir tanesidir. Böyle bir orduya komuta eden birisinin silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek ile suçlanması trajikomik. 2003- 2005 yılları arasında çeşitli vesilelerle gerek sayın Cumhurbaşkanı gerekse Başbakan ile çalışmalarımız oldu. Bu siyasi iktidar tarafından 2006 yılında KKK olarak atandım. 2008-2010 yılları arasında Genelkurmay Başkanlığı görevine atandım. Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakan, MGK üyesi olarak bu hükümetin bakanları ile birlikte çalıştık. Elbette devletimizin istihbarat imkanları var, bu kadar sene beraber çalışıyoruz. O dönem benim silahlı terör örgütü kurma ve yönetmem tespit edilememiştir ki, bu üzerinde durulması gereken bir nokta. Tespit edilmiş ve bu görevde tutulmuşsam bu da ayrı bir nokta. 30 Ağustos 2010’da emekli olduktan 1,5 yıl sonra böyle bir suçlama ile karşı karşıya kaldım. Böyle bir iddiayı duymak, silahlı kuvvetlere, ülkeye, devlete şerefiyle görev vermiş birisi için çok ağır bir iddia. Bu iddianın bu şekilde dile getirilmesi bile benim için en ağır cezadır bundan sonra ne ceza verilirse beni daha fazla üzmez.

EMRİMDE 700 BİN KİŞİLİK GÜÇ VARDI

Benim görevim esnasında böyle bir şey varsa gereken yapılmalıydı. Bir iki basın açıklaması ve bir iki internet sitesi haberi ile hükümeti yıkmakla itham ediliyorsam bu çok acıdır. Benim böyle kötü bir amacım olsa 700 bin kişilik gücü elinde tutan bir komutan olarak bunu yapmanın başka yolları da olabilirdi. Ben görev hayatım boyunca her zaman kanunların ve anayasanın çizgisinde oldum. Ancak bugün iddia edilen suçlar ve bu suçlamaya giden değerlendirmeler dosyadan vakıf olduğunuz üzere, benim dönemimle ilgili internet siteleriyle bir ilgim olmadığı da savunmalarımda mevcuttur.

SİTELERİ BEN KAPATTIM

Ben 2008 yılı 30 Ağustos tarihinde Genelkurmay Başkanlığı görevime başladım. 4 Şubat 2009’da internet siteleriyle ilgili olarak bir haber yayınlandı. Bu haber üzerine konunun derhal incelenmesini istedik ve o haberde sadece site adresleri vardı, herhangi bir içerik yoktu. İlk inceleme sonucunda, şekil ve teknik açıdan bu sitelerin kanuna uygun olmadığı bilgisi bana verildiğinde ben bu siteleri kapattırdım. Aslında bana teşekkür edilmesi gerekir ki ben bu siteleri kapattıran kişiyim. Ayrıca 30 Ağustos 2008 - Şubat 2009 arasında bu sitelerde hiçbir işlem yoktur.

ÖNCEKİ DÖNEMDE GÜNCELLENMİŞ

Bu sitelerin son güncelleme tarihlerine bakıldığında benim görev süremden öncesidir. Şubat 2009’dan sonra 4 sitenin kurulması konusu bu andıcın temel konusudur. Bu andıç bana arz edilmedi, arz edilmiş olsa muhakkak üzerinde imzam ya da parafım olurdu. Bu andıcın üzerinde komutanın imzası ya da parafını gördüm diyen bir kişi dahi yoktur. Hazırlık aşamasında olan bu siteler de 19 Haziran 2009’da kapatıldı. Bu siteler aktif dahi edilmemiş, bir haber dahi yapılmamıştır. İnternet andıcı ile ilgili bilgim 4 Kasım 2009’da oldu, haberin yayınlanmasına müteakip. Şubat 2009’da kapattığımız sitelerin içerikleri nedir, burada ne yapılmıştır, konusunun cevabını veya bu konu ile ilgili bilgileri de internet andıcı ile ilgili iddianamenin 2011 yılının Ağustos ayında iddianame çıktığı zaman kısmen öğrendim.

