II. Abdülhamit'in torunları miras peşinde
II. Abdülhamit'in torunları dedelerinin Türkiye'deki şahsi 10 bin gayrimenkulü için bu yıl içinde hukuki mücadeleye başlıyor. Beykoz ve İpsala'daki binlerce dönüm arazi talep edilenin yalnızca küçük bir parçası...
İnci Döndaş'ın röportajı
Dedelerinin 17 şehirde pek çok gayrimenkulü bulunduğunu iddia eden varisler, belirtilen rakamın 10 bin 200 olduğunu söylüyor. Varislerden Bülent Osman ile Orhan Osmanoğlu, öncelikle devletten tazminat talep edeceklerini anlatıyor. Eğer bu talepleri kabul edilmezse AİHM’e gideceklerini belirtiyor ve “Türkiye’deki sorunu çözdükten sonra yurtdışındaki gayrimenkuller için de harekete geçeceğiz” diyor
Osmanlı İmparatorluğu’nda tam 33 yıl tahtta oturan Sultan II. Abdülhamit’in torunları dedelerinin şahsi malları için hukuk mücadelesi başlatıyor. Suriye’den İngiltere’ye Lübnan’dan Almanya’ya pek çok farklı ülkede yaşayan hanedan üyelerinin önemli bir kısmı, beş yıl önce avukatlarına talimat vererek dedelerinin gayrimenkullerinin araştırılmasını istedi. Beş yıl süren araştırma ve izlenecek hukuki süreçle ilgili çalışmaların sonuna gelindi ve bu yılın sonunda harekete geçilecek.
Bu yerler arasında Türkiye’de 17 şehirde çiftlik, tarla, ormanlık alanlar, madenler, arsalar, kent içinde birçok gayrimenkuller bulunuyor. Abdülhamit’in torunlarının avukatları Ayşegül Topuz ve Burak Varoğlu, söz konusu gayrimenkullerin Sultan’ın şahsen edindikleri yani Hazine-i Hassa mülkleri olduğunu söylüyor. Hukuki sürece konu olacak gayrimenkullerin sayısı konusunda şimdilik bir bilgi veremeyeceklerini belirten avukatlar “Geçmişte yargılamaya konu olmuş ve özellikle TBMM’nde yapılan tartışmalarda da zikredilmiş olan rakamlar 10 bin 210 ile 10 bin 228 arasında” demekle yetiniyor.
MECLİS YORUMU HUKUKA AYKIRI
İki avukat son beş yıldır bu konu üzerinde çalışıyor. Peki daha önce yurt içi ve yurtdışında açılan bazı davaların kaybedildiği göz önünde bulundurulduğunda nasıl bir hukuki süreç işlenecek? Burak Varoğlu “Türkiye, 1949’dan sonra varislere, miras ve mülkiyet hakkını tanımayınca, yurtdışındaki mahkemeler de bu hukuki karara yaslanıyor. Dolayısıyla önce Türkiye’de bir sonuç alınması gerekiyor” yanıtını veriyor. Peki Türkiye’de bu konuda yargı yolu açık mı? Bu soruyu Ayşegül Topuz şöyle yanıtlıyor: “431 Sayılı Yasa’nın 8. maddesi ‘Osmanlı İmparatorluğunda padişahlık etmiş kimselerin Türkiye Cumhuriyeti arazisi dahilindeki tapuya merbut emvali gayrimenkulleri millete intikal etmiştir’ şeklinde. Sultan Abdülhamit’in yasanın ilanı tarihinden altı yıl önce vefat ettiği göz önüne alındığında, anılan yasanın Sultan ve mirasçılarına uygulanması hukuken mümkün değil. Türk hukuk tarihini incelediğimizde Cumhuriyetin ilk yıllarında, Yüksek Yargı’nın da bu hukuksal yorumu benimsemiş olduğu göze çarpıyor. Ancak bu mülkler 1949’daki Meclis yorumuyla millete intikal etmiş addedilmiş. Bu yorum hukuka aykırı. Bugün hukuksal bir kurum olarak da ‘Meclis Yorumu’ bulunmamakta. Bilahare Pasaport Kanunu’nda yapılan düzenlemelerle de Türkiye’ye girişlerine izin verilen hanedan üyelerinin 431 sayılı yasa kapsamında kalan miras haklarını talep edemeyecekleri yolunda bir düzenleme getirilmiş.”
