İktidar ile muhalefet 'Büyük Rumeli'de buluştu
Ali Sami Yen Stadı'nda Rumeli Balkan Federasyonu'nun düzenlediği 'Büyük Rumeli Buluşmaları'nda AK Partili Faruk Çelik ile MHP lideri Devlet Bahçeli'den çarpıcı açıklamalar geldi.
Devlet Bakanı Faruk Çelik, kendinden olmayanı yok etme anlayışının hakim olduğu dönemlerde bile Türk Milletinin kendinden olmayanı koruduğunu belirterek, ''Başkalarının yaşam alanına ve değerlerine daima saygı gösterdik. Bugün 22 milyon kilometre kareyi aşan bir coğrafyada farklılık ve renklilik varsa, bütün bunlar ecdadımızın dünyaya bakışının bir ürünüdür'' dedi.
Çelik, Ali Sami Yen Stadı'nda, Rumeli Balkan Federasyonu koordinatörlüğünde düzenlenen ''Büyük Rumeli Buluşması''nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin gönlünde Balkanlar'ın yerinin ayrı olduğunu, Orta Asya ne kadar ata toprağıysa Balkanlar'ın da o kadar ata toprağı olduğunu söyledi.
''Tarih bizi farklı coğrafyalara savurmuş olsa da aramızdaki bağlar yakınlığımızı daima diri tutmuştur. Bugüne kadar hiçbir güç, gönül, ülkü, duygu birliğimize sınır koyamamıştır, koyamayacaktır'' diyen Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Çünkü biz ortak bir tarihin, kültürün mirasçılarıyız. Biz ortak bir medeniyetin çocuklarıyız. Hem Balkanlar'ın bağrında hem de Türkiye'nin bağrında sessiz sedasız yatan Sultan 1. Murad'ın bedeni bizlere birlikteliğimizi haykırmaktadır. Kosova'daki türbeye gidip, Türkiye'yi görmemek, Bursa'daki türbeye gidip Kosova'yı duymamak mümkün müdür? İşte bütün bu değerler sevinçlerimizde hep birlikte mutlu olmayı, dertlerimizle hep birlikte dertlenmeyi beraberinde getirmektedir. Balkanlar'da akan bir gözyaşı, Anadolu'muzun en ücra köşesinde yaşayan insanımızın bağrını tutuşturmaktadır.
Türk Milleti olarak sevgi ve hoşgörü üzerine inşa edilmiş bir medeniyetin varisleriyiz. Fatih Sultan Mehmet'in 1463 yılında yayınladığı fermanın mürekkebi bugün hala kurumadı. Kendinden olmayanı yok etme anlayışının hakim olduğu dönemlerde bile millet olarak kendimizden olmayanı koruduk. Başkalarının yaşam alanına ve değerlerine daima saygı gösterdik. Bugün 22 milyon kilometre kareyi aşan bir coğrafyada farklılık ve renklilik varsa, bütün bunlar ecdadımızın dünyaya bakışının bir ürünüdür.''
-''BU ACILARI HEP BİRLİKTE YAŞADIK''-
''Bütün bu hoşgörünüze rağmen ata yurdumuz Balkanlara sahip çıkmak adına çok acılar çektiniz. Bu acıları hep birlikte yaşadık. Ama ata toprağımızı sahipsiz bırakmadınız, bırakmadık, bırakmayacağız'' diyen Çelik, şunları kaydetti:
''Murad Hüdavendigar'ın, Fatih'in, Kanuni'nin, Mustafa Kemal Atatürk'ün bize bıraktığı eserlere sahip çıkmak, ecdadımıza karşı namus borcumuzdur. Türkiye, bu mirasa sahip çıkma konusunda kararlıdır. Onun için Bakanlığıma bağlı TİKA, bu dönemde her zamankinden daha büyük bir aşkla, hevesle, fedakarlıkla üç kıtaya koşmaktadır. Yıllardır özlemle beklenen ve 'Türkler için hiçbir çalışma yapılmıyor' eleştirilerine cevap niteliğinde Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığını kurduk. Bu başkanlıkla birlikte Orta Asya'dan Balkanlar'a, Kafkaslar'dan Orta Doğu'ya çok geniş bir coğrafyada yaşayan vatandaşlarımıza, akraba ve soydaşlarımıza daha organize bir hizmet sunacağız. Artık bütün kardeşlerimizin sorunlarını tek elden, tek merkezden hızlı bir şekilde çözüme kavuşturacağız.''