O BELGE BANA ARZ EDİLMEDİ

2. Başkan tarafından ‘sayın komutana arz’ diye sunulan bir belgenin normal şartlarda bana arz edilmesi gerekir. Ancak kesinlikle arz edilmedi. Arz edilmiş olsa bir imza, bir paraf mutlaka konulurdu. Bu andıç 2. Başkan tarafından 1 Nisan 2009 tarihinde paraflanmıştır. Bu andıcın bana 14 Nisan 2009’da arz edildiği iddia ediliyor ancak bu andıcın 2 Nisan 2009’da karargah içinde işleme girdiğini de görüyoruz. Bu bana okumuş olduğunuz İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tutanaklarındaki ‘komutanın imzasını gördüm, komutan imzaladı’ yönündeki beyanlar sadece değerlendirmedir. Hatta aynı kişilerin daha sonraki beyanlarında bu kez de imzayı görmedim şeklinde savcıya beyanları vardır. 2. Başkan sayın komutana arz yazdığı zaman o evrakın komutana arz edilmesi gerekir. Ancak kesinlikle arz edilmemiştir.

UYGULAMA EMRİ VERMEDİM

Andıç bir karargahtaki faaliyetleri başlatan bir eylemdir. Bu andıç ile 4 sitenin kurulması işlemi başlatılmıştır ancak bu sitelerin aktif hale gelmesi için andıç yeterli olmaz. Bunun olması için uygulama emri yayınlanması gerekir ancak bu konuda öyle bir şey de söz konusu olmamıştır.

BUNDAN BÜYÜK CEZA OLMAZ

Genelkurmay Başkanı’nın bir terör örgütü kurmak ve yönetmekle suçlanması, bu bana verilecek en büyük cezadır. Bunun bu şekilde söylenmesi bile verilecek en büyük cezadır. Bundan daha büyük cezanın olabileceğini ben düşünmüyorum. Takdir mahkemenizindir, bizler gelip geçiciyiz ancak sizler tarihe not düşeceksiniz.

Soruşturma genişleyebilir

Başbuğ’un savcılık sorgusunda bazı belgeler göstererek hakkındaki iddiaları yanıtladığı öğrenildi. Yaklaşık 40 sayfalık açıklamalarında kendinden önceki dönemi işaret eden Başbuğ’un ifadeleri doğrultusunda soruşturmanın genişletileceği öğrenildi. Soruşturma kapsamında önümüzdeki günlerde bazı muvazzaf ve emekli askerin de ifadeye çağrılabileceği aktarıldı.

Tek kişilik odaya konuldu

İstanbul Nöbetçi 12. Ağır Ceza Mahkemesi Başbuğ’u ‘örgüt yöneticiliği’ ve ‘cebir ve şiddet kullanarak hükümeti ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs’ suçlarından tutukladı. Başbuğ’un, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’ndeki 5 No’lu L Tipi Kapalı Cezaevi’ne yerleştirildiği kaydedildi. Aynı cezaevinde, ‘İrtica ile Mücadele Eylem Planı’ davası sanıkları arasında yer alan emekli Tuğamiral Alaettin Sevim, emekli albaylar Dursun Çiçek ve Fuat Selvi de bulunuyor. Başbuğ’un geçici olarak tek kişilik bir odaya yerleştirildiği, kızı ve oğlu tarafından ziyaret edildiği bildirildi. Başbuğ’un psikolojisinin iyi olduğu kaydedildi.

TALiMATI O VERDi

İlker Başbuğ’un emrinde Karargah’ta görev yapan Orgeneral Hasan Iğsız, Korgeneral Mehmet Eröz ve firari Tümgeneral Mustafa Bakıcı, İnternet Andıcı’nın Başbuğ’un talimatı ve bilgisi dahilinde hazırlanan resmi bir belge olduğunu itiraf etmişti. Davanın tutuklu sanığı Dursun Çiçek de sıralı komutanların bilgisi dahilinde olduğunu vurgulamıştı.