ÖNCE UZLAŞMA SON ÇARE AİHM
Topuz, bugün Anayasa’nın 90’ıncı maddesinin son fıkrasındaki değişikliğin, AİHM’in yargı yetkisi ile mülkiyet hakkını koruyan 1 No’lu protokolün kabul edilmesinin ve bu protokolün birinci maddesi kapsamında daha önceki el koymaların hakkaniyetli olup olmadığının yeniden tartışılması gerekliliği konularından bu hukuki süreçte destek aldıklarını söylüyor: “Bu mülkler 1949’daki Meclis yorumu ile 431 sayılı yasanın 8. maddesi kapsamına alınmış.. Ama yargı AİHM yokken dahi bu konudaki hukuksal incelemesini yapmış bitirmiş. Ve bu çok net: Hazine-i Hassa mülkleri Abdülhamit’in özel mülkiyetidir ve vefat tarihinde bu miras mirasçılarına intikal etmiştir. Türkiye’de iç hukuk yollarının tüketilmediğini düşünüyorum. Bugün dava açılabilir.”
Sultan Abdülhamit’in torunları dedelerinden kalan miras için önce devletle uzlaşmak istediklerini söylüyor. İstedikleri dedelerinden kalan gayrimenkullerin tazmini... Eğer bu konuda bir çözüm alamazlarsa son çare olarak AİHM’de yargı yoluna gideceklerini belirtiyorlar.
Yunanistan kralı AİHM’de 14 milyon euro tazminat aldı
Sultan Abdülhamit’in mirasıyla ilgili eğer Türkiye’de bir sonuç alınamazsa mirasçılar, AİHM’de haklarını arayabileceklerini söylüyor. Daha önce AİHM’de açılan benzeri miras davalarında örneğin Yunanistan Kralı 13 milyon 700 bin euro tazminat kazanmış. Öte yandan Bulgaristan Kralı ülkesindeki Anayasa Mahkemesi’nin kararıyla hakkını elde etti. Almanya’da hak Lahey Adalet Divanı’nda kazanıldı.
Saraylar Padişahın özel mülkü değil
Avukat Burak Varoğlu, başlatılacak hukuki süreçte müvekkillerinin Abdülhamit’in kişisel mirasını talep ettiğini söylüyor. Bunların arasında saray, kasır gibi tarihi eserler bulunmuyor. Varoğlu, bunların zaten Sultan’ın özel mülkü olmadığını belirterek “Padişahlık makamına ait padişahlık mülkleridir. Dolayısıyla bunların aileye miras olarak intikal edebilmesi mümkün değil” diyor.
Ailede 100 kişiden 90’ı sıkıntıda ilaç parası bulamayan bile var
Hukuki sürece Abdülhamit’in tam 44 varisi müdahil olacak. Onlardan ikisi Bülent Osman ve Orhan Osmanoğlu... İkisi de dedelerinden kalan mirası istemelerinin son derece doğal olduğunu belirterek bazı kitaplarda “Dünyanın en büyük gayrimenkul mirası” olarak geçtiğini söyledikleri miras için 2009 yılının sonunda harekete geçeceklerini anlatıyor. Hanedan üyeleri özellikle altını çiziyor: “Kimsenin gayrimenkulünü elinden almayacağız. Biz sadece hakkımızın devlet tarafından tazminini istiyoruz.”
• Sizi tanıyabilir miyiz?
Bülent Osman: Sultan Abdülhamit ile Gazi Osman Paşa’nın torunuyum. Büyükannem Naime Sultan, Sultan Abdülhamit’in kızıydı. 1930 yılında Fransa Nice’te doğdum, yıllarca Michelin Lastikleri’nde çalıştım ve emekli oldum. Bir oğlum var.