Bulgaristan'ın, Türk soydaşların seçtiği müftüyü görevden almak istediğini dile getiren Çelik, ''Yunanistan, Batı Trakya'da yaşayan soydaşlarımızın seçtiği müftüyü tanımıyor. Bu girişimleri şiddetle kınıyoruz. İşte bu örnekler bile dayanışmamızın ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır'' dedi.
MHP GENEL BAŞKANI BAHÇELİ:-''TARİH BU ZAMANA KADAR GÖSTERMİŞTİR Kİ MİLLET OLARAKYURT TUTTUĞUMUZ RUMELİ, ASIRLARCA HEM ZAFERLERİMİZE HEMDE HÜZÜNLERİMİZE ORTAK OLMUŞ VE DE ŞAHİTLİK YAPMIŞTIR''
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ''Tarih bu zamana kadar göstermiştir ki millet olarak yurt tuttuğumuz Rumeli, asırlarca hem zaferlerimize hem de hüzünlerimize ortak olmuş ve de şahitlik yapmıştır'' dedi.
Bahçeli, Ali Sami Yen Stadı'nda, Rumeli Balkan Federasyonu koordinatörlüğünde düzenlenen ''Büyük Rumeli Buluşması''nda yaptığı konuşmada, Rumeli'nin, asırlardan beridir çok önemli ve stratejik bir geçiş ve yerleşim güzergahı olduğunu, bu bölgenin tarih boyunca sürekli olarak göz önünde bulunduğunu ve çekişmelerin, savaşların, güç ve nüfuz rekabetinin fazlasıyla yaşandığı bir coğrafya olarak önemini bugünlere kadar muhafaza ettiğini söyledi.
Bunun ilk farkında olanların başında gelen Türk Milletinin, Hunlar'dan itibaren Rumeli'ye yerleşmenin ve buradan yayılacak olan genişleme ve büyüme dinamizmine ivme vermenin arayışlarına girdiğini belirten Bahçeli, ''Kabul etmek lazımdır ki Osmanlı Devleti Rumeli'ye adım atar atmaz çeşitli devletlerin kültür ve siyaseti altında yönetilmiş bir Orta Asya bakiyesi ile karşı karşıya kalmıştır. Bu topraklarda yerleşmiş, fakat kültür ve soy özelliklerini azimle korumuş olan Türk toplulukları, hakim millet olarak karşılarına çıkan soydaşlarına derhal sarılmışlar ve onların kanatları altına girmekte hiç tereddüt göstermemişlerdir. Nitekim 'kardinal külahı görmektense, Osmanlı sarığını tercih etmenin' arkasındaki sır ve hikmet esasen burada aranmalıdır'' diye konuştu.
''Rumeli'ye düzenlenen akınlar sonucunda, fethedilen yerlerde yaşayanlara adalet ve hakkaniyet ilkeleri içinde davranılmış, zulüm ve eziyet çeken bölge halkı için Türk'ün yönetimi tabiidir ki cazibe merkezi haline gelmiştir'' diyen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Yağma ve talandan uzak duran yüksek erdem, gittiği yerlere kültür ve terbiyesinden de değerler katmış, imaretler, zaviyeler, camiler, köprüler, hanlar, hamamlar ve kervansaraylar yaparak gelip geçici olmadığını göstermiştir. Bugün Balkanlar'ın dört bir yanında iftihar ettiğimiz ceddimizin yaptığı birçok güzel ve tarihi eserler vardır ve tüm heybetiyle görmek isteyenleri beklemektedir. Rumeli'nin imarı ve inşası bir bakıma, kısa süreli olarak esir ve ganimet elde etmek için gelinmediğini, yarı göçebe bir sosyolojik yapıdan kutlu ve yerleşmiş bir devlet haline ulaşıldığını da kanıtlamıştır. Tarih bu zamana kadar göstermiştir ki millet olarak yurt tuttuğumuz Rumeli, asırlarca hem zaferlerimize hem de hüzünlerimize ortak olmuş ve de şahitlik yapmıştır.''