USLUKILIÇ: BAŞBUĞ ONAYLADI

29 Aralık’ta görülen duruşmada sanık Yüzbaşı Murat Uslukılıç, andıcın hazırlama emrini Dursun Çiçek’ten aldığını söyledi. Uslukılıç, “Taslak olarak hazırlayıp Çiçek’e gönderdim. Bildiğim kadarıyla andıç, Genelkurmay 2. Başkanı (Hasan Iğsız) tarafından Genelkurmay Başkanı’na (İlker Başbuğ) arz edildi. Genelkurmay Başkanı onayladıktan sonra Dursun Albay andıcı bize geri getirdi” demişti.

ÇİÇEK: KOMUTANLAR SORUMLU

Planın altında imzası olan Çiçek, internet andıcının gerçek bir belge olduğunu söyleyerek sıralı komutanlarını sorumlu tutmuştu. Çiçek, “Belge Tümgenerel Mustafa Bakıcı’dan başlayarak emir-komuta zinciri içinde hazırlandı. Sıralı amirler benim kadar sorumludur” demişti.

ÇUBUKLU: KOMUTAN KATI İMZASI

Davanın 46. duruşmasında Genelkurmay Adli Müşaviri Tümgeneral Hıfzı Çubuklu, “Benim parafımdan sonraki işlem, belgeyi hazırlayan başkanlığa aittir. Bu da komutan katının imzasında olur” diyerek üstlerini işaret etmişti. Çubuklu, Başbuğ’un Kaos Planı belgesi için “Kağıt parçası” ifadesini kullanmasının talihsizlik olduğunu söylemişti.

IĞSIZ: KİMSE KALEM OYNATAMAZ

Sanıklardan 1. Ordu eski Komutanı Org. Hasan Iğsız da, andıçta en yetkili makamın ‘Genelkurmay Başkanı’ olduğunu belirterek “Sayın komutana arz demek, bu kişinin yetkilisinin o olduğunu gösterir. Ona arz edilmeden hiç kimse kalem oynatamaz, işlem de tamamlanamaz” demişti. Yine tutuklu sanıklardan Korgeneral Mehmet Eröz, emrin komuta katından geldiğini söylemişti.

BORUDAN KÂĞIT PARÇASINA SKANDAL SÖZLERi

İlker Başbuğ, 2008 yılı Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararları ile Orgeneral Yaşar Büyükanıt’dan devraldığı görev süresi boyunca tartışılacak çıkışlar yaptı. Başbuğ, 17 askerin şehit olduğu Aktütün baskını sonrasında 15 Ekim 2008’de basın toplantısı düzenlendi.

AKAN KANA ORTAK OLURLAR

Başbuğ, TSK’nın kendine güvenin tam olduğunu belirtirken “Bu bilgileri sızdıranlar ve bu gizli bilgileri kullananlar hakkında da adli işlemler başlatılmıştır. Tüm bunlara rağmen bölücü terör örgütünün yaptığı eylemleri, altını çiziyorum, başırılı gibi gösterenler akan ve akacak olan her damla kanın sorumluluğuna ortak olurlar. Bu açıdan son sözüm şudur. Dolayısıyla herkesi dikkatli olmaya ve doğru yerde bulmaya davet ediyorum. Söyleyeceğim bunlardır!” ifadelerini kullandı.

BORU DEĞİL LAW SİLAHI

21 Nisan’da Poyrazköy’de Bedrettin Dalan’ın arazisinde başlayan kazılarda 15’i dolu 22 LAW silahı bulundu. 29 Nisan 2009’da basının karşısına boş LAW silahıyla geçti. Ergenekon’un silahlı bir terör örgütü olduğunu kanıtlayan mühimmatın LAW silahı değil boru olduğunu öne süren Başbuğ, “Boş LAW’ı ne yaparsınız. Ya eğitimde kullanırsınız ya da yakılır” dedi. Başbuğ mühimmatın TSK envanterine ait olmadığını öne sürdü ancak MKE incelemesi sonucu bulunan malzemenin TSK’ya ait olduğu belgelendi.