Orhan Osmanoğlu: 1963’te Şam’da doğdum. Biz Sultan Abdülhamit’in büyük oğlu Mehmet Selim Efendi’nin kolundan geliyoruz. Onun oğlu Abdülkerim Efendi, onun oğlu ise babam Harun Osmanoğlu. 1974’te hanedan ailesine Türkiye’ye giriş izni verilince, ben 11 yaşındaydım, buraya geldik. Şu an tekstil üzerine ithalat-ihracat işiyle uğraşıyorum. Beş çocuğum var.
• Çocukken maddi sıkıntı yaşadınız mı?
B. O.: 1939’da ailenin tüm parası bitti. Babam kapı kapı gezip jilet satıyordu. Annem büyük mağazaların dikiş işlerini yapıyordu. Ben lise son sınıfta okuldan ayrıldım, çünkü hiç paramız yoktu. Önce bir araba yıkamacıda, sonra Michelin lastiklerinde çalışmaya başladım.
O. O.: Babam devlet memuruydu. Orta halliydik.
TORUNLARIMIZA KALMASIN
• Hanedan ailesi üyesi olarak gayrimenkuller için neden şimdi harekete geçtiniz?
B.O.: Dünyanın neresinde olursa olsun, yaşayan bir kimse için, miktarından bağımsız olarak, dedesinin mirasını araştırmak, en doğal hakkı. Aslında yeni harekete geçmiş değiliz. Bu son çalışma başlayalı neredeyse beş yıl oluyor. Daha öncesinde de ailemiz zaman zaman çeşitli ülkelerde davalar açtı. Ancak ailemiz birlikte kararlı ve uzun süreli olarak bu mücadeleyi sürdüremedi.
O.O.: Belki size garip gelebilir ama bu bir rüyayla başladı. Dedemi rüyamda gördüm, evrakları karıştırırken ‘Çekmecelerimi neden karıştırıyorsun’ diye bana kızdı. Tapular filan görmüştüm. Bunun bir işaret olduğunu yorumladım kendimce. Sonra aile üyeleri konuştuk, bu süreci başlattık. Tüm yapıp ettikleriyle mal varlığıyla çok tartışılan bir dedemiz var. Bu çabamız, biraz dedemizi anlamaya çalışmakla da ilgili. Sultan II. Abdülhamit’in yurtdışında da ciddi bir mal varlığına sahip olduğu bir gerçek. Hukuk elverdiğince bunlara sahip çıkmaya çalışmak her şeyden önce tarihsel bir sorumluluk.
• Peki yıllar sonra ne değişti de yola çıktınız?
O.O.: Kazanırız, kazanmayız artık bir neticeye bağlansın bu iş. Bu işi torunlarıma bırakmak istemiyorum.
B.O.: Ben şanslıydım, geçinebiliyordum. Ama ailemizde öyle insanlar var ki, güçlük içindeler. Dedemizin mirasıyla onlara da yardım etmek istiyoruz.
O.O.: Ailede 100 kişi varsa bunun 90’ı maddi sıkıntılar içinde. Yaşı 70-80 olup da ilaç parası bulamayanlar var. Ayrıca bunların şehzade sıfatı var. İyi bir hayat yaşasak inanın bir şey istemeyiz.
Dosyalarımızı gören devlet ‘Uzlaşmayalım’ demeyecek
• Burada bir çözüm bulunamazsa AİHM’e gidecek misiniz?
O.O.: Biz devletle mahkemelik olmak istemiyoruz. Şahsım adına buradaki hukuk yollarını tükettikten sonra AİHM’e gitme işini en son düşünüyorum. Ama ailenin diğer üyeleri gider mi? Bilemiyorum, belki gidebilirler. Biz sonunda kadar uzlaşmaya açığız, büyüklerimiz dosyamızı inceledikten sonra ‘Uzlaşmayalım’ demeyecek.
• Oldu da uzlaşamadınız?
O.O.: Yerin adını vermeyeceğim ama üç tapu davası var. Hakim oraların Sultan Abdülhamit’e ait olduğunu belirterek tapu vermemiş. 2010 yılındayız, Azınlıkların hakları dağıtılıyor, bizim işimizin de çözüleceğine inanıyoruz. Biz olgun bir zemin bekliyorduk, şu an adalet mekanizması çok iyi işliyor. AİHM’e gidilirse büyük rakamlar alınır.