''Atalarımızın Rumeli'ye geçmeleri ve orayı yurt tutmaları, en az İstanbul'un fethi kadar önemli ve değerlidir'' diyen Bahçeli, ''Eğer Rumeli'ye çıkış yolları aranıp bulunmamış olsaydı, diğer Anadolu Türk beylikleri gibi Osmanlı Devleti de içe dönük mücadelelerle eriyip kısa sürede tarihe karışabilirdi. Rumeli ile Anadolu'nun kaderi yüzyıllarca birbirini tamamlamış, birisinin varlığı ve güvenliği emin olun ki diğerinin çabasıyla ve katkısıyla gerçekleşmiştir'' diye konuştu.
Türklerin Anadolu'dan atılmasına dönük dinmeyen ve bitmeyen kin ve nefretin sonuç alamamasında Rumeli'nin jeopolitiğinin çok belirleyici olduğunu vurgulayan Bahçeli, ''Anadolu'nun kaderini tayin eden en önemli güç kaynaklarından birisi de Rumeli olmuş ve Türk Milletinin bir ve ayrılmaz bir bütün olarak bugünlere ulaşmasında tarihi bir rol oynamıştır'' dedi.
-''RUMELİ BİZİM İÇİN BİTMEYEN BİR SEVDANIN ADIDIR''-
''Rumeli bizim için bitmeyen ve asla da tükenmeyecek, asırları aşıp gelen bir sevdanın adıdır'' diyen Bahçeli, şunları kaydetti:
''Rumeli, ayrılıkların, özlemlerin, kavuşmaların üst üste çakıştığı ve milletimizi yıllarca çepeçevre etkisi altına aldığı bir coğrafyadır. Film kahramanı Manastırlı Sütçü Ramiz'in memleketidir Rumeli ve Türk vatanının selameti için Makedonya'da filizlenen ve oradan çevreye yayılan iradenin sığındığı bir otağdır. İshak Çelebi'nin anlattığı Üsküp Rumeli'dir. Hayreti'nin dile getirdiği Belgrat Rumeli'dedir. Mostarlı Hacı Derviş'in Mostar'ı ise Rumeli demektir. Tuna Nehri deyince Rumeli gönüllere düşer ve Osman Paşa'nın o muazzam Plevne direnişi akıllara gelir. Tuna bir özlemdir. Tuna efsanedir, türküdür ve bizim kahramanlık menkıbemizdir, Türk tarihinin en yakın tanığıdır ve tüm heybetiyle Rumeli'de sonsuzluğa akmaktadır.''
Yaşanan trajedilerin, yüz binlerce Balkan Türkünün dramı ve katlinin bir sızı olarak varlığını sürdürdüğünü belirten Bahçeli, ''Gelinlerin hıçkırıkları ile yoğrulan, anaların ağıtlarıyla şekillenen, dualarla ve kanla kazanılan ecdat topraklarından geri çekilmek, ana yurda dönmek milletimiz açısından hiç de kolay olmamıştır ve akıllar her zaman arkada kalan kardeşlerimizde olmuştur. Geçmişte, Horasan, Tebriz, İstanbul bizim için ne anlama geliyorsa, İskeçe, Silistre, Koşukavak, Gümülcine de aynı anlamı ihtiva etmiştir. Hepsiyle övündük, gurur duyduk. Acılarını yaşadık, özlemlerini çektik. Yakılan ağıtları dinledik ve hüzünlendik. 'Bağa Girdim Bağ Budanmış' türküsüyle güldük, 'Çemberimde Gül Oya'yla oynadık.''
Bahçeli, farklılıkların hatırlatıldığı, çeşitliliklerin özendirildiği, ayrışma fitilinin ateşlendiği bir dönemde, ihtiyaç duyulan birlikte yaşama felsefesine destek olunmasını çok önemsediğini sözlerine ekledi.