O BELGE KÂĞIT PARÇASI

Başbuğ, “AK Parti ve Gülen Cemaatini bitirme” planıyla ilgili 26 Haziran 2009’da açıklama yaptı. Konuşmasında tam 9 defa ‘kağıt parçası’ tabirini kullandı. Kuvvet komutanları ve 30 generalle birlikte basın toplantısı düzenleyen Başbuğ, belge ile ilgili iddiaların gerçek dışı ve maksatlı olduğunu savunarak, “Biz bu kâğıt parçasının birileri tarafından TSK’yı yıpratma ve karalama amacıyla hazırlandığını değerlendirmekteyiz” ifadesini kullandı.

BULUNDUĞUNUZ YER DOĞRU DEĞİL!

17 Aralık 2009’da Trabzon’daki Oruç Reis Fırkateyni’nde basın toplantısı düzenledi. TSK’ya karşı ‘psikolojik asimetrik harekat’ yürütüldüğünü iddia eden Başbuğ medyayı eleştirdi: “TSK’ya karşı planlı haksız şekilde psikolojik harekat yürütenlere diyorum ki; bulunduğunuz yer doğru değil. Artık haksız ve mesnetsiz suçlamalara karşı da TSK sessiz kalamaz. Her kurumda ihlaller olabilir ama ihmal başka, kasıt başkadır.

AK PARTiLi ÜSTÜN: YÜCE DiVAN YOLU KAPALI

Genelkurmay eski Başkanı Başbuğ, ‘hükümeti devirmeye teşebbüs’ ve ‘örgüt yöneticiliği’ suçlamaları ile tutuklandı. Başbuğ’un Yüce Divan’da yargılanmasına yönelik tartışmalar başlatılırken AK Parti’li Ayhan Sefer Üstün “Yüce Divan yolu kapalı” dedi. Meclis İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Üstün, Genelkurmay başkanlarının Yüce Divan’da yargılanmasına ilişkin Anayasa değişikliği yapıldığı dönemde Anayasa Komisyonu başkanvekili idi.

ANAYASA AÇIK VE NET

Üstün, Anayasa’da yapılan değişikliğin açık ve net olduğunu belirterek “Genelkurmay başkanları ancak görevleri ile ilgili bir suçtan dolayı Yüce Divan’da yargılanabilir. Nasıl ki başbakan veya bakanlar görevleri ile ilgili suçlardan Yüce Divan’da yargılanıyorsa, Genelkurmay başkanları da görevleri ile ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan’da yargılanır” dedi.

Üstün, Başbuğ’un tutuklanmasına yönelik mahkeme kararına işaret ederek “Savcılık ‘silahlı terör örgütü yöneticisi olmak, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs’ suçundan tutuklama istemiş ve mahkeme bu talebi kabul etmiştir. Bu suç görev suçu olarak görülemez. Görev suçu Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki bir ihaleye fesat karıştırmak, zimmetine para geçirmek gibi suçlardır. Terörle mücadele sırasında ortaya çıkan suçlarda Genelkurmay başkanı suçlanırsa Yüce Divan’da yargılanır. Ancak diğer suçlarda yargılama merci isivil mahkemelerdir” şeklinde konuştu. Anayasa’nın 148. maddesinde Genelkurmay Başkanları’nın sadece görevleri ile ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan’da yargılanacağı belirtiliyor. Söz konusu düzenleme şöyle:

İŞTE O MADDE

“Genelkurmay başkanı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri komutanları ile Jandarma genel komutanı da görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan’da yargılanırlar.”

bugün 

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.