Araştırdık ki Suriye’nin yüzde 20’si dedemin o topraklar için devletle ortak hareket edelim
• Yurtdışındaki gayrimenkuller için ne zaman harekete geçeceksiniz?
O.O.: Mesela Suriye’de tüm araştırmaları yaptım, bir yetkili ‘Biz görüşmeye açığız ama sizin Türkiye’deki durumunuz ne oldu?’ dedi. Türkiye’deki olayı çözersek, ardından yurtdışında bulunan gayrimenkuller için hareke geçeceğiz.
• Siz şimdi uzlaşmak mı istiyorsunuz? Uzlaşmaya açık mısınız?
O.O.: Elbette. Devlet büyüklerimiz bize olumlu bir teklifle gelirlerse her şeye açığız. Zora sokacak hiçbir şey istemiyoruz. Aslında bahsettiğimiz çok büyük rakamlar, telaffuz etmek istemiyorum, yazılırsa halk gereksiz yere endişelenebilir... Ama biz devlet büyüklerimizin her türlü teklifine her şeye açığız. Biz devletle uzlaşmak istiyoruz. Suriye’de araştırmalar yaptım ve Suriye’nin neredeyse yüzde 20’si dedem Sultan II. Abdülhamit’in. Bunlara da yardımcı olalım, gerekirse yüzde 50’sini size verelim, hakkımızı devlet olarak siz talep edin. Verecekleri karar kendi çıkarlarına da...
Gaziosmanpaşa İlköğretim Okulu’nun yeri de Sultan’ın
• Türkiye’deki gayrimenkullerin çoğu İstanbul’da mı?
İstanbul’da var, Ankara, Bursa, Edirne, Adana, İzmir Karaburun’da var...
• Peki örnek verebilir misiniz?
Çok açıklamak istemiyorum ama bu yerler arasında İstanbul Ortaköy’deki Gaziosmanpaşa İlköğretim Okulu da yer alıyor. Onun dışında İpsala’da içinden köy ve dere geçen 3 bin dönümlük bir yeri, İstanbul Beykoz’da Kabakoz’da binlerce dönüm araziyi söyleyebilirim. Kimse yanlış anlamasın biz kimsenin yerini yurdunu istemiyoruz. Muhatabımız Hazine...
Tarihsel mağduriyeti giderecek münasip bir miktar istiyoruz
• Dedenizin ne kadar gayrimenkulü olduğunu biliyor musunuz?
B.O.: Bildiğim kadarıyla hiçbir kaynak tam olarak bir sayı veremiyor.
O. O.: Bazı kitaplarda dünyanın en büyük gayrimenkul mirası olduğu ifade ediliyor. Sultan’ın bugün Suriye, Suudi Arabistan, Yunanistan, Filistin gibi ülkeler ve Balkanlar’da ciddi mal varlığı var. Ama önce Türkiye’deki durumumuzu düzeltmek istiyoruz.
• Eğer bir dava açılacak olursa milyonlarca lira mı bekliyorsunuz?
(İkisi ortak yanıtlıyor): Bu projeye destek veren tüm aile üyelerinin beklentisi haklarımızla orantılı ve tarihsel mağduriyeti giderecek münasip bir miktar. Bu sayede yurtdışındaki miras haklarımızın araştırılması yönündeki hızımızın artacağını, ayrıca Türkiye’nin miras hakkımızı tesliminin yurtdışındaki hak arayışımızda ihtiyaç duyduğumuz temel meşruiyet zeminini de sağlayacağını düşünüyoruz.
• Hanedan ailesi ve dava kelimeleri bir araya gelince “Topkapı Sarayı’nı da isterler” deniliyor. Ne diyorsunuz bu yoruma?
