Hz Muhammed (SAV) üzerine neler söylendi?
Diyanet İşleri Başkanlığı Kutlu Doğum Haftası nedeniyle ünlülerle söyleşi yaptı. Ünlüler merhamet duygusu ve Hz Muhammed (SAV) üzerine bakın neler söyledi...
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Kutlu Doğum Haftası nedeniyle ünlülerle söyleşi yaptı. İşte merhamet temalı söyleşilerin konukları...
UĞUR IŞILAK - OZAN
- Merhamet nedir sizce?
- Merhamet vicdanımda yer alıyor. Vicdanı olanın merhameti olur. Çünkü merhamet, içinde şefkatin, içinde aşkın, içinde sevginin, içinde aynı zamanda acıma duygusunun olduğu bir kavramdır. Bir şekilde bu duygumuzu canlı tutmak gerektiğini düşünüyorum. Bunun da ancak insani ilişkilerle ve mahlukatla iyi ilişkiler kurmakla mümkün olduğunu düşünüyorum. İnsani ilişkileri iyi olmayan birisinin merhamet duygusu gelişemez. Bir muhtaca elini uzatmayanın, zekâtla sadakayla hemhâl olmayanın, bu kavramları içselleştirmemiş insanlarda merhamet mümkün olmaz. Merhamet duygusunu diri tutmakla birlikte aslında birçok duyguyu diri tutmuş oluruz. Merhamet insanı yumuşatır, insanı daha mülayim kılar. Bir gün Ayşe validemiz huysuz bir devenin üzerinde giderken deve bir sağa bir sola doğru giderken devenin bir sağa sola hareket ettiğini gören Peygamberimiz, "Yâ Aişe, deve de olsa ona şefkatle merhametle muamele et. Merhametle şefkat eden merhamet ve şefkat görür." buyurmuş. Merhamet sadece karşı tarafa acımak, şefkat göstermek değil aynı zamanda insanın kendisine de merhamet etmesi, şefkat göstermesidir. Merhamet edene ancak merhamet edilir.
SABAHAT AKKİRAZ - SANATÇI
- Merhamet deyince neler söylersiniz?
- Bence merhamet Tanrımızın kutsal bir özelliğidir. Tanrı insanları yaratırken bu özelliği kodlamıştır. Armağan etmiştir insanlara. Tanrı Rahmandır, Rahimdir, bağışlayanadır. Tanrı affedendir. Çok güzel şeyleri de biz değerlendiremeyiz, çok kötü şeyleri de. Bu Tanrı'nın tasarruflarıdır. Biz Tanrı'nın yarattıklarına saygı duymak onları sevmek ve merhamet etmekle yükümlüyüz.
Pir Sultan'ın deyişinde söylendiği gibi, o bizim için güneştir. Güneşten aldığımız o nurla biz etrafımıza ışık saçarız. Merhamet tanrımızın kutsal bir özelliğidir. Tanrımız bu özelliği yaratırken bize kodlamış, armağan etmiştir. Tanrı rahmandır, rahimdir. Tanrı bağışlayandır tanrı affeden merhamet edendir. Bize düşen tanrımız güzellikleri de verebilir, Tanrımız kötülükleri de verebilir. Sadece biz yaratılanı severiz ve ona saygıyla merhamet ederiz.
- Peygamber Efendimizle ilgili hislerinizi öğrenmek isteriz.
- Peygamberi düşünmek ya da yanımızda olduğunu düşünmek… O bir güneş. Ona yanmadan yakın olmak.... Dilimiz lal olurdu herhalde. Efendimizin ailesine davranışıma bakınız. Eşlerine, Hatice anama, kızı Fatıma anama, torunu Zeynep anama bakınız. Onları abalarının altına alıp ne kadar sevgi ve merhamet göstermiştir. Savaştaki esirlere, hatta devesine dahi davranışına bakınız… Bugünün dünyası için ne kadar değerli ve kıymetli özellikler. O bizim örneğimizdir. Ona eğer bir şey sormam gerekseydi, sorabilseydim, o cesareti gösterebilseydim ailemize yapılan haksızlığa karşı ulu divanda siz merhamet eder miydiniz diye sorardım.
Prof. Dr. ÜMİT MERİÇ - AKADEMİSYEN, YAZAR
Evvela kendimize şefkat duymamız lazım!
