İkbal hem ağladı hem verdi veriştirdi
Umre'ye gittikten sonra tesettüre giren İkbal Gürpınar, öyle yorumlar aldı ki çılgına döndü. Ünlü sunucu yayında ağladı.
Umreden döndükten sonra başını kapatan ünlü sunucu İkbal Gürpınar, internet sitelerinde hakkında yazılan yorumlara gözyaşları içinde tepki gösterip, yorumları kaleme alanlar hakkında suç duyurusunda bulunduğunu açıkladı.
Kanal 7'de yayınlanan kendi programı "İkbal'le Şifalı Yemekler" programında bir açıklama yapan İkbal Gürpınar, örtünerek reklam yapma peşinde olmadığını ve ilk evliliğine kadar da başörtülü olduğunu söyledi. İlk eşinin talebiyle başını açtığını aktaran Gürpınar, babasının ilahiyat fakültesi kendisinin de imam hatip lisesi mezunu olduğunu da hatırlattı.
Açıklamasında gözyaşlarını tutamayan İkbal Gürpınar, bu yorumları yazanlar ve yayınlayan internet sitelerinden davacı olduğunu, kazandığı tazminatlarla da adına bir okul yaptıracağını da kaydetti.
Gürpınar, "Herkes de haddini bilmeli. Ben kimseden aferin almak için böyle (eliyle başörtüsünü gösteriyor) yapmadım. Kendim için yaptım, yardanım için yaptım. İnsanların ne söylediği zerre kadar umurumda değildir. Allah'ın ne söylediği benim için önemlidir. Şu ana kadar bunu yapıyorum. Hani bazıları var; "Namaz kılmıyorum, oruç da tutmayayım..." Yapabileceğim neyse ben onu en sonu kadar yapmaya gayret ederim. Benim felsefem budur.
Sözlerine ağzından kötü bir söz çıkmasın diye besmele çekerek başlayan sunucu İkbal Gürpınar şunları söyledi:
"BAŞÖRTÜLÜ PROGRAM İÇİN İZİN İSTEDİM"
Ben sene 2000'den itibaren Allah kabul ederse namazımı kılıyorum. Ederse... O, O'nun bileceği iş. Biz bilemeyiz. Hiç kimsenin cennete cehenneme gideceği ile ilgili ahkâm kesemeyiz. Biz kimiz ki? Başımı da işimden dolayı örtemeyeceğimi düşünüyordum. Benim ağzımdan hiçbir zaman ben tesettüre girdim, reklam yapayım gibi bir şey çıkmadı.
"Ben Kâbe'nin karşısında namaz kılıyordum ve Allah şahidim. Niyetim de yoktu. İşimden dolayı bunu yapabileceğimi düşünmüyordum. Çünkü ben bir şov dünyası elemanıyım. Televizyondayım. Bunu yapamam zannediyordum. Genel Müdürümüz Sayın Mustafa Çelik'e telefon açtım. "Sayın Müdürüm, böyle böyle içimden bir ses geldi, eğer bunu yaparsam kanalıma zarar verir miyim? Sizden izin almak için telefon açtım" diye sordum. "Biz demokratik, laik bir ülkede yaşıyoruz. Ne isterseniz onu yapın İkbal Hanım. Benim size şunu yapın bunu yapın demeye nasıl hakkım olabilir. Bu telefonu açmanız bile abes. Ne istiyorsanız onu yapın" dedi.
Ben hiç kimseye, "Bakın böyle yaptım, siz de arkamdan böyle yapın. Boynunuzu gerdanınızı açın" gibi bir şey söyleyemem.
"BANA 'ALLAH'TAN VAHİY GELDİ' DEMEDİM"
Fakat iki taraftan da bombardımana tutuldum. Ben dört gün boyunca seyircilerin sevgi seline, -Allah onlardan razı olsun- maruz kalırken, internet sitelerinde ne hakaretler... Ben efendim tarikatlardan maaşa bağlanmışım. O maaşlar yüzünden başımı böyle örtmüşüm diyenler. Afedersiniz içimden gelen ses bana vahiy miymiş, ben kendimi peygamber mi sanıyor muşum. Ben "Allah'tan bana vahiy geldi" demedim.
"ALLAH'IN NE SÖYLEDİĞİ ÖNEMLİ"
İslamiyet sadece başı örtmek değildir. Gıybetten de kaçınmanız lazım. Bana laf söyleyecek adam önce kendine baksın. Ben Allah'a havale ediyorum. Beni buradaki bütün ekip arkadaşlarım bilir. Benim ne olduğumu en yakınlarım çok iyi olur. Bu hakaretleri yapan insanlar cezalarını çekecekler. Kendi içimde çok kötü şeyler düşünebilirim. Ama bu benim içimde kalırsa sorun yok. Ama milyonların okuyabileceği bir platforma taşınıyorsa bu suç teşkil eder.
gazeteciler
Uploaded by malvidi. - Have a look at more lifestyle videos.