O.O.: Saraylar padişahın mülkü değil ki. Bizim bahsettiğimiz dedemizin şehzade ve padişahken edindiği mallar. Sağlık ve eğitim nedeniyle kullanılan ayrıca orduya tahsis edilen dedemize ait yerleri de bu davaya konu etmeyeceğiz.
Star gazetesi-Pazar
Dedelerinin 17 şehirde pek çok gayrimenkulü bulunduğunu iddia eden varisler, belirtilen rakamın 10 bin 200 olduğunu söylüyor. Varislerden Bülent Osman ile Orhan Osmanoğlu, öncelikle devletten tazminat talep edeceklerini anlatıyor. Eğer bu talepleri kabul edilmezse AİHM’e gideceklerini belirtiyor ve “Türkiye’deki sorunu çözdükten sonra yurtdışındaki gayrimenkuller için de harekete geçeceğiz” diyor
Osmanlı İmparatorluğu’nda tam 33 yıl tahtta oturan Sultan II. Abdülhamit’in torunları dedelerinin şahsi malları için hukuk mücadelesi başlatıyor. Suriye’den İngiltere’ye Lübnan’dan Almanya’ya pek çok farklı ülkede yaşayan hanedan üyelerinin önemli bir kısmı, beş yıl önce avukatlarına talimat vererek dedelerinin gayrimenkullerinin araştırılmasını istedi. Beş yıl süren araştırma ve izlenecek hukuki süreçle ilgili çalışmaların sonuna gelindi ve bu yılın sonunda harekete geçilecek.
Bu yerler arasında Türkiye’de 17 şehirde çiftlik, tarla, ormanlık alanlar, madenler, arsalar, kent içinde birçok gayrimenkuller bulunuyor. Abdülhamit’in torunlarının avukatları Ayşegül Topuz ve Burak Varoğlu, söz konusu gayrimenkullerin Sultan’ın şahsen edindikleri yani Hazine-i Hassa mülkleri olduğunu söylüyor. Hukuki sürece konu olacak gayrimenkullerin sayısı konusunda şimdilik bir bilgi veremeyeceklerini belirten avukatlar “Geçmişte yargılamaya konu olmuş ve özellikle TBMM’nde yapılan tartışmalarda da zikredilmiş olan rakamlar 10 bin 210 ile 10 bin 228 arasında” demekle yetiniyor.
MECLİS YORUMU HUKUKA AYKIRI
İki avukat son beş yıldır bu konu üzerinde çalışıyor. Peki daha önce yurt içi ve yurtdışında açılan bazı davaların kaybedildiği göz önünde bulundurulduğunda nasıl bir hukuki süreç işlenecek? Burak Varoğlu “Türkiye, 1949’dan sonra varislere, miras ve mülkiyet hakkını tanımayınca, yurtdışındaki mahkemeler de bu hukuki karara yaslanıyor. Dolayısıyla önce Türkiye’de bir sonuç alınması gerekiyor” yanıtını veriyor. Peki Türkiye’de bu konuda yargı yolu açık mı? Bu soruyu Ayşegül Topuz şöyle yanıtlıyor: “431 Sayılı Yasa’nın 8. maddesi ‘Osmanlı İmparatorluğunda padişahlık etmiş kimselerin Türkiye Cumhuriyeti arazisi dahilindeki tapuya merbut emvali gayrimenkulleri millete intikal etmiştir’ şeklinde. Sultan Abdülhamit’in yasanın ilanı tarihinden altı yıl önce vefat ettiği göz önüne alındığında, anılan yasanın Sultan ve mirasçılarına uygulanması hukuken mümkün değil. Türk hukuk tarihini incelediğimizde Cumhuriyetin ilk yıllarında, Yüksek Yargı’nın da bu hukuksal yorumu benimsemiş olduğu göze çarpıyor. Ancak bu mülkler 1949’daki Meclis yorumuyla millete intikal etmiş addedilmiş. Bu yorum hukuka aykırı. Bugün hukuksal bir kurum olarak da ‘Meclis Yorumu’ bulunmamakta. Bilahare Pasaport Kanunu’nda yapılan düzenlemelerle de Türkiye’ye girişlerine izin verilen hanedan üyelerinin 431 sayılı yasa kapsamında kalan miras haklarını talep edemeyecekleri yolunda bir düzenleme getirilmiş.”