- Sizin dünyanızda merhamet neye tekabül ediyor?
- Bu soruya ilk cevap anne şefkatidir. Bir arkadaşım geçenlerde şöyle dedi: Allah annelerden şefkat duygusunu almasın. Gerçekten de bugün daha çok iletişim kanalları açıldığı için birçok haberler geliyor. İşte annesinin camii avlusuna terk ettiği çocuk. Yada İngiltere'de on üç yaşında doğum yaptığı için çocuğunu öldürmek isteyen genç anne. Benim zihnimdeki ilk çağrışım soğuk kış gecelerinde sobasız evimizde, daha doğrusu sobanın sadece bir odada yandığı soğuk yatak odamızda annemin omuzlarımı sıkıştırışı. Bende ilk şefkat duygusu ile ilgili hatırladığım şey. Bahçede kartopu oynadığımız zaman eve geldiğimizde koltuklarının altını açıp ellerini orda ısıtan annemin hatırası. Tabi her annenin şefkatini Rabbü'l-âleminin şefkatinden bir nebze var.
KENAN IŞIK - TİYATRO SANATÇISI
- Sizin dünyanızda peygamber nerdedir?
- Peygamber Efendimiz hayatımızda bir rol model olmalıdır. Bu zaten böyledir ama bazen bunun ifratı da oluyor. Uhud ya da Hendek Savaşı savaşında dişi kırılmıştı peygamberin. Yani insanlar dişlerini kırarlar onun çektiği acıyı hissetmek için. Bu bir ifrattır benim için. Peygamberimiz, elbette örnek şahsiyettir benim için.
NİHAL BENGİSU KARACA - ANTROPOLOG - YAZAR
- Peygamberimiz diyince bugün sizin dünyanızda ne canlanıyor?
- Peygamberimiz diyince ilk aklıma gelen hani bir fantezi vardır ya şu an aranızda olsaydı, çıkıp kendi kültürü ve kimliğiyle ve bilinciyle gelseydi ne hissederdiniz diye! Herhalde çok derin bir utanç hissederdik. Sevgi, selam, şefaat hissinin ötesinde utanç hissi sürekli benim ya da bizim yakamızı bırakmayan bir şey olurdu. Çünkü hiçbir şeyi, düşünce ya da eylem bazında olsun, onun rızası doğrultusunda yapmıyoruz. Çok küçük şeylerde onun rızasını gözetir gibi yapıyoruz. İşte yemeğe oturduğumuzda sağ elle yiyelim veya giysilerimize kıyafetlerimizde dönemin kültürel artı kiplerini taşıyalım. İsminden bahsedelim. Ama onun sünneti içinden çıkarıp yaptığımız şey çoğunlukla kendi iktidarımızı, güç alanlarımızı tahkim edecek zaaflarımıza meşruiyet kazandıracak şeyler oluyor maalesef. Bu özellikle aile hayatında, kadın erkek ilişkisi mevzularında, kadınlarla ilgili yorumlarda, çocuklarla ilgili mevzularda peygamberimizin merhamet eksenli dünyasını o vicdan muhasebesini, vicdan muhasebesini yaparken bize öğrettiği parametreleri ıskalıyoruz. Sürekli sünnetini, sözlerini, hatalarımızı meşrulaştırmak için kullanıyoruz. Yani kılıfına uydurmaya çalışıyoruz. Mekke'nin fethi sırasında fakirlere yoksullara düşkünlere el uzatılmayacak, ağaçlara hayvanlara zarar verilmeyecek diyor. Böyle bir anda bile fetih anında bile böyle bir mesaj veriyor peygamber. Ben bunun hâlâ anlaşılmamış olduğunu düşünüyorum.
DENİZ ARCAK - MÜZİSYEN
- Peygamberimiz dünyanızda nerede?
- Bir şey duymuştum, hoşuma gitmişti. Selam gönderdiğiniz zaman cevap verirmiş. Bu benim için çok heyecanlı ve zevkli bir şey. Yaratılmış her şeyde onun nurunun olduğunu öğrenmiştim. Baktığımız her ışıkta o var. Zaten Allah için merkezde olan birisi doğal olarak benim içinde merkezdedir inşallah. Merhamet duygusu zaten kitabımız öyle başlıyor. Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla. Mesela Japonya kayıyor. Dünyanın ekseni, her şey kayıyor bugünlerde. Öyle bir güce emanetiz ki aslında endişe edilecek bir şey yok. Merhamet aslında telaşlı bir duygu değil bu anlamda. Zaten "eller yukarı"yı becerdiğimiz zaman yani teslim olmayı becerdiğimiz anda işi becermiş olacağız. Ama dediğim gibi zaten hepimiz ona emanetiz ve onun kucağında merhametle oturuyoruz. Bize ne kadar nasip olduysa da onu yaşamaya gayret ediyoruz.