ÖNCE UZLAŞMA SON ÇARE AİHM
Topuz, bugün Anayasa’nın 90’ıncı maddesinin son fıkrasındaki değişikliğin, AİHM’in yargı yetkisi ile mülkiyet hakkını koruyan 1 No’lu protokolün kabul edilmesinin ve bu protokolün birinci maddesi kapsamında daha önceki el koymaların hakkaniyetli olup olmadığının yeniden tartışılması gerekliliği konularından bu hukuki süreçte destek aldıklarını söylüyor: “Bu mülkler 1949’daki Meclis yorumu ile 431 sayılı yasanın 8. maddesi kapsamına alınmış.. Ama yargı AİHM yokken dahi bu konudaki hukuksal incelemesini yapmış bitirmiş. Ve bu çok net: Hazine-i Hassa mülkleri Abdülhamit’in özel mülkiyetidir ve vefat tarihinde bu miras mirasçılarına intikal etmiştir. Türkiye’de iç hukuk yollarının tüketilmediğini düşünüyorum. Bugün dava açılabilir.”
Sultan Abdülhamit’in torunları dedelerinden kalan miras için önce devletle uzlaşmak istediklerini söylüyor. İstedikleri dedelerinden kalan gayrimenkullerin tazmini... Eğer bu konuda bir çözüm alamazlarsa son çare olarak AİHM’de yargı yoluna gideceklerini belirtiyorlar.
Yunanistan kralı AİHM’de 14 milyon euro tazminat aldı
Sultan Abdülhamit’in mirasıyla ilgili eğer Türkiye’de bir sonuç alınamazsa mirasçılar, AİHM’de haklarını arayabileceklerini söylüyor. Daha önce AİHM’de açılan benzeri miras davalarında örneğin Yunanistan Kralı 13 milyon 700 bin euro tazminat kazanmış. Öte yandan Bulgaristan Kralı ülkesindeki Anayasa Mahkemesi’nin kararıyla hakkını elde etti. Almanya’da hak Lahey Adalet Divanı’nda kazanıldı.
Saraylar Padişahın özel mülkü değil
Avukat Burak Varoğlu, başlatılacak hukuki süreçte müvekkillerinin Abdülhamit’in kişisel mirasını talep ettiğini söylüyor. Bunların arasında saray, kasır gibi tarihi eserler bulunmuyor. Varoğlu, bunların zaten Sultan’ın özel mülkü olmadığını belirterek “Padişahlık makamına ait padişahlık mülkleridir. Dolayısıyla bunların aileye miras olarak intikal edebilmesi mümkün değil” diyor.
Ailede 100 kişiden 90’ı sıkıntıda ilaç parası bulamayan bile var
Hukuki sürece Abdülhamit’in tam 44 varisi müdahil olacak. Onlardan ikisi Bülent Osman ve Orhan Osmanoğlu... İkisi de dedelerinden kalan mirası istemelerinin son derece doğal olduğunu belirterek bazı kitaplarda “Dünyanın en büyük gayrimenkul mirası” olarak geçtiğini söyledikleri miras için 2009 yılının sonunda harekete geçeceklerini anlatıyor. Hanedan üyeleri özellikle altını çiziyor: “Kimsenin gayrimenkulünü elinden almayacağız. Biz sadece hakkımızın devlet tarafından tazminini istiyoruz.”
• Sizi tanıyabilir miyiz?
Bülent Osman: Sultan Abdülhamit ile Gazi Osman Paşa’nın torunuyum. Büyükannem Naime Sultan, Sultan Abdülhamit’in kızıydı. 1930 yılında Fransa Nice’te doğdum, yıllarca Michelin Lastikleri’nde çalıştım ve emekli oldum. Bir oğlum var.
Orhan Osmanoğlu: 1963’te Şam’da doğdum. Biz Sultan Abdülhamit’in büyük oğlu Mehmet Selim Efendi’nin kolundan geliyoruz. Onun oğlu Abdülkerim Efendi, onun oğlu ise babam Harun Osmanoğlu. 1974’te hanedan ailesine Türkiye’ye giriş izni verilince, ben 11 yaşındaydım, buraya geldik. Şu an tekstil üzerine ithalat-ihracat işiyle uğraşıyorum. Beş çocuğum var.
• Çocukken maddi sıkıntı yaşadınız mı?
B. O.: 1939’da ailenin tüm parası bitti. Babam kapı kapı gezip jilet satıyordu. Annem büyük mağazaların dikiş işlerini yapıyordu. Ben lise son sınıfta okuldan ayrıldım, çünkü hiç paramız yoktu. Önce bir araba yıkamacıda, sonra Michelin lastiklerinde çalışmaya başladım.
O. O.: Babam devlet memuruydu. Orta halliydik.
TORUNLARIMIZA KALMASIN
• Hanedan ailesi üyesi olarak gayrimenkuller için neden şimdi harekete geçtiniz?
B.O.: Dünyanın neresinde olursa olsun, yaşayan bir kimse için, miktarından bağımsız olarak, dedesinin mirasını araştırmak, en doğal hakkı. Aslında yeni harekete geçmiş değiliz. Bu son çalışma başlayalı neredeyse beş yıl oluyor. Daha öncesinde de ailemiz zaman zaman çeşitli ülkelerde davalar açtı. Ancak ailemiz birlikte kararlı ve uzun süreli olarak bu mücadeleyi sürdüremedi.
O.O.: Belki size garip gelebilir ama bu bir rüyayla başladı. Dedemi rüyamda gördüm, evrakları karıştırırken ‘Çekmecelerimi neden karıştırıyorsun’ diye bana kızdı. Tapular filan görmüştüm. Bunun bir işaret olduğunu yorumladım kendimce. Sonra aile üyeleri konuştuk, bu süreci başlattık. Tüm yapıp ettikleriyle mal varlığıyla çok tartışılan bir dedemiz var. Bu çabamız, biraz dedemizi anlamaya çalışmakla da ilgili. Sultan II. Abdülhamit’in yurtdışında da ciddi bir mal varlığına sahip olduğu bir gerçek. Hukuk elverdiğince bunlara sahip çıkmaya çalışmak her şeyden önce tarihsel bir sorumluluk.
• Peki yıllar sonra ne değişti de yola çıktınız?
O.O.: Kazanırız, kazanmayız artık bir neticeye bağlansın bu iş. Bu işi torunlarıma bırakmak istemiyorum.
B.O.: Ben şanslıydım, geçinebiliyordum. Ama ailemizde öyle insanlar var ki, güçlük içindeler. Dedemizin mirasıyla onlara da yardım etmek istiyoruz.
O.O.: Ailede 100 kişi varsa bunun 90’ı maddi sıkıntılar içinde. Yaşı 70-80 olup da ilaç parası bulamayanlar var. Ayrıca bunların şehzade sıfatı var. İyi bir hayat yaşasak inanın bir şey istemeyiz.
Dosyalarımızı gören devlet ‘Uzlaşmayalım’ demeyecek
• Burada bir çözüm bulunamazsa AİHM’e gidecek misiniz?
O.O.: Biz devletle mahkemelik olmak istemiyoruz. Şahsım adına buradaki hukuk yollarını tükettikten sonra AİHM’e gitme işini en son düşünüyorum. Ama ailenin diğer üyeleri gider mi? Bilemiyorum, belki gidebilirler. Biz sonunda kadar uzlaşmaya açığız, büyüklerimiz dosyamızı inceledikten sonra ‘Uzlaşmayalım’ demeyecek.
• Oldu da uzlaşamadınız?
O.O.: Yerin adını vermeyeceğim ama üç tapu davası var. Hakim oraların Sultan Abdülhamit’e ait olduğunu belirterek tapu vermemiş. 2010 yılındayız, Azınlıkların hakları dağıtılıyor, bizim işimizin de çözüleceğine inanıyoruz. Biz olgun bir zemin bekliyorduk, şu an adalet mekanizması çok iyi işliyor. AİHM’e gidilirse büyük rakamlar alınır.