BEŞİR AYVAZOĞLU - YAZAR
- Hz. Peygamber'i Kutlu Doğum Haftası'nda anıyoruz. Bugünün dünyasında sizce Hz. Peygamber nerededir?
- Hz. Peygamber bizim peygamberimiz olarak her an hayatımızın içindedir. Onun anılmadığı bir an düşünülemez. Onun getirdiği ilâhî mesajlar evrensel bir nitelik taşımaktır. O mesajları iyi okumak gerekir. O mesajın özünü yakalayarak tüm dünyaya hitap etmek gerekir. Bunun için geleneksel yorumları çok iyi bilmekle beraber içinde yaşadığımız çağın şartlarını iyi okuyarak içinde bulunduğumuz çağa hitap etmek gerektiğini düşünüyorum. Tüm varlığa tecmil edilmesi gereken bir ilke olduğunu belirtmek gerekir. Merhamet bir dilenciye sadaka vermek gibi algılanıyor. Aslında mesele bu değil. Merhamet kavramı o kadar geniş ve kullanışlı bir kavram ki… Mesela çevrecilik meselesini bununla temellendirmek, tamamen İslâmî kaynaklı ilkeler bulmak mümkündür.
HAKAN ŞÜKÜR - FUTBOLCU
- Sizin dünyanızda peygamberimizin yeri nedir?
- Öncelikle Efendimize sonsuz selâm olsun. Öncelikle Allah'ın Resûlü bir insan ve insanlığa örnek olmuş. Yaşadıklarıyla insanlığa çok farklı duygular tattırmış. Bugün bile dünyada yüz yirmi dört bin peygamber arasında her zaman çok anılar ve büyük övgüler alan biri ve bizler de bütün eksikliklerimizle onun peşinden gitmeye çalışan kullarız. Bir insan olarak baktığımızda onun yaşadıklarının mahlûkata karşı duyduğu merhamette çok iyi bir temsil olduğunu düşünüyorum. Devamlı kendisini alıp onun o yaptıklarını yapmaya çalışıyoruz. Tabiî bu anlamada zaman zaman zorluklar da yaşıyoruz, bütün bu güzellikleri ve merhametli olmanın gerekliliğini anlatmaya çalışırken. Merhametten yoksun insanlar bizim bu duygularımızı zaman zaman kötüye kullanıyorlar. Kullanacaklar da ama bu da bizim bir sınavımız olsa gerek. Zorlukları yaşarken bunun karşısında bir şey olmalı ki biz de bu sınavdan alacağımız notu, hareket ve davranışlarımızla belirleyelim. Sadece bu dünyanın olmadığını onun o güzel çizgisinde düşündüğümüzden insanlara yardım ederek bunu güzel bir şekilde anlatarak bunu herkesin anlayamadığını da kavrayarak güzel bir temsil yapmak bizim görevimiz. Umarım Allah bize bu konuda yardım eder .
SİNAN ALBAYRAK - OYUNCU
- Sizin dünyanızda peygamberimiz nerede duruyor?
- Peygamberimiz her daim içimizde ve zikrimizdedir. Allahu Ekber demenin yanında her daim zikrimizle anılması gerekendir. Peygamber Efendimiz gördüğümüz her güzellikle her çirkinlikle birlikte onun bakışıyla ve onun yorumuyla bizde şekillenendir.
PROF. DR. NEVZAT TARHAN - PSİKİYATR
Peygamber Efendimiz ilk anıldığında sizin aklınıza ne geliyor?
- Muhabbet ve merhamet kavramlarını çağrıştırıyor bana. Peygamber anıldığında ilk akla gelen onun örnek yaşantısı ve her haliyle bir canlı Kuran olması.
NURİYE AKMAN - GAZETECİ, YAZAR
- Peygamber Efendimiz...
- Peygamber Efendimizden merhamet örneği, hayatından kesitler söylemek çok kolay. Mesela namaz kılarken bir kediyi bile incitmemesi… Yani o bizim sistemin nasıl işlediğini anlamamıza yetmiyor. Hiçbir zaman ben verdim demiyordu. Tamamen kendini ortadan çıkardığı için merhamet otamatik olarak onda parlıyordu. Yani bu nasıl içselleştirilir? İmanın şartını altı, İslâm'ın şartını beşle sınırlamakla olmaz bu iş. Eğer adil olmayı hayatımızın merkezine koymuyorsak ve bunu olmazsa olmaz bir şart olarak görmüyor, kalbimiz titremiyorsa batak içindeyiz. Bundan merhamet zuhur etmez. Selâm verip selâm almıyorsan senden merhamet parlamaz. Kuran-ı Kerim o gözle okunabilse her bir ayetin içerisinden bizim beş altı belki otuz iki ile sınırladığımız o şartların sonsuz olduğunu görürsün. Görünür rahman tecellisinin en görünürü Peygamber Efendimiz. O her an senin yanındaymış gibi düşünmediğin sürece senden yine hiçbir şey zuhur etmez kendini kandırmış olursun. Bunu hissetsen sen çocuğuna tokat atabilir misin? Küfürlü kelime kullanabilir misin? Kendi hakkın için şahin kesilirken başkasının hakkı için bir şey yapabilir misin? Yapamazsın. Ancak Peygamber Efendimiz gözlerini dikmiş sana bakıyor diye düşünürsen bir şeyler yapabilirsin.
İKBAL GÜRPINAR - SUNUCU
- Sizin dünyanızda peygamberimiz nerede?
- Valla her yerde, elhamdülillah. Gün içinde eğer birisiyle konuşmuyorsam mutlaka içimden salât u selâm okuyorumdur, ayetü'l-kürsi, nas, felak okuyorumdur. Bu bizi hem günahlardan koruyor, ağzımızın kötü şeyler söylemesinden koruyor. Peygamber Efendimiz olmasaydı bizde olmazdık ki, onun hürmetine bütün alem yaratıldığına göre onu unutmak ne mümkün. Merhamet, baktığım gördüğüm yerde peygamberimi görebilmektir.
AHMET TAŞGETİREN - YAZAR
- Sizin dünyanızda Peygamber Efendimiz nerede yer alıyor?
- Birkaç yazı yazdım. "Tut onun elinden" diye "Onun izine bas", "Onunla birlikte ol" "Onun merhametini kuşan" isimleriyle. Yani bizim asli işlerimizden biri onunla aynileşmek diye düşünüyorum. Onunla birliktelik duygusu yaşamak. Tasavvufta buna fenafirresul diyorlar. Onun yaşamı yaşadığı zamanda bitmedi. Onu devam ettiğine göre onun elinde tutmak, birliktelik hassasiyeti devam etmeli diye düşünüyorum. Zaman zaman dağılsak da kendimizi toplama duygusu geldiğinde, elimizi O'nun 1400 yıldan beri uzattığı ele uzanıyoruz. Tasavvufta biliyorsunuz rabıta var. Bunun amacı Peygamberin ruhaniyetiyle beraber olmaktır. Bu aynı zamanda terbiyedir aslında.
SADIK YALSIZUÇANLAR - YAZAR
- Merhamet nedir?
- Merhamet hesapsız kitapsız herkesi ve herkesi sevmektir. Merhamet deyince ben insanın kendisinden çok, ötekini öncelemesi ve en değerli varlığını tasadduk etmesini anlıyorum. Bizatihi belki kendisini tasadduk etmesini. Başkası için tutkularından vazgeçmesini yani ne kendine ne ötekine acı vermeden yaşamanın yolunu bulmasını. Bu anlamda Peygamberimizin bir rahmet peygamberi olduğunu, bütün âlemin de kendi vücudunda kendi varlığında saklı olduğunu düşünüyorum. Bütün varlığı bir nazar, bir karıncaya bile ulu bir nazarı olan bir peygamberden, bir yetkin insandan bahsediyoruz. Dişi kırıldığı zaman kanın toprağa düşmesini engellemeye çalışan, bundan dolayı başkalarını helak olmasını istemeyen bir insan. Rahman ve Rahim ism-i şeriflerinin kâmil manada kendisinde tecelli ettiği büyük bir varlıktan bahsediyoruz. Bütün varlığı kendi varlığının bir parçası gibi görerek onları sarıp sarmalayan, onları hiçbir neden olmaksızın Allah'ın yaratışından dolayı bir şeref sahibi olduklarını düşünerek seven, merhamet eden bir peygamberden söz ediyoruz.
Dolayısıyla cihanşümul bir ideal olarak getirdiği öğretinin zaten bir rahmet rüzgârı olarak estiğini biliyoruz. Peygamberimizin ben çok tarihsel olarak algılandığı kanaatinde değilim. Yani daha çok kitaplarda öyle. Bugün de peygamberimizin makam-ı Muhammed tabir edilen o ehadiyeti, Muhammediyeti ve seçilmişliği, aranmışlığı, saflığıyla her gün yetkin ve kâmil insanlarda tecelli ettiğini düşünüyorum. Mekke'de belli bir tarihte yaşamış, sonra cemal âlemine gitmiş bir insandan çok bir merhamet tecellisi. Ete kemiğe bürünmekle beraber, ruhuyla ve getirdiği evrensel hidayet çağrısıyla merhametiyle bir hâlâ bugün kalbimizde, gönlümüzde merhamet rüzgârları estirdiğini biliyoruz.
Peygamberimizin biliyorsunuz yağmur yağınca gidip altında ıslandığıyla ilgili bir aktarım var. Onun biatı tazedir, diyor. Yağmur rahmet olarak nitelendirilir ve yağmur günahkârın da günahsızın da, masumun da, inançlının da inançsızın da, zalimin de adilin de üstüne eşit yağar. Rahmetin rahman sıfatından gelen rahmetin böyle bir özelliği var. Peygamberimizin de bu rahmet sözünün hakikatini kendi yaşamında tahhakkuk ettirdiğine ilişkin bir kanaatimiz var.
AYŞE KARA - YAZAR
- Peygamber rahmeti sizi kuşatmış gibi...
- O olmasa, onun erdemlerini güzelliklerini tanımasak herhalde tutunamazdık. O biz tekrar tekrar yaşama sevinci veriyor ve bize ümit yolluyor. Evet kendimi şanslı sayıyorum onu birazcık tanıyabildiğim ve onun ümmeti olduğum için.
- Efendimizin merhamet sıfatıyla alakalı ne düşünürsünüz? Ne söylemek istersiniz?
- Benim aklıma peygamber deyince ilk gelen âlemlere rahmet olarak gönderilişi geliyor. Onu tanımla, yolunu tanımla denilse bana önce merhamet kavramı gelir aklıma … Merhameti, emniyet, zarafet ve nezaket ve adaleti. Bunların hepsinin merhametle ilgili olduklarını, merhametin bu kelimelerin hepsini kuşattığını düşünüyorum. Temelde aklımıza ilk gelen onun âlemlere rahmet oluşu. Sen olmasaydın âlemleri yaratmazdım, diyor ya...
ERTUĞRUL ERKİŞİ - MÜZİSYEN
- Sizin hayatınızın içerisine peygamberimizin yeri nedir?
- Peygamberimiz demek yaşamın ta kendisi, hayat demek. Yani onun gibi yaşanıldığı zaman zaten hayat güzelleşiyor. Dünya güzelleşiyor. İnsanlar birbirine daha bir güzel hoşgörüyle bakıyor. Muhabbetle bakıyor. Aslında onun yaşadığı gibi yaşamak gerçek insan gibi yaşamak demek. Onun eteğinde uyuyakalan bir kediye yaptığı muamele bile bütün insanlığa aslında en güzel mesajı veriyor. Yani sadece insanlığa değil. Yaşayan bütün varlıklara, eşyaya, her şeye karşı muhabbet, her şeye karşı merhameti anlatıyor. Gerçekten insanlık bu demek olsa gerek.
- Merhamet duygusu öğretilebilir bir şey mi? İnsanlar konuda eğitilebilirler mi bu konuda?
- Ne yazık ki bugün bütün dünyada çocukların eline silahlar veriliyor. Yani o silahlarla kötülükler öğretilirken neden öğretilmesin. Merhamete, sevgiye insanlık, başta çocuklar kötülükten daha teşne değil midir?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.