Araştırdık ki Suriye’nin yüzde 20’si dedemin o topraklar için devletle ortak hareket edelim
• Yurtdışındaki gayrimenkuller için ne zaman harekete geçeceksiniz?
O.O.: Mesela Suriye’de tüm araştırmaları yaptım, bir yetkili ‘Biz görüşmeye açığız ama sizin Türkiye’deki durumunuz ne oldu?’ dedi. Türkiye’deki olayı çözersek, ardından yurtdışında bulunan gayrimenkuller için hareke geçeceğiz.
• Siz şimdi uzlaşmak mı istiyorsunuz? Uzlaşmaya açık mısınız?
O.O.: Elbette. Devlet büyüklerimiz bize olumlu bir teklifle gelirlerse her şeye açığız. Zora sokacak hiçbir şey istemiyoruz. Aslında bahsettiğimiz çok büyük rakamlar, telaffuz etmek istemiyorum, yazılırsa halk gereksiz yere endişelenebilir... Ama biz devlet büyüklerimizin her türlü teklifine her şeye açığız. Biz devletle uzlaşmak istiyoruz. Suriye’de araştırmalar yaptım ve Suriye’nin neredeyse yüzde 20’si dedem Sultan II. Abdülhamit’in. Bunlara da yardımcı olalım, gerekirse yüzde 50’sini size verelim, hakkımızı devlet olarak siz talep edin. Verecekleri karar kendi çıkarlarına da...
Gaziosmanpaşa İlköğretim Okulu’nun yeri de Sultan’ın
• Türkiye’deki gayrimenkullerin çoğu İstanbul’da mı?
İstanbul’da var, Ankara, Bursa, Edirne, Adana, İzmir Karaburun’da var...
• Peki örnek verebilir misiniz?
Çok açıklamak istemiyorum ama bu yerler arasında İstanbul Ortaköy’deki Gaziosmanpaşa İlköğretim Okulu da yer alıyor. Onun dışında İpsala’da içinden köy ve dere geçen 3 bin dönümlük bir yeri, İstanbul Beykoz’da Kabakoz’da binlerce dönüm araziyi söyleyebilirim. Kimse yanlış anlamasın biz kimsenin yerini yurdunu istemiyoruz. Muhatabımız Hazine...
Tarihsel mağduriyeti giderecek münasip bir miktar istiyoruz
• Dedenizin ne kadar gayrimenkulü olduğunu biliyor musunuz?
B.O.: Bildiğim kadarıyla hiçbir kaynak tam olarak bir sayı veremiyor.
O. O.: Bazı kitaplarda dünyanın en büyük gayrimenkul mirası olduğu ifade ediliyor. Sultan’ın bugün Suriye, Suudi Arabistan, Yunanistan, Filistin gibi ülkeler ve Balkanlar’da ciddi mal varlığı var. Ama önce Türkiye’deki durumumuzu düzeltmek istiyoruz.
• Eğer bir dava açılacak olursa milyonlarca lira mı bekliyorsunuz?
(İkisi ortak yanıtlıyor): Bu projeye destek veren tüm aile üyelerinin beklentisi haklarımızla orantılı ve tarihsel mağduriyeti giderecek münasip bir miktar. Bu sayede yurtdışındaki miras haklarımızın araştırılması yönündeki hızımızın artacağını, ayrıca Türkiye’nin miras hakkımızı tesliminin yurtdışındaki hak arayışımızda ihtiyaç duyduğumuz temel meşruiyet zeminini de sağlayacağını düşünüyoruz.
• Hanedan ailesi ve dava kelimeleri bir araya gelince “Topkapı Sarayı’nı da isterler” deniliyor. Ne diyorsunuz bu yoruma?
O.O.: Saraylar padişahın mülkü değil ki. Bizim bahsettiğimiz dedemizin şehzade ve padişahken edindiği mallar. Sağlık ve eğitim nedeniyle kullanılan ayrıca orduya tahsis edilen dedemize ait yerleri de bu davaya konu etmeyeceğiz.
Star gazetesi-